İnsanoğlu, doğuştan belirli duygularla donatılarak dünyaya gelmiş bir canlıdır. Duygulardan bağımsız bir insan düşünmek olanaksızdır. Duyguların oluşmasına aracılık eden en önemli etkenler ise düşüncelerimiz ve davranışlarımızdır. Bu süreçleri daha iyi anlayabilmek için duyguların dünyasını, bunların da düşünce ve davranışlarla olan ilişkisini şöyle bir yakından incelemeye ne dersiniz?
Duygu nedir?
Duygu, genel anlamıyla bireyle ilişkili öznel yaşantıları, birey için önemli olan olaylarla ilişkili olarak bireyin yapabileceklerini, tepkilerini ve bağlamın değerlendirilmesini içeren bir süreç olarak ifade edilebilir.1 Psikolog Paul Eckman, altı temel duygumuz olduğunu öne sürmüş ve bu duyguların evrensel olduğunu söylemiştir. Bu altı duygumuz: Mutluluk, üzüntü, korku, iğrenme, öfke ve şaşkınlıktır.
Duygu sözcüğünün İngilizcedeki karşılığı “emotion”dur. Emotion’ın Latince kökenine baktığımız zaman “motion” kelimesinin hareket anlamına geldiğini, “e” harfinin ise “ex” yani “dışarı hareket” manasını taşıdığını görürüz. Yani emotion, bir insanın kendisinde olanları dışarı yansıtmasını ifade eder. Bu da göstermektedir ki duygu olmadan insanın kendini anlatması mümkün değildir.2
Her birimiz, çoğu zaman duygularımızın rehberliğinde hareket ederek çeşitli kararlar veririz. Bakış açımıza, yaptığımız tercihlere, hareketlerimize ve davranışlarımıza yön veren duygularımız olabilir. Yani duygu, düşünce ve davranışlarımız birbirleriyle etkileşim halinde hayatımızı etkilerler.
Duygu, düşünce, davranış ilişkisi
Bu üç kavramın ilişkisine baktığımızda psikolojide bir terapi tekniği olarak kullanılan ve kısaca BDT olarak bilinen Bilişsel Davranışçı Terapi akla gelmektedir. BDT’nin dayandığı temel ilkelerden birisi şudur: Düşünceler, duygular ve davranışlar karşılıklı ilişki içindedir. Bunlardan biri diğerinden daha başat değildir.3 Düşüncelerimiz, duygu ve davranışlarımızı; duygularımız, düşünce ve davranışlarımızı; davranışlarımız da duygu ve düşüncelerimizi etkilemektedir.
Mesela, bir gün yolda giderken bir arkadaşınıza rastladınız ve arkadaşınız size selam vermedi. Böyle bir durumda ne düşünürsünüz ve ne hissedersiniz? Üzüntü, mutsuzluk, hayal kırıklığı mı? Aklınızdan ne gibi düşünceler geçer? Sadi Şirazi “Yek katre-i hûnest ve sâd hezâran endişe…” diyor. “İnsan birkaç damla kan ve binlerce endişedir…” Farsçada endişe kelimesi, düşünce anlamına gelmektedir. Yani insan binlerce düşünce barındıran bir canlıdır. Bu örnek üzerinden yola çıkacak olursak arkadaşınız size selam vermediğinde aklınızdan bir sürü düşünce geçebilir: Arkadaşım bana selam vermedi ve beni yok saydı. Beni önemsemiyor, bana değer vermiyor. Onu kıracak bir şey yapmış olmalıyım, gibi. Ardından üzülmüş ve mutsuz hissedebiliriz. Yaşadığımız bir olay neticesinde bu olayı yorumluyor ve zihnimizde oluşturduğumuz düşünceye göre de duygular yaşıyoruz. Aslında biz yaşadığımız olay ve durumun hakikatine göre değil, o olay ve duruma karşı oluşturduğumuz düşünceye göre duygu ve davranış geliştiriyoruz.
Bu çerçevede, düşüncelerimiz yani bilişler, insan duygularının en önemli belirleyicilerinden biridir diyebiliriz. Düşündüğümüzü hisseder, aklımızdan geçenlere göre eyleriz. Bize olaylar, kişiler ya da durumlar “iyi” ya da “kötü” hissettirmez; bunu biz kendi kendimize bilişsel olarak yaparız. Farkına varmasak da duygusal tepkilerimize yol açan senaryoları biz yazarız. Geçmişteki veya şu andaki bir olay doğrudan bizim içimizdeki bir duyguyu uyandırmaz, sadece buna aracılık eder. Ancak bizim içsel değerlendirmelerimiz, duygusal tepkilerimizin daha doğrudan kaynağıdır.4
Bir olayı veya durumu olumsuz yorumladığımız zaman üzüntü, öfke, gerginlik gibi duygular yaşarız ve duygularımızla bağlantılı davranışlar sergileriz: Bağırmak, ağlamak vb. gibi. Olumlu yorumladığımızda ise kendimizi mutlu ve neşeli hissedip gülümseriz. Bazen de bir durumu nötr veya normal görürüz, sakin kalırız. Örneklerden de anlayacağımız gibi düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız bu şekilde birbirlerini etkilemektedirler.
Ellis’in ABC modeli
Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi’yi geliştiren Albert Ellis, ABC modelinde üç bileşenden bahseder. A(Activating event): Harekete geçirici bir olay, B(Belief): Düşünce, C(Consequences): Duygusal veya davranışsal tepki.
ABC modeli; insanların, istenmeyen bazı olaylarla (activating events) karşılaştıklarında (A), bu uyarıcılara karşı akılcı (rational) ve akılcı olmayan inançlardan (irrational beliefs), akılcı inançları (rB) ile uygun duygusal ve davranışsal sonuçlar (aC) yarattıklarını veya akılcı olmayan inançları (iB) ile uygun olmayan ve işlevsel olmayan sonuçlar (aC) yarattıklarını belirtmektedir.5
Bir örnek verecek olursak, akşam vakti evinizde yalnız otururken içerideki odadan aniden çat diye bir ses geldiğini duydunuz ve kapı kapanıverdi. Hırsız sanıp aniden korku hissine kapıldınız.
A (Olay): Kapının çarpması
B (Düşünce): Hırsız girmiş olabilir
C (Duygu): Korku
Hayatımızdaki bu gibi çeşitli deneyimleri bileşenlerine ayırarak farklı açılardan okuyabilmek; yaptıklarımızın, düşündüklerimizin ve hissettiklerimizin nedenleri hakkında bize fikir verecek, gerektiğinde onların kontrolünü elimize alabileceğimizi bizlere hatırlatacaktır.
Sürecin yönetimi
Olumsuz duygu ve düşüncelerimizi nasıl kontrol edebileceğimizi verdiğimiz örnek üzerinden anlamaya çalışabiliriz. Kapının çarpmasıyla eve hırsız girdiğini düşünüp korkmak yerine, alternatif fikirler geliştirerek daha gerçekçi ve duruma uygun düşünceler bulabiliriz. Mesela, kapı rüzgârdan kapanmıştır veya kedi kapıya çarpmış olabilir, diye düşünmek de bir seçenektir ve bunun sonucunda ise rahatlamış ve güvende hissederiz. Böylece korkular yerini huzura bırakacaktır.
Sonuç olarak duygu, düşünce ve davranışlarımızın ilişkisini kısaca gözden geçirdik ve bu üçünün birbiriyle etkileşiminden bahsettik. Bu süreçte bizim de rolümüz olduğuna değinmeye çalıştık. Unutmamalıyız ki düşüncemizi değiştirdiğimizde duygu ve davranışlarımız da otomatik olarak değişecektir. Güzel düşünenler, güzel görecek ve güzeli eyleyeceklerdir.
Fatma Betül Solmaz
Hüma Dergisi, Sayı:16
Dipnot:
1 Çeçen, A., Duygular İnsan Yaşamında Neden Vazgeçilmez ve Önemlidir?, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2002
2 Nevzat Tarhan, Duyguların Dili, Timaş Yayınevi
3 M. Hakan Türkçapar, Bilişsel Davranışçı Terapi: Temel İlkeler ve Uygulama, Epsilon Yayınevi
4 M.Hakan Türkçapar, a.g.e
5 Türküm, S., Akılcı-Duygusal Terapide Yansımalar, Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES), 27 (2), s. 969-974, 2019