Çağımızda teknolojiden uzak kalmanın neredeyse imkânsız olduğu bir gerçek. Peki, teknoloji hayatımızda ne kadar yer edinmiştir? Bu birlikteliğin sonucunda ne gibi sorunlar doğmuştur? Bu sorunların günlük iletişimimiz üzerinde ne gibi etkileri olabilir?
Günümüzde teknolojik cihazlar, ekmek, su gibi zaruri ihtiyaçlarımız arasına girerek hayatımızda önemli bir yer edinmiş durumdadır. Bilhassa akıllı telefonlar, vaktimizin çoğunu kapsadı. Diğer taraftan teknolojik gelişmelerin işleri oldukça kolaylaştırdığı da bir gerçek. Örneğin, banka işlemlerimizi, alışverişlerimizi, konuşmalarımızı/görüşmelerimizi ve daha pek çok şeyi onlarla gerçekleştirmekteyiz. Kitaplarımızı bile telefondan okuma ya da dinleme imkânımız var. Hatta artık terapiler, okul dersleri bile akıllı telefonlar üzerinden gerçekleştiriliyor. Kısacası, teknolojik araçlar hayatımızın her alanında ve ön planda. Teknolojiyle çok fazla vakit geçirmenin sonucunda da insanlarla iletişimimiz asgari düzeye indi. Belki iletişimi kolaylaştırmak için bu teknolojik aletlerden faydalanıyoruz; ancak bu durum yüz yüze iletişimimizi sekteye uğrattı. İş yerindeki arkadaşlarımızla, yanı başımızda bulunan aile bireyleriyle bile konuşmak zorlaştı. Televizyonun karşısında hipnoz olup çevremizle bağlantımızı kopardık, internetin başına geçip ailemiz ile iletişimimizi âdeta yok ettik. Bu yüzden sorunlu nesiller yetişti ve bireylerin hem sosyal yaşamı hem sözlü iletişimi git gide bir enkaza dönüştü.
“Çocuklarımızın gelen kutusundaki e-postalar çoğaldıkça etraflarındaki insanlar azalıyor. Hayatın anlamını artık anne babalarının sohbetlerinde değil arama motorlarında arıyorlar. Küçücük bilgisayar ekranına sığdırılmaya çalışan sosyal hayatlar, hayatın daha ilk basamaklarında olan çocuklarımızın sınırsız hayal dünyasını sanal bir çitle çeviriyor. ‘Mrb’ ile ‘bye’ arasına sıkıştırılan garip bir dil, akıllı telefonların parlak ekranlarında can çekişiyor. Yaklaşık 30 yıl önce evlerimize buyur ettiğimiz televizyon sayesinde de aile içi iletişim reklam aralarına hapsolmuş durumda. Eskiden saatlerle ölçülen aile ilişkilerine artık dakikalar bile bol geliyor.”1
Etrafımızdakilerle ufak tefek muhabbetleri dahi yalnızca dizi izlerken araya giren reklamlara, maçların devre arasına, telefonun şarjda olduğu zamanlara sıkıştırdık. Ardından da hepimizin aklında şu soru belirdi: “İnternet yokken biz ne yapıyorduk?” İnternet, hayatımızda öyle bir yer kaplamış ki yerine ne koyacağımızı bilemiyoruz. Aslında bunun üzerinde düşünmemiz gerekiyor: İnternet olmasa neler yapardık? İşte teknoloji ile bu kadar iç içeyiz, ipin ucunu her kaçırdığımızda da bağımlılığa doğru bir adım daha yaklaşıyoruz. Öyleyse şimdi, bilhassa çocukluk ve ergenlik dönemini tehdit eden teknoloji bağımlılığına yakından bir göz atalım.
Teknoloji bağımlılığı
Bağımlılıklar, maddeye yönelik bağımlılık ve davranışsal bir eyleme yönelik bağımlılık olarak iki kategoride incelenmektedir. Teknoloji bağımlılığı ise davranışsal bağımlılıklardan birisidir. “Teknoloji ve internetin bilinçli olmayan kontrolsüz bir şekilde kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan davranışsal bağımlılıklar oyun oynama bozukluğu, kumar oynama bozukluğu, sosyal medyanın ve akıllı telefonun aşırı kullanımı gibi bağımlılık yapıcı alt davranışlarla kendini gösteren bağımlılık türü, teknoloji bağımlılığı olarak tanımlanır.”1
Kişi, interneti ya da dijital cihazları kullanmaktan kendini alıkoyamaz, bununla ilgili kontrolünü kaybeder. Bu nedenle iş, okul, ev gibi çeşitli alanlarda sorumluluklarını aksatır, bu durum toplumsal ya da kişiler arası sorunlara neden olur. Teknolojik cihazlardan uzak kaldığında sıkıntı hissi, gerginlik, sinirlilik gibi çeşitli yoksunluk belirtileri yaşar, bu cihazları kullanmaya yönelik yoğun bir istek duyar. Cihaz başında ya da internette planladığından çok daha uzun zaman geçirir, bunlardan uzak kalmamak için çok çaba harcar.
Teknoloji bağımlılığının sözlü iletişimimizi olumsuz yönde etkilediği yapılan araştırmalarla desteklenmiştir. “Yapılan bir araştırmada internet kullanımının gençlerin kişilerarası ilişkilerde güçlük yaşamalarına neden olduğu belirlenmiştir. İnternette fazla zaman geçiren çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştığı ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük çektikleri ortaya çıkmıştır.”2 Başka bir araştırmada ise dijital bağımlılık ölçeğine göre aşırı kullanımın öğrencilerin zihinsel ve davranışsal iletişim becerileri üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu görülmüştür.3
Bir muhasebe
Tüm bunlar üzerine düşündüğümüzde belki her birimiz birer bağımlı değiliz; fakat olmayacağımızın bir garantisini de veremeyiz. Çünkü teknoloji çağında yaşıyoruz, sürekli teknolojik aletleri kullanıyoruz. Öyleyse biraz kendimize dönelim ve kendimizi sorgulayalım: Ekran süremiz kaç saat? Günlük kaç saatimizi telefonda geçirmişiz? Haftanın kaç gününü telefonla harcamışız acaba? Televizyon karşısında ne kadar vakit kaybetmişiz? Buna karşın aile bireyleriyle kaç saat geçirmişiz, şöyle kabaca hesaplayalım. Neticede ortaya çıkan tablo, teknolojiyle kurduğumuz ilişkinin günlük yaşantımıza ne derece tesir ettiği hakkında hepimize bir fikir verecektir.
Fatma Betül Solmaz
Dipnot:
1 Salih Uyan, Dijital Dünyada E-Beveyn Olmak, Timaş Yayınları
2 Mehmet Dinç, İnternet Bağımlılığı, Yeşilay Yayınları
3 Aysel Arslan & Sait Bardakçı, Üniversite Öğrencilerinin Dijital Bağımlılık Düzeylerinin İletişim Becerileri Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi, Gençlik Araştırmaları Dergisi, s. 36-63, Nisan 2020
Tamam