İnsan neden mutsuz olur?

"Üzüntülerimizi deneyimlemeye fırsat vermeden mutlu olmaya çalışarak sahte bir duyguya bürünmek âdeta bir iş yerinde zorla gülmesi istenen bir personelin yapmacık gülüşlerini sergilemesi gibi bir durum olacaktır." Nurşen Yılmaz yazdı.

İnsan neden mutsuz olur?

İnsanlar hayattan her daim mutlu olmayı beklemektedir. Bu beklentiyi karşılamak uğruna yapılan türlü şeyler olsa da mutluluğu yakalamaya çalışmak kadar mutsuzluğu tatmanın da kıymetini kavramak lazımdır. Çünkü mutsuzluk da en az mutluluk kadar insan hayatının ayrılmaz bir parçasıdır. İnsanların hayatın her döneminde ve her saatinde mutlu olmayı ummaları çok ütopiktir. Ancak genel olarak düşündüğümüzde tüm insanların arzusu, mutluluk dışında yaşanabilecek olumsuz duyguları deneyimlemekten kaçınmaktır.

Peki bu mutsuzluk dediğimiz şey nedir? Mutsuzluk gerçekten anormal bir şey midir?

Hayattan zevk alamamak, gündelik durumlardan sıkılmak ve kendini huzursuz hissetmek ile süregelen kişinin kendisini huzursuz hissetmesi durumu kısaca mutsuzluk olarak tanımlanır. Birey, mutsuzken karamsar ve umutsuz bir hâlde olabilir. Bu durum kronikleştikçe, başa çıkması zaman alan güç bir süreç hâline dönüşebilir.

Gün içerisinde yaşadığı en ufak aksilikler kişiyi oldukça mutsuz edebileceği gibi; bireyin ihanete uğraması, mutsuz bir evlilik yaşaması, planladığı ya da hedeflediği durumları gerçekleştirememesi, başarısızlıkla karşılaşması, büyük kayıplar yaşaması ya da sağlık problemleri gibi yaşam içerisindeki pek çok durum mutsuz olmasına neden olabilmektedir. Özellikle ruhsal problemler, stres, anksiyete, depresif ruh hâli, kararsızlık ve öfke gibi birçok sebebin tetiklenmesi sonucunda da mutsuzluk meydana gelebilmektedir.1

Genellikle insanlar yaşamış oldukları duygusal gerilimlerin sebebinin bulundukları ortamdan kaynaklandığını düşünmektedir. Özellikle mutsuzluğun kaynağının çevresel etkenlerde, durumlarda ya da olaylarda olduğunu düşünmek, yanlış ve sığ bir bakış açısı olacaktır. Mutsuzluk duygusu, dışarıdan olduğu kadar içten ve kişinin kendisinden dolayı da olabilir. Çevremizi ya da bazı yaşantıları kontrol edemesek de farkındalık kazandıkça ve çarpıtılmış düşüncelerimizin farkına vardıkça kişinin kendisini bulma ve iç huzurunu yakalayabilme düzeyinde artış olabilmektedir. Çünkü olayları değerlendirme şeklini fark eden bireyler, bunları değiştirmek adına bazı çabalar gösterebilir. Örneğin, “Her yaptığım işi kusursuz yapmalı ve başarılı olmalıyım. Eğer her şeyde başarılı değilsem tam başarılı sayılmam.” gibi çarpık inançlar, kişinin başarısız olduğu algısını destekleyerek onun mutsuz olmasına neden olabilmektedir. Öyle ki, bu inancı, “Başarılı olmak isterim fakat her işte başarılı olamayabilirim ya da bazı şeyleri kusursuz yapamayabilirim. Bu çok normal bir durum.” şeklinde bir düşünceye dönüştürebilme becerisini kazanmak, kişinin olayları daha gerçekçi değerlendirmesini destekleyerek mutsuz hissetmesini engelleyebilecektir.2

Tüm bu durumların dışında, bireyler mutlu ya da mutsuz olmak için kendi içlerinde birçok neden bulabilirler. Özellikle mutlu olmak adına çeşitli çabalar sarf edebilirler. Kişilerin mutlu olmak ya da mutsuz olmak adına buldukları sebepler kişiden kişiye değişse de en az mutluluk kadar mutsuzluğun da insan hayatının ayrılmaz bir parçası olduğunun bilincinde olmak oldukça önemlidir. İnsanların hayatın her döneminde ve her saatinde mutlu olmayı beklemeleri çok ütopik bir durumdur. Mutluluğu yakalamaya çalışan insan mutsuz olduğu anları bastırabilmekte ve yaşadığı üzücü durumları görmezden gelmeye çalışabilmektedir.

