Büyük insanların sınavları da büyük olur derler. Bu sözün karşılığını, özellikle din büyüklerinin hayatlarında daha somut bir şekilde görmek mümkün. Normal şartlarda bir insanı isyana sevk edecek şeyler, manevi dünyanın büyükleri tarafından büyük bir olgunlukla karşılanmakta ve Allah’tan gelene rıza gösterilmesi gerektiğinin ibret nişaneleri olarak gökyüzüne bir kandil gibi asılmaktadır. Zaten ruhun büyüklüğü, sınavın büyüklüğü ile ortaya çıkmıyor mu?
İsyan ile imanın sınandığı o kritik anda imana tereddütsüz teslim olabilmek, insanların büyüklüğünü ortaya çıkaran kırılma anları değil midir? Hazreti Eyyüb’ü Hazreti Eyyüb, Hazreti Yusuf’u Hazreti Yusuf yapan, bu kırılma anlarında gösterdikleri tavır değil midir?
Geçmişte birçok peygamberin, birçok velinin hayatında gördüğümüz bu sınanmalara, günümüzde ümmet coğrafyasında da rastlamıyor muyuz?! Mısır’da İhvan liderlerinden Muhammed Biltacı, bir hain kurşuna hedef olup göklere yükselen kızı Esma’nın cenaze namazını kıldıramayışını, ona son bir veda edemeyişini bu kutlu iman yolunun daha önceki yolcuları gibi “Davamı bırakamadım ey can!” diye açıklamıyor mu?
Oğulla sınanan bir veli: Emir Sultan
Bilindiği üzere Bursa’nın kalbine kutlu mührünü vuran Emir Sultan, rüyasında gördüğü manevi bir işaretle Bursa’ya gelmiş, orasını kendisine mekân kılmıştı. Evlad-ı Resul olan Emir Sultan’ın babası, Nakşibendi silsilesinde önemli bir yere sahip olan Seyyid Emir Külal’dir. Temiz bir soydan gelen Emir Sultan, rüyasındaki manevi işarete uyarak memleketi Buhara’yı terk etmiş, Bursa’ya yerleşmiştir. Bu olayın, atası Hazret-i Ali’nin rüyasında kendisine “Yolunu aydınlatan üç kandili izle ve son kandil nerede sönerse orada kal.” buyruğu sonucu gerçekleştiği rivayet edilmektedir.
Maneviyat dünyasında gerçekleşen bu olaya inanıp inanmamak kişinin kendi bileceği şey. Kesin olan şu ki, Yıldırım Bayezit’in damadı olan Emir Sultan, Osmanlının kaderinde etkili olmuş bir şahsiyettir.
Yıldırım Timur’a yenildiğinde…
Yıldırım Bayezit, bölgesel bir güç olan Osmanlıyı cihan devleti yapmak için çabalıyordu. Bu çabalamalar anında kader onu bir başka Müslüman sultanla, Timur ile karşılaştırdı. Bilindiği gibi bu karşılaşmada Yıldırım Bayezit Timur’a yenildi ve Osmanlı devleti bu yenilgi ile yıkıldı.
Bu yenilgi ile tarih sahnesinden çekilmiş olan Osmanlının küllerinden tekrar doğacağına pek ihtimal veren yoktu. Savaşın mağrur galibi Timur, Bursa’da konakladığında, hemşehrisi olan Emir Sultan’ı ana yurduna, Buhara’ya davet eder. Normal şartlarda Osmanlı yıkıldığı için ve kendisine de Timur tarafından büyük itibar gösterildiği için bu daveti kabul etmesi beklenen Emir Sultan, büyük bir kararlılıkla bu daveti reddeder. Bir mana büyüğü olduğunu bildiği Emir Sultan’ı incitmek istemeyen Timur, ısrar etmez. Emir Sultan’ı yanına alamayan Timur, onun yerine Emir Sultan’ın oğlu Emir Ali’yi yanına alır ve onu günümüzde İmralı adası olarak bilinen adaya yerleştirir.
Emir Ali adası
Çevresinde bulunan Timur’un adamlarının da etkisiyle güçlenen Emir Ali, zamanla Osmanlının aleyhine çalışmaya başlar. Zamanla daha da büyüyen bu çalışmalar, Osmanlıya zarar vermeye başladığında, iyi niyetli kişiler tarafından kendisine bundan vazgeçmesi için çeşitli uyarılar yapılır. Emir Ali bu uyarıları önemsemez ve en sonunda durum, babası Emir Sultan’a aktarılır. Prof. Mustafa Kara ve Kadir Atlansoy imzalı Bursa Dergahları- Yadigar-ı Şemsi adlı çalışmada aktarıldığına göre de Emir Sultan, artık Osmanlıya zarar vermeye başlayan oğlunun canını alması için Allah’a dua eder ve duanın sonucu hemen o gece tecelli eder.
Emir Sultan’ın eşi Hundi Fatma Hatun, eşinin vefatından sonra oğlunun mezarını Bursa’ya, Emir Sultan’ın mezarının yanına getirtir.
Bir rivayete göre de, şimdilerde İmralı adası olarak bildiğimiz adanın adı, bu olaydan sonra Emir Ali adası olarak bilinir ve zamanla İmralı’ya dönüşür.
Ahmet Serin bir ayrıntının peşine düştü
Ben de emir sultanın ailesini arıyorum bulamıyorum kozlarının isimleri nedir