RASİM ÖZDENÖREN DER Kİ
Geçende Rasim Özdenören Üstadımız ile birlikte idik. Dil, çeviri, usta işi eserleri konuşurken Rasim Bey uzun zamandan beri Kur’an-ı Kerim’in yakışır bir şekilde, güzel bir Türkçe ile melalinin yapılamadığını, bunun altından ancak Üstad Sezai Karakoç'un kalkabileceğine inandığını bizlerle paylaştı.
Bunu söylerken de Tevrat’ın 1940’lı yıllarda bir heyet tarafından yapılmış tercümesinin güzelliğini de ekledi. "Ordaki Türkçeye bir bakın, tada, lezzete bakın" dedi.
Gerçi Hasan Basri Çantay’ın Kur’an tercümesini oldukça iyi bulduğunu da söyledi ama yine de Tevrat’ın söz konusu olan o tercümesindeki Türkçe ile “aşık atacak” türden, boy ölçüşecek cinsten olmadığını da ekledi.
Bu yüzden, ısrarla yeni bir Kur’an mealinin yapılmasını özlediğini, dilediğini, bunu da en iyi yapacak olan kişinin Üstad Sezai Karakoç olduğunu düşündüğünü söyledi.
![]() |
Sezai Karakoç |
Üstad’ın veya bundan rahatsız olabileceklerin göstereceği muhtemel tepkilere karşı bu iş için dil bilmenin gerekli en son şart olduğu fikrini bir atışmayı anlatarak belirtti. (Dikkat edelim, tercüme için dil bilmek gerekmez demiyor, en son şarttır, diyor!)
Üstad Necip Fazıl, Halide Edip'in Hamlet çevirisini beğenmez. Halide Edip, sen ne anlarsın demeye getirerek çeviriyi yapacak olan kişinin İngilizce'ye hâkimiyetinin gerekliliğini vurgular. Necip Fazıl’ın cevabıysa hayli ilginçtir: “İngilizce bilmek, Shakespear’i anlamanın en son şartıdır.”
Hatta, Halide Edip’in çevirisinde, “Bana bir şeyler söyle Ofelya” şeklinde bir cümle vardır.
Necip Fazıl ise buna itiraz eder ve çevirinin “Bana bir kelime söyle Ofelya.” diye yapılması gerektiğini, böyle yapıldığı takdirde cümlenin daha şiirsel olacağını vurgular.
İşte Rasim Özdenören böyle diyerek, bu mini atışmayı da anıp çok iyi bir Türkçeye sahip Kur’an meali işinin üstesinden ancak ve ancak Sezai Karakoç'un gelebileceğine inandığını söyledi.
Bu bir temenni elbette. Üstad Sezai Karakoç 76 yaşında.
Rasim Beyin bu temennisinin gerçek olması çok zor görünüyor. Şimdi başlasa ve Üstad Sezai Karakoç'a yakışır titizlik ve ciddiyetle Üstad bu işi sürdürse yıllarını alır bitirmesi. Ki değme ilim adamları bile Üstadın titizliğinin çok azını taşıyor bildiğimiz kadarıyla.
Bunu dilerken Rasim Özdenören bir şeyleri hiçe saymış olmuyor yani!
Bir ciddiyetsizliğe kapı açıyor da değil!
Fütursuzca "kutsal" kelimesini olur olmaz yerde kullanan "ilim ve arapça bilgisine sahiplerin" yaptıkları meallerle doyanlara elbette ne denebilir ki?!
Bu güzel üsluba sahip bir meal özlemidir!
Doğru cümle kurmaktan acizlerin mealleriyle doymayanların özlemi!
Bu dil güzelliğine sahip bir Kur'an meali özlemini hemen bastırmaya kalkışmanın alemi yok!
Biz de buna "inşallah olur!" diyoruz!
Ali Fuad Balkanlı haber verdi.
muhteşem olur. ne olur olsun Allahım!