“Le tufte hannel kostantiniyyetu fele ni’mel emiru emiruha vele ni’mel ceysu zalikel ceys.”
“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”
Mayıs’ta İstanbul daha da güzel. Laleler, sümbüller boynunu bükerken erguvanlar boğazı süslüyor. Mayıs İstanbul için fetih ayı, fetih mevsimidir. İstanbul’da Mayıs; gönlü fetih coşkusu dolu gençlerin mevsimi.
Takvimler 29 Mayıs’ı gösterdiğinde Türkiye’nin dört bir yanından ve Osmanlı bakiyesi topraklardan gönül birliği yapmış gençler Milli Gençliğin, Anadolu Gençliğin mihmandarlığında fetih heyecanın yaşanılacağı şehre doğru akın akın giderler. Yol boyu camilerde, mescidlerde farklı şehirlerin aynı heyecanı taşıyan gençleri namaz için saf tutarlar, dua ederler kucaklaşırlar kaynaşırlar kardeşlik şuurunu yaşarlar. Buldukları en müsait yere, çimenlerin üzerine sofralar kurulur kumanyalar paylaşılır ağız tadıyla açlıklar giderilir. Fetih şehrine doğru gittikçe artan flamalı-bayraklı araçlarla beraber, fetih marşı ve ezgiler eşliğinde heyecan da artar. İstanbul, Konya, Adana, Eskişehir, Bursa, Kocaeli… Hangi şehir olduğunun önemi yok. O yıl hangi şehirde bu heyecanın yaşanması ve yaşatılmasına karar kılınmışsa orası İstanbul’dur. Sabahın ilk ışıklarıyla heyecan şehre sığmaz olur. O şehir farklı bir sabaha uyanır. Şehrin sokaklarında ve tarihi mekanlarında bayram havası yaşanır. Programın başlayacağı vakte kadar ne kadar tarihi mekan ve manevi şahsiyet varsa ziyaret edilir. Dua edilir, dualar alınır, gezilir, dolaşılır, tanışılır ve yeni dostluklar kurulur. Şehrin en büyük stadyumunda; Rahmetli Erbakan Hocamızın “Le Tufte Hannel Kostantiniyyetu Fele Ni’mel Emiru Emiruha Vele Ni’mel Ceysu Zalikel Ceys” nidasıyla önce stadyumun duvarlarına, oradan şehrin meydanına ve varoşlarına, oradan da Yurdun dört bir yanına dalga dalga yayılır fetih coşkusu ve heyecanı. Fatih’in emaneti Ayasofya Camii kapılarını cami olarak yeniden açacağı ümidi, yeniden yeşerir ve canlanır zihinlerde. Ertesi gün bu heyecanı, bu enerjiyi gençler; evlerine, okullarına şehirlerine taşırlar her yer İstanbul olur. Milli Gençlik, Anadolu Gençlik fetih heyecanını yaşatmaya devam ediyor. Ancak bu sene corona virüs nedeniyle bu coşku stadyumlarda yaşanamayacak, ancak evlerimizden sokaklara taşacak yine. Fetihle beraber yeniden dirileceğiz.
Fetih coşkusu güzel, gençleri heyecanlandırıyor, ancak coşkuyla beraber fetih şuuru asıl ihtiyacımız olan. Fethe muhtaç gönüller ve yürekler fetih bekler. Bir gönül bir yürek fethe muhtaçsa ve fethedilmezse çölleşir tıpkı fetih öncesi Mekke gibi, İstanbul gibi. Yeniden gönüller fethetmeye, çölleşen gönülleri yeniden fethetmeye ihtiyacımız var.
Hz. Ebu Bekir (ra)’in gönlü, yüreği fethedilmemiş olsaydı; üçüncüsünün Allah (cc) olduğu iki kişiden biri olamazdı, o mübarek ayak yılanın, akrebin deliğini kapatamazdı. Mağaranın kapısına güvercin yuva yapmaz, örümcek ağ örmez, yeni fetih kapıları açılamazdı. Allah (cc)’ın yardımı inmezdi. Hz. Ali (ra)’nin gönlü, yüreği fethedilmemiş olsaydı şayet, az sonra baskın yiyeceğini bildiği halde o yatağa yatar mıydı?
Hz. Ömer (ra), Hz. Hamza (ra); Allah (cc)’ın Elçisine tuzak kuranlara, kumpas kuranlara hodri meydan çeker miydi? Ebû Eyyub El-Ensari hazretleri ilerlemiş yaşına rağmen İstanbul’un kapılarını zorlar mıydı? Yirmili yaşlarda olan Sultan Fatih “Ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni!” der miydi? Medine’nin, Medinelinin kalbi, yüreği fethedilmemiş olsaydı Mekke’nin fethi gerçekleşir miydi? Önce yürekli yürek insanları kalpleri fethetmiş, sonra şehirler fethedilmiş. Yarenler, önce Anadolu’nun çölleşen yüreğini fethetmiş, sonra da Anadolu’nun fethi gerçekleşmiş. Osmanlı sarığının kardinal külahına tercih edilmesinin anlamı nedir?
Bize bu toprakları yurt kılan, bu toprakların vatan olarak kalması için kanını, canını veren ecdadımıza, şehitlerimize ve gazilerimize minnettarız. Fetih heyecanını ve fetih şuurunun canlı tutulması için emek veren Erbakan hocamızı rahmetle anıyoruz.
Güzel insana, Yürek dolusu selamlar. Kalemine sağlık. Allah yar ve yardımcımız olsun.