Nevruz, kelime anlamıyla yeni gün olarak bilinir. İran’da kullanılmakta olan hicri şemsi takvimin başlangıcı. İklim ya da tabiatın değişiminde baharın gelişini de müjdeleyen gün. Ya da kışın bittiği, baharın başladığı gün olarak bilinir.
Nevruz kültür havzası olarak merkezde İran bulunur. Bu havza Hindistan, Pakistan, Afganistan, Çin’den Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerine, Hazar bölgesinden Kafkaslara, Ermenistan, Gürcistan, Türkiye, Balkanlar, Doğu Akdeniz’den Kıbrıs, Suriye ve Irak’tan oluşan geniş bir coğrafyayı kapsıyor. Hatta isimlerini saydığımız bu ülkelerde Nevruz resmen kabul edilmiş bir kültürel folklorik olgudur. Ülkemizde de Nevruz kültürü son dönemde siyasi boyutlu bir bakış açısı seyir izlese de, günümüze kadar gelmiş önemli bir folklorik kültürdür.
Nevruz Farsça kökenli bir kelime ve tabiat olayının değişimini yansıttığı için de merkezde İran’ı koymak daha anlamlı oluyor. Böyle bir durumda da, İran’daki Nevruz kültürünü anlamak ve anlatmak daha bir anlamlı olsa gerek.
İran’da Nevruz için bayram ifadesi kullanılır. Milli bir bayram olarak görülür ve dini bayramlar olan Kurban ve Ramazan bayramının da önüne geçen ritüllerle kutlanır. Nevruz hazırlığı, Nevruz alış verişi, Nevruz temizliği, Nevruz sofrası, Nevruz tatili, Nevruz ziyareti , Çarşamba-i Suri, Sizdeh beder gibi kavramlar, Nevruz kültürünün ayrılmaz parçası. Her bir kavramın ayrı bir anlamı ve kendine özgü bir ritüeli bulunur. Dolayısıyla bunları kısa başlıklarla anlatmaya çalışırsak, Nevruz’un da ne olduğunu anlamaya yardımcı oluruz.
Nevruz hareketliği sadece insanların alış verişiyle sınırlı değil
Miladi takvimle Şubat’ın sonu, Hicri şemsi takvimle de yılın son ayı olan İsfend ayına girilmesi ve cemrelerin düşmesiyle havalar da ısınmaya başlar. Cemrelerin düşmesi ve havaların ısınmaya başlaması baharın gelişine işarettir. Bu aynı zamanda Nevruz hazırlığının başlaması demektir. Evlerde tabakların içine yeşil mercimek veya bugday gibi hububattan oluşan yeşilliklerin ekilmesiyle eş zamanlı olarak temizlik dönemi de başlar. Buna Nevruz temizliği denir. Evdeki halılar yıkanır ve eskimiş eşyalar değiştirilir. Evlerin boya badana işlerinin hareketli olduğu dönem bu dönemdir. Ev temizlenir, imkan ölçüsünde yenilenir adeta.
İnsanların bayram alış verişi diye nitelendirdikleri ciddi bir ekonomik hareketliliğin olduğu dönemdir bu dönem. Başkent Tahran’ın cadde ve sokakları insan kalabalığından geçilmez hale gelir. Kaldırımlara kurulan işporta tezgahları, yoldan geçişleri dahi zorlaştırır. Sokaklarda geçişler zor olsa da bu hareketlilik güzel bir renklilik oluşturur. Zira tekstilden züccaciyeye, ev mobilya aksesuarından mutfak araç gereçlerine, otomobil aksesuarlarından dekor eşyaları ve ayakkabı çantaya kadar her şeyi bulmak mümkün oluyor sokakta.
Nevruz hareketliliği sadece insanların alış verişiyle sınırlı değil, belediyelerin şehir içerisindeki temizlikleri ve park ve bahçe süslemelerine kadar her alanda ciddi bir değişimin kendini gösterdiği sürecin de başlangıcı. Belediyeler ağaç dikmeye teşvik amaçlı olarak ücretsiz fideler dağıtır, yol kenarlarındaki, parklardaki ağaçların dipleri çapalanır, renk renk bahar çiçeklerinin de dikimiyle şehirin görüntüsündeki renklilik ve değişiklik ayrı bir güzellik oluşturur.
Ey kalpleri ve gözleri değiştiren! Ey hal ve halleri değiştiren!
Nevruz’un belki de en anlamlı an'ı, aile büyüklerinin evinde toplanılması an'ıdır. Her ailenin evinde mutlaka Nevruz sofrası kurulur ama aile büyüğünde toplanılan ve “sal-ı tehvil” denilen “an” önemlidir. Yıldönümünü anında ailenin büyüklerinin birinde toplanıp onun hayır duasını alma, sıla-i rahim yapma önemli bir Nevruz geleneği. Nevruz sofrası etrafında gerçekleşen bu buluşma geleneği aile bireylerinin bir arada toplanmasına da bahane oluşturuyor.
Her ne kadar modernizmin büyük şehir yaşantısıyla bu gelenek zayıflamış olsa da İran toplumunda Nevruz'la birlikte başlayan iç turizmin en önemli bölümünü aile büyüklerini ziyaret olduğu gerçeğinin üstünü örtmüyor.
Nevruz sofrası da dikkate alınması gereken bir kültür. Zira, tabiatın insanlara sunduğu Farsça “sin” harfiyle başlayan 7 nesne olan sumak (sumak), sikke (metal para), sirke, semenu (buğday filizinden yapılan bir tür tatlı), sir (sarmısak), sib (elma)’nın yanı sıra, dini ve manevi bir boyut taşıyan Kur’an-ı Kerim, bereketi temsilen on beş gün öncesinde ekilerek yeşillendirilen buğday veya yeşil mercimek filizleri, balık (bir tür süs balığı), güzellik ve aydınlığı temsilen ayna ile dizayn edilen bu sofra her İranlı ailenin evinde bulunur.
Nevruz sofrası etrafında toplanan aile üyeleri güzel bir yıl dönümü duasıyla yeni yılın gelişini kutlar. “Ey kalpleri ve gözleri değiştiren! Ey gece ve gündüzü peşi sıra getiren! Ey hal ve halleri değiştiren! Halimizi en güzel hallere çevir” Oldukça güzel bir gelenek olarak görülen bu dua, yıl dönümü anında İran radyo televizyonunda da canlı olarak verilir.
Dualarle birlikte aile üyeleri birbiriyle kucaklaşır, hayır dualar edilir. Büyükler küçüklere hediyeler verir. Özellikle, kağıt paralara yeni yıl tebrikleri yazılarak hatıra olarak hediyeleşme de ayrı bir gelenek.
Kendimizi geleceğe hazırlama projesidir Nevruz
Ve, ziyaretler başlar. Bu ziyaretler aynı zamanda, İran halkının yaşadığı yerden başka şehirlere gitmesi ya da iç turizmin en hareketli olduğu dönemdir. Yoğun bir hareketlilik yaşar şehirler arası yollar. Aracı olan aracının arkasına koyduğu piknik malzemeleriyle yollara düşer. Uygun bulduğu bir yerde konaklar, malzemelerini indirir, piknik yapar, dinlenir, yeniden yollara düşer. Yeni bir yer, yeni bir konaklama alanına kadar yola devam eder. Bir hafta - on gün kadar sürer bu hareketlilik. Hatta 13 gün sürer desek daha yerinde olur. Zira “sizdeh beder” denilen güne kadar tatil yapar İran halkı.
“Sizdeh beder” ya da yılın ilk ayının on üçüncü günü, o güne kadar evinde bulundurduğu ve Nevruz sofrasındaki yedi “sin”den biri olan yeşillenmiş buğday-mercimek filizlerini aracına alarak gittiği piknik alanında yeniden tabiata bırakır onu. Bir yandan tabiatla buluşur, piknik yapar, diğer yandan da evine dönmenin hazırlığını yapar. Zira bir sonraki gün artık evine dönme anıdır. Yeni yıla girmiştir ve 13 günü geride bırakmıştır. Geçen 13 gün boyunca başkent Tahran’da yıl içerisinde yaşadığı yoğunluğun adeta yorgunluğunu üzerinden atmış, dinlenmiştir. Nüfusun büyük bir kısmı şehir dışına çıktığı için, şehrin büyük ve çekilmez olan trafiği kısa bir süre de olsa yaşanacak hale gelmiştir.
Nevruz’un belki de en çekilmez ya da en tehlikeli boyutu söylenmeden geçilmez her halde: “Çarşamba Suri”. Yılın son çarşambası, “Çarşamba Suri” olarak anılır. Ev temizlikleri sırasında atılacak durumdaki işe yaramaz eski eşyalar bu ateşe atılır. Yakılan ateşin üzerinden atlanır. Buraya kadar iyi denilebilir, bir anarmol durum yok gibi gözükse de her yıl daha şiddetli olarak kendini gösteren patlayıcıların tehdit oluşturmasıdır. Gençler için bir eğlence olarak görülen ateşin üzerinden atlama geleneği, son yıllarda yurt dışından getirilen havai fişekler, fişfişeler, bazı maddelerle yapılan ses bombaları ile ciddi tehdit oluşturmaya başladı. Yetkililerin bir dizi uyarıları, televizyon ve basın yayın organlarında yapılan bilinçlendirici yazıları ve uyarılarına rağmen maalesef her yıl tekrarlanan olaylar bir çoklarının canlarını alıyor, bir çoklarını sakat bırakıyor.
Renklerle başlayan değişim, tabiatın canlandığını yeşilliklerle görebilmek, havanın ısınmasıyla bedenin bütün organlarıyla hissedebilme durumu Nevruz'un kendisidir. Değişimin kendisi içerisinde hayatımızda da değişim için istenilen iyi niyet duaları, insani ilişkilerimizin güçlendirilmesi adına gerçekleşen sıla-ı rahimi dikkate aldığımızda hayatımızın yeniden sorgulanması ve gözden geçirilmesi adına "yıllık hesaplaşma" ya da "kendimizi geleceğe hazırlama" projesidir Nevruz...
Yeni bir Nevruz'u, İran edebiyatında da güzel bir ifade olarak kendini gösteren cümleyle, "Her Rozeten Nevruz, Nevruzetin Piruz" ya da "Her günün Nevruz (bahar) olsun, Nevruz'un da başarılarla olsun" ifadesiyle kutlarım.
Betül Perco yazdı
Nevruz,tabiatın değişimi olduğu kadar insanların da yenilenmesi olması güzel bir hayal