Hayatın içerisinde bireylerin mutlu olma ve mutlu oldukları anları paylaşma çabaları, yaşadığımız dönemde çeşitli sosyal medya aracılarıyla sergilenebilmektedir. Sosyal medya hesaplarında sergilenenler üzerinden bireylerin her daim mutlu olduklarını düşünmek yanlış bir kanı olacaktır. Kişilerin mutlu oldukları anları paylaşmaları yaşadığımız süreçte gayet normal bir durum olsa da sadece mutlu olduğu ya da mutluymuş gibi yaptığı durumları sergilemesi hayat ile ilgili yanlış inançları da besleyebilmektedir. Sonuçta hayatın bize bir mutluluk vaadi yoktur. Hayatın bize mutlu olmak ile ilgili bir vaadi olduğuna inanmak hayal kırıklıkları yaşamamıza yol açabileceği gibi, her an yaşandığı varsayılan bir mutluluk hâlinin bir yerden sonra bizi güzel hislere karşı duyarsızlaştıracağı aşikârdır. Bu nedenle sahte mutluluklar yaşamak ya da her daim mutluluğun peşinden koşmak hayatı ıskalamamıza sebebiyet verebilir. Süreç içerisinde mutluluğa erişmek ya da kıymetini fark edebilmek adına hayatın üzücü ve acı veren yönlerini görerek mutsuzluğu tatmak normaldir ve önemlidir.

Mutsuzluğu tatmak

Hayatımızın her alanında bazı iniş çıkışlar yaşıyor ya da bu iniş çıkışlardan birinde bulunuyor olabiliriz. Örneğin, şu anda hayatınızdaki her şeyin ters gittiğini varsayalım ve bir bakmışsınız, her şey olması gerekenden daha kötü ilerliyor. Mesela, sevdiğiniz bir insanı kaybedebilirsiniz, hedeflerinize ulaşamayabilirsiniz, bir hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz ya da bir kişinin yasını tutuyor olabilirsiniz. Peki tüm bunlarla baş ederken mutluluğu kovalayabilmek, bu duyguları teğet geçmek, yok saymak, göz ardı etmek ve hissetmemek mümkün mü? Size üzücü gelen bir olay yaşadığınızda o durumu ya da başınıza gelenleri düşünmeden mutluluğun peşinden koşmaya çalışmak ve sizi üzen her ne ise onu idrak etmeden, mutsuzluğu tatmadan mutluluğa ulaşmak mümkün mü?

Her acı yaşanmak ister

Üzüntülerimizi deneyimlemeye fırsat vermeden mutlu olmaya çalışarak sahte bir duyguya bürünmek âdeta bir iş yerinde zorla gülmesi istenen bir personelin yapmacık gülüşlerini sergilemesi gibi bir durum olacaktır. Duygularımızı bastırmak, mutsuzluğumuzu kabul etmemek ve yaşanan olaylara karşı olağan tepkileri verememek, sanki yüzümüzde bir maskeyle yaşıyormuşuz gibi hissettirebilir. Kendimiz ile gerçek duygularımız arasına bir set çekiyor olmak, hislerin inkâr edilmesinin bir yoludur. Freud, bu konuya dair şöyle söyler: “Mutsuzluğu tatmadan, hep mutlu olmak istersin. Oysa, nelerin seni mutsuz ettiğini bilmeden, nelerle mutlu olacağını bilemezsin.” 

Bu nedenle mutsuzluktan kaçmaya çalışarak mutluluğa ulaşılamayacağının bilincinde olmak oldukça önemlidir. Bastırılan ve hatta normal dışı kabul edildiği için sergilenemeyen duygular, insan hayatında bazı psikolojik ve fiziksel sorunları beraberinde getirebilmektedir. Dolayısıyla bu duyguları yaşamak için kendimize fırsat vermek bir anormallik değil aksine daha sağlıklı bir duygu işlemleme sürecidir. Bu duyguların deneyimlenmesiyle birlikte bireylerin de kendilerine yönelik farkındalık düzeyleri artacak; mutsuzluğu tatmak devamında mutluluğu da getirebilecektir.

“Mutsuzluğun inkârından kaçınılmalı, mutluluğa erişebilmek için mutsuzluğu tatmalı.”

Nurşen Yılmaz

Hüma Dergisi, Sayı:16

Kaynakça:

1 Tokaç, N., Mutsuzluk, İstanbul, 2022, (naciyetokac.com.tr)

2 Kaya, C., Mutsuzluk Hissi ve Psikoloji, 2022

YORUM EKLE

banner36