İmam hatiplilere çok iş düşüyor

İmam hatipler yeniden açıldı. Peki, imam hatiplilerden ne bekliyoruz?

İmam hatiplilere çok iş düşüyor

 

İmam hatipler tam anlamıyla yeniden açıldı. ‘Tam anlamıyla’ dememdeki sebep imam hatiplerin önündeki görünür ve görünmez engellerin kalkmış olması. Artık kendileri ile baş başalar. Bu baş başalık her zamankinden daha ağır ve ciddi sorumluluklar yüklüyor imam hatiplilere.

Yeni bir ruhun inşası için kaynaklarla irtibat gerek

‘Ağır ve ciddi sorumluluk’ derken diğer okullardaki öğrencilere nazaran daha ahlakî davranmak gibi bir klişeden bahsetmiyorum. Bu zaten olan ve olması gereken bir şey. Sorumluluk dediğim şey imam hatiplilerin yeni bir ruh inşa etmeleri.  Bu ruh esaslı, kapsamlı ve kapsayıcı olmalı. Kapsamlı ve kapsayıcı olacak bir ruhun bu nitelikleri, kaynaklarıyla esaslı bir irtibat kurmadan sağlaması mümkün değil. O zaman ikinci anahtar kavramımız ortaya çıkıyor: Kaynaklarla irtibat.kitap kütüphane

Varoluşumuzun ipuçları kaynaklarımızda gizli

Kaynaklarımızla kurulacak esaslı ilişkinin yolu, ilk olarak kaynaklara yönelik algımızdan geçiyor. Başvuracağımız kaynaklara bilgi nesneleri olarak değil de, varoluşumuza dair ipuçları bulabileceğimiz hazineler olarak yaklaşmamız gerekli. Bu yaklaşım, irtibat kurduğumuz içeriği dondurmak yerine, bizleri durduracak, sarsacak ve kendimize getirecektir. Kendimize geldiğimiz zaman ve haliyle kendimiz olduğumuz zaman ne yaptığımızı ve yapmamız gerektiğini şüphesiz daha net görebileceğiz. Kendindeliğin bizi götüreceği nihai yer bir ruhun inşasıdır.

Hangi kaynaklar?

Peki, kaynaklardan kastımız ne? Şüphesiz bir Müslüman için temel kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. İkincisi yaşayan Kur’an, Efendimiz’dir. Ve Kur’an ile “Yaşayan Kur’an”ın kaynağı olduğu tüm eserlerdir; İslam’ın medeniyet boyutunu kavramamızı sağlayacak kaynaklardır. Bu kaynaklar; sanat, düşünce, tarih, siyaset gibi alanlara dâhil edilse de toplamda bir tek varoluş biçimini idrak ve tesise hizmet eden kaynaklardır.

Necip Fazıl Kısakürek’in Çöle İnen Nur’u, Sezai Karakoç’un Çağ ve İlham’ı, Turgut Cansever’in İslam’da Şehir ve Mimari’si, Mustafa Kutlu’nun Bu Böyledir’i, Aliya İzzetbegoviç’in Doğu Batı Arasında İslam’ı, Seyyid Hüseyin Nasr’ın Bilgi ve Kutsal’ı, Roger Garaudy’den İslam’ın Vaadettikleri, Rasim Özdenören’in Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler’i, Cahit Zarifoğlu’nun Yaşamak’ı, İsmet Özel’in Bir Yusuf Masalı… liste kendimize kadar uzayabilir.

Sadece -ilk etapta aklıma gelen- çok küçük bir kısmını yazabildiğim kaynaklarla kütüphaneleri doldurmak ve kütüphane kapılarını sonuna kadar açmak görevinin kime düştüğünü yazmaya ise gerek yok.

Var olacak ruh, varlıkta hakikati yeniden var edecektir. Bundan şüphe yok. Çünkü ‘iyi’ bulaşıcıdır.

 

Serdar Arslan yazdı

GYY notu: Serdar Kardeşimize teşekkür ediyoruz metni için. İHL'lerin üzerindeki büyük sorumluluğu hatırlattığı için. İmam Hatiplerimizin Mümtaz Turhan yaklaşımı ile batının ilmi ile İslam ilimlerini bir verelim yaklaşımına bağlı kaldığı sürece ideal olanı verebilmesi mümkün değil elbet. İmam Hatiplerin Medrese zihniyetini, ufkunu hayatiyete geçirmemizin önüne engel olmasına asla fırsat vermemeliyiz. Şimdiye kadare bu yanlışa hep sarıldık. Aslolan medreselerimizdir, İmam Hatipler medreselerin yokluğunda hayırlara vesile olmuş kurumlardır. İHL'lerin varlığı medreselere ihtiyacımızı unutturacaksa size İlahiyat da verelim o zaman demez mi Modern Dünya?!

YORUM EKLE
YORUMLAR
ALİ METE DANDANOĞLU
ALİ METE DANDANOĞLU - 11 yıl Önce

bir imamhatipli olarak bu okulların görevinin bittiği kanısındayım.o ruh ve o heyecen artık bitmiştir.gerek yeni idare sisteminin gerekse islami usl ve kaideler üzerinde yapılan değişiklikler bu ruhu öldürmüş ve bitirmiştir.bu ülkenin topyekün bir eğitim sistemi değişikliğine ihtiyaç vardır.