Uykudur küçük tedavi çadırı. Ruh-beden uyuşmazlığı başladığında, küçük bir sığınak tedavisi şart. Eşgüdüm kaçtığında anormallik normal hale gelir.

İnsan bu durumda herkesi suçlarken, kendi durumunu ölçmek ve anlamak konumundan çok uzak bir haldedir.

Sağlığımızın çatısı/çadırı gökyüzü ise, ruh-beden kaymasının tedavi çadırı uykudur.

Ruh-beden ilişkisinden sorumludur uyku. Azaların yörüngeden çıkmalarına ve önyargılarla kendilerini ifade edememelerine dengesizlik neden olur.

Önyargı, mantığın ilgası, muhasebenin iptaliyle hareket edilen, olağan dışı bir durumdur.

Örfi idare ortamıdır bu hal ve kaosa tutkuyla bağlılığı sembolize eder.

Uyku bir rahmet olarak gelen oksijen çadırıdır. Önyargıları dağıtan, kaosu bitiren…

Ahiretle dünya arası bir mekan imkanı.

Öte yandan uyku her şeyi imkanlı kılan rüya ile bambaşka bir alandır. Öyle ki, sınırları, imkanları anlatımları aşan, görünürlüğe açıktır rüya. Dünya ve ahretin sanki birlikte kurguladıkları ama, keskin bir sahiplikten kaçındıkları rüya, kendi başına bir âlemdir.

Kuralsız, sınırsız; akla ziyan…

Kişiye etki sunan, bazen unutturan; kimi zaman tersinden anlatan…

Rüya, olayın ve anlatımın sınırsız imkanıyla, insana Mevla’nın dilese neler yapabileceğini hatırlatır. Yine anında uyanışla her şeyi unutturabilir.

Zaman rüyada, tam anlatımıyla, dağıtır.

İnsan kimi zaman rüya ile dinlenir ve bazen de yorulur.

Rüyaları yorumlayabiliriz, ancak rüyanın varlığını yorumlamaya kimsenin gücü yetmez.

Ahmet Mercan yazdı