İstanbul'da birçok ağacın, özellikle erguvan, akasya, iğde, ıhlamur ve manolyanın çiçeklenme zamanlarını takip ediyorum. Günlük koşuşturmaca arasında bazen insan, yanından geçtiği halde bu çiçeklerin muhteşem görüntüsünün ve yaydıkları taze bahar kokusunun farkında bile olmayabiliyor. Aslında baharın, tabiatın fark edilmesi hayatın kendisi değil mi? Bazı arkadaşlar birkaç yıldır ağaçların çiçeklenme vaktini haber verdiğim için son derece memnun olduklarını bildiriyorlar. "Ağaç, yaprak deyince aklımıza sen geliyorsun" diyen, "ağacı ve tabiatı bize sevdiren, yeniden fark etmemizi sağlayan adam" gibi birçok iltifat alıyorum. Bazı arkadaşların beni tabiata açılan pencereleri olarak görmelerinden çok da mutlu oluyorum. Ben de artık bunu bir görev telakki etmeye başladım sanki.
Geçen yıl İstanbul'da ıhlamurlar Haziran ayının başında çiçek açmıştı. Bundan ötürü aynı tarihlerde ağaçları ve çiçekleri yine takipteyim. Havaların geçen yıllara göre biraz serin gitmesi dolayısıyla ıhlamurların çiçeklenme süreci bu yıl birkaç gün gecikti. Mayıs'ın ortalarında iğdelerin çiçeklerini görünce ıhlamurların vakti yaklaştı dedim, gün saymaya başladım. Günler geçip de o latif kokuyu bir türlü alamayınca bu defa meraklanmaya başladım.
Nihayet bugün FSM İslami İlimler Fakültesi'nin önündeki Hava Şehitleri Parkı'ndan geçerken baktım ki ıhlamurlar çiçek açmış. Benim de içimde çiçekler açtı o an.
Daha ilk günden, iki uyanık kafadar ellerinde poşetler, ağacın alt dallarından uzanabildikleri ıhlamurları topluyordu. Ağaca yaklaştığımda hoş rayihasını buram buram hissettim. Adamlar parktaki ağacı öyle sahiplenmişler ki benden rahatsız oldukları yüzlerinden belli oluyordu. Onların bu halini görenler de sanki ağacı bu iki kafadar dikmiş zannedecekti!
Onları daha çok rahatsız etmeden bir iki taze ıhlamur çiçeği koparıp, kokusunu bir müddet hissedebileceğim yaka cebime koyarak uzaklaştım.
Eğer bugünlerde bir cami avlusu ya da mezarlık yakınından geçiyorsanız ve güzel bir koku sizi kuşatıyorsa, bilin ki o ıhlamur çiçeğidir. Artık bahar, yerini yaza bırakmanın hazırlığını yapmaya başlamıştır.
Cemal Balıbey
Bir karadenizli olmama rağmen yeşile doyamamış bir insanım. Makaleniz çiçek açmış ağaç gibi. Teşekkürler Cemal hocam.