İttihatçıların Türkçülüğüne itibar etmemişler

İsmail Gaspıralı’nın bütün faaliyetlerinde, Pan-Türkizm savunusunun İslâm birliğini hedeflediği, fikrî yapısının Türkçülükten çok İslamcı bir nitelik taşıdığı görülmektedir.

İttihatçıların Türkçülüğüne itibar etmemişler

 

Türkiye’de Kemalizm tarafından ırk kimliği haline dönüştürülen ancak Müslüman Türk kavimlerinin Asya’da birliğini tesis etmek maksadıyla ileri sürülen Türkçülüğün fikrî temelleri Rusya’da doğdu. Rus emperyalizminden önce Türkistan topraklarında İslamî müesseseler toplumsal hayata yön vermekte idi. Türkistan’da kurulmuş vakıflar eğitim, ekonomi, sağlık, kültür ve beledî işlerde Müslümanlar arasında hayrı yaymaktaydı. Bu vakıfların başlıcalarını cami, mescid, medrese, mekteb, hankah, tekke, dergah, zaviye, kütüphane, karihane, köprü, su yolu, değirmen, şadırvan, çeşme, kervansaray, imaret ve bedesten olarak sayabiliriz. Asya’da Türkmen- Tatar topluluklarının coğrafyayı İslam’ın müesseseleri ile tanzim ettiği ve o bölgeye medeniyet/nizam verdiği söylenmelidir.

Ruslar ise 15. asırda Moskova Knezliği adında küçük bir beylik idi. Altın Ordu devleti (1236-1502) başlangıçta bölgede tek güç olmuştur. Taht kavgaları ve Timur’un bölgeye yaptığı seferler devleti zayıflattı. Altın Ordu’nun 1502’de yıkılmasından sonra onun yerine Kırım, Astrahan, Kasım, Sibir ve Kazan hanlıkları ortaya çıktı. Bu hanlıklar Altın Ordu’nun devamıdır ve bunlara Tatar adı verilir. Altınordu’nun egemenliği altındaki toprakları Kazan, Astırhan, Kırım Hanlıkları şeklinde üçe ayırması, Rusların topraklarını genişletmesine neden oldu. Rusya 1552’de Kazan’ı işgal ederek Kazan Hanlığı’nı yıkar. Bu tarihten sonra Türkistan toprakları hızla Rusya’nın işgaline uğrayacaktır. Rusya toprağı Korkunç İvan (ö. 1584) zamanında 1.530.000 kare İngiliz miline erişir. Büyük Petro (ö. 1725) zamanında 5.953.000; II. Katerina (ö. 1796) zamanında ise 7.123.000 kare İngiliz miline erişir.

İsmail Gaspıralı ile Rusya Müslümanlarının birliği fikri işlenmeye başlandı1905 Devrimi

Rusların Türkistan’a yönelik saldırılarını geliştirmeleri 1852’de Akmescid’e hücumla başlar. 1865’te “Türkistan Genel Valiliği” ve “Step Genel Valiliği” adıyla idare yeniden tanzim edilir. Rus emperyalizminin sonraki tatbikatı ise Ruslaştırma politikasıdır. Kimi yazarların ifade ettiği dil politikasına göre Rus milliyetçisi Nikolay İl’miniskiy (1822-1891) tarafından geliştirilen metoda uygun olarak, Türkler Rus dilini öğrenmeye mecbur bırakılmakta, müşterek bir Türk dili konuşmaları engellenmek amacıyla her Türk boyu için farklı ana diller icad edilmekte idi. İcad edilen bu diller Rus karakterli farklı alfabelerle yazılmakta ve böylece Rusça/ Kiril alfabesi bir üst dil haline getirilmekteydi.

Ana dilleri ile anlaşamayan Türkmen- Tatar toplulukları ortak dil ve alfabe olan Rusça üzerinden Ruslaştırılmaktadır. Rusya Türkleri arasındaki dil farklılaşmaları birlikte hareket etmelerini engellemekteydi. Bu nedenle Rusya Türkleri içinde Türkçülük, Rusya’nın Ruslaştırma- Hristiyanlaştırma yönündeki resmi politikalarına karşı Pan-İslamizm ve Pan- Türkizm temelinde bir direnişini ifade etmekteydi. Müslüman toplulukların farklı etnik ve dil yapılarını İslam dini temelinde ortak bir kimlik ve hatta dil etrafında birleştirmeyi ve Rus politikaları ile farklılaşmış etnik cemaatlerden millet teşkil etmeyi amaçlayan farklı bir İslamcılık tasavvuru idi.

18. yüzyıldan itibaren Tatar (Kazan) Türkleri arasından büyük sermaye sınıfı çıktı. Rusya bu sermaye sahiplerini Ruslar lehine zayıflatmaya çalışmaktaydı. Ancak bu iktisadî değişim Tatarlar arasında yeni fikirlerin gelişmesine sebebiyet veriyordu. Alfabeyi yeni bir ses metoduyla ele alan “usûl-i cedid” ceditçilik hareketi bu dönemde ortaya çıkıyor. Kadimcilere karşı ceditçiliği savunan İsmail Gaspıralı (1851-1914)’nın uzun mücadeleler sonunda yayınlayabildiği Tercüman- Perevodçik adlı gazetesinde Rusya Müslümanlarının birliği fikri böylelikle ifade edilmeye başlandı. Tercüman, ilk yayınlandığı 1883’ten 1903 yılına kadar haftalık, 1903-1912 arasında haftada iki veya üç defa, Eylül 1912’den sonra da günlük olarak 33 yıl yayınlandı ve 1916 yılında kapandı.

Gaspıralı Tercüman gazetesindeİkinci kongrede İttifak el Müslimin’in resmen kuruluşu da gerçekleştirildi

Gaspıralı’nın birlik fikri, 1905 Rus-Japon savaşının Rusya içindeki huzursuzluğu arttırmasına bağlı olarak Rusya Müslüman aydınlarının da talebi olarak günyüzüne çıktı. 1905’te Rusya’da bir ihtilal hareketi başladı. İmparator II. Nikola 1905 ihtilâlini dönüştürmek maksadıyla ödün verdi ve halklara hak ve hürriyetler tanıyarak rejim değişikliğine gitti. Bu değişiklikler kapsamında Çarlık, 1905-1907 yılları arasında etkin olan yasama meclisi Duma’yı teşkil etti. Rusya, Duma’da Türklere de temsil hakkı verdi. Basın üzerindeki sansür hafiflemişti. Gaspıralı ve beraberindeki aydınlar Nisan 1905’de Kırım Müslümanları adına Rusya hükümetine bir talep metni hazırladı.

Gaspıralı’nın fikirlerini yansıtan bu metinde Müslümanlara Ruslarla eşit haklar ve hürriyetler verilmesi, Kırım Müftüsü’nün Kırım Müslümanları tarafından seçimle belirlenmesi, Kırım’daki vakıf topraklarının idaresinin Müslümanlara bırakılması, topraksız Kırım Tatar köylülerine toprak verilmesi gibi talepler yer alıyordu. Bunun dışında Rusya Müslümanlarının temsilcilerinin katılacağı genel kongre projesi üzerinde düşünceler geliştirilmekteydi. Rusya hükümetinden resmî izin alınamaması üzerine, 28 Ağustos 1905’de Nijniy Novgorod’da Oka nehri üzerinde bir vapur gezintisi görüntüsü altında toplanan İdil-Ural, Kafkasya ve Kırım’dan gelmiş temsilciler “1905 Birinci Bütün-Rusya Müslümanları Kongresi”ni meydana getirdiler.

Kongrenin kararlarının en önemlisi, Rusya Müslümanlarının İttifakı adı ile büyük bir birlik oluşturulması oldu. Diğer kararlar, temel haklar, kültür ve din alanlarında Ruslarla eşitlik sağlanması, eğitim alanında özerklik ve meşrutî bir hükümetin kurulması şeklinde belirlendi. Ocak 1906’da toplanan ikinci kongrede İttifak el Müslimin’in resmen kuruluşu da gerçekleştirildi. Yusuf Akçura, Rus Anayasacı Demokrat Parti (Kadetler)’ye İttifak’ın görüşlerini kabul ettirdi ve Kadetlerin Ocak 1906 Kongresinde merkez komitesine seçildi. Ancak Mart ayında tutuklandı. Akçura Duma’ya gidememiş olsa da Kadetler, 10 Mayıs 1906’daki seçimlerde 179 milletvekilliği elde ederek, Duma’nın en büyük partisi hâline geldiler. Milletvekillerinden 25’i Müslümandı. İttifak başarılı oldu, fakat Çar Duma’yı dağıttı. İttifak iki eğilimi temsil ediyordu. Bu eğilimin biri İttifak’ın siyasi partiye dönüştürülmesidir. İkinci eğilim İsmail Gaspıralı’nın savunduğu kültürel eğitim çalışması idi.

800 delegenin katılımıyla 29 Ağustos-3 Eylül 1906 tarihleri arasında Nijniy Novgorod'da toplanan “Üçüncü Bütün Rusya Müslümanları Kongresi”nde Gaspıralı'nın karşı görüşlerine rağmen, kongrede İttifak-ı Müslimin (Müslüman İttifakı) Partisi kuruldu. Azerbaycanlı avukat Ali Merdan Topçubaşı tarafından teklif edilen geçici program kabul edildi. Üçüncü Kongre’de başka bir karar daha alındı: Farklı lehçeler konuşan Tatar-Türkmen topluluklarında ortak dil Türkiye lehçesi olmalıdır. Bu karar, Gaspıralı’nın “dilde fikirde işde birlik” fikrinin yansımasıydı. Gizli oyla yapılan seçimlerle İttifak-ı Müslîmîn'in Merkez Komitesi'ne seçilen 15 Merkez Komitesi üyesi arasında Gaspıralı da vardı.  Üyeler arasında Abdürreşid İbrahim, Yusuf Akçura, Seyit Gerey Alkin bulunmakta idi. Kırım’dan seçilen diğer üye ise Mustafa Mirza Davidoviç idi.Gaspıralı Yusuf Akçura Gurzuf'ta

Şubat 1907’de yapılan genel seçimlerde Rusya Müslümanları 39 milletvekili çıkardılar. Ancak Duma yeniden feshedildi. Seçim sistemi değiştirildi. Sonraki seçimde Rusya Müslümanları varlık gösteremeyince İttifak dağıldı. Bundan sonraki siyasî oluşumlar Rusya Müslümanları için bir kazanım getirmedi. 3. Duma’dan itibaren Rus statükoculuğu siyaseti belirledi. Yine de, 1905-1907 sürecinde millî bir kimliğin kazanılması, Ruslar ile vatandaş eşitliğine kavuşulması İttifak’ın başarısı olarak zikredilmelidir. Rusya Müslümanlarının eşitlik, hürriyet, kültürel isteklerinin çoğuna olumlu cevap verildi, Ruslar ile Müslümanlar arasında hukukî ayrımlar kalktı. Ancak toprak taleplerine izin verilmedi.

Gaspıralı’nın fikrî yapısının Türkçülükten çok İslamcı bir nitelik taşıdığı görülmektedir

Rusya’da müslümanların Pan- Türkizm hareketi içinde birleşme talepleri Rusların Pan- Slavizm hareketlerine yönelik bir aksülamel idi. Türkiye’de Batılılaşma ve Türkçülük akımları önemli ölçüde Rus aydınlarının Batılılaşma ve Slavcılık fikirlerine yönelik tartışmalarından etkilenmiştir. Gaspıralı İsmail, Hüseyinzade Ali (Turan), Yusuf Akçura, Zeki Velidi (Togan), Ahmet Ağaoğlu, Sadri Maksudi (Arsal), Mustafa Çokayef (Çokay) Türkçülük fikrini ifade ettiler.

Rusya’daki 1906 tutuklamalarından sonra Pan- Türkistlerin bir kısmı Rusya’dan kaçtı. Bu kadro, II. Abdülhamit’e karşı girişilen 1908 Devrimi’nden sonra Türkiye’de İttihat ve Terakki içinde fikirlerini beyan etti. Gaspıralı’nın bütün faaliyetlerinde, Pan-Türkizm savunusunun İslâm birliğini hedeflediği, fikrî yapısının Türkçülükten çok İslamcı bir nitelik taşıdığı görülmektedir. 1907’de, Kahire’de “İslâm Kongresi” düzenlemek için büyük gayret sarf etti. 1910’da ise Hindistan’a gitti ve Bombay’daki “Encümen-i İslamiye”nin toplantılarına katıldı. Gaspıralı, birlik fikrini Türklük dünyasının dışına ihraç için uğraştı.

Rusya’daki Pan- İslamizm hakkında şu notu da düşmek gerekir. “1905- 1907 Bütün-Rusya Müslümanları Kongresi”nde milliyetçi değil cemaatçi bir yaklaşımla Rusya’daki Müslümanların birliği konusu dile getirildi. Bu birliğin temeli İslam’dı. Belirli bir toprak ya da devlet fikrine atıf yapılmadı. Bütün Müslümanların birleşmesi gereğinden bahsedilmişti. Bağımsız bir ulus- devlet talebi dile getirilmemişti. Dil konusunda “Dilde birlik” düşüncesinin altında Rusya’da varlık sahibi Tatar- Türkmen etnisitelerden birinin dili de öne çıkarılmamış, İstanbul Türkçesi temel alınmıştı. Bu tavır aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin İslamî kimliğine (Halifeliğe) bağlılığı da ifade etmekteydi.

Rusya’da Pan- Türkistlerin Türkçülüğü Pan- İslamist karakterde idi. Arap ve Balkan Müslümanları Osmanlı’dan ayrılıp ulus-devlet yapılarına dönüşünce Osmanlı’da da Pan- Türkçülüğün dinî muhtevası (Pan- İslamist yapısı) terkedildi. Osmanlı’dan ayrılmayı politize eden Müslüman toplumlar nedeniyle Rusya’da doğan Pan- Türkçülük Türkiye’de kavmiyetçi ve laik bir muhteva kazandı. Türkçülük Pan- İslamizm fikrinden Pan- Türkizm fikrine böyle evrildi. Rusya Müslümanlarının, İttihat Terakki kadrolarının Türkçü siyasetine itibar etmemeleri 1917 Ekim İhtilali sonrası kurulan “Bütün Rusya Müslümanları Kurultay”larından da anlaşılabilir. Rusya’da Müslümanlar, İslam’a bağlılık temelinde bu kurultayların ısrarlı savunuculuğunu yaptı. Ancak bu başka bir yazının konusudur.

 

Lütfi Bergen yazdı

YORUM EKLE
YORUMLAR
TALAT PAŞA
TALAT PAŞA - 3 yıl Önce

İsmail Gaspıralı'yı Türkçü Müfküreye sahip olmadığını söylemek tanımamaktır...