“Başörtülü aday yoksa oy da yok” kampanyası üzerinden süren tartışmalara herkes kendi durduğu yerden yorum, eleştiri ya da bir destek durumu geliştirmeye devam ediyor. Ali Bulaç’ın getirdiği eleştiriler karşısında, son olarak Cihan Aktaş’ın konuya değindiği yazısı çıktı karşımıza.
Meşruiyet sorunu cinsiyet ayrımı gözetmez
Konu üzerinden tartışılan bir nokta, sistemin merkezi yeri konumundaki meclisin meşruiyet meselesiydi. Meşruiyeti sadece başörtülü bayan üzerinden değil aynı değerlerin taşıyıcısı olan erkek üzerinden de sorgulama taraftarı olan Aktaş, ancak bu tarz bir sorgulamanın değer yargıları ortak olan bu insanları daha ufuk açıcı, geliştirici bir yere taşıyacağına dikkat çekiyor. Tevbe Suresi 71. ayette geçen “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir.” ifadelerini bir şiar olarak belirlemek gerektiğinin altını çizen Aktaş, cinsiyetler arası derinleşmesi muhtemel bir çatışmanın değil, inandığı değer gereği yapıcı bir tutumun telkinini sunuyor.
Muhafazakar olan tutuma değil ilkeye davet
Bulaç’ın yazılarına getirilen eleştirilerde, kadın bağlamına hapsolan söylemlerden ziyade Aktaş, komplocu bir bakışla geliştirilen muhafazakar tutumu eleştiriyor. Bu tarz tutumların iktidarı korumaya yönelmesiyle beraber, gözetilmesi gereken ilkeyi gölgede bırakacak oluşunun kaçınılmazlığına işaret ediyor. Meseleleri bir şekilde okuyup takip eden bizler için de mümin kadın ve erkeğin arasını ayırıp, çatışmacı bir dili hakim üslup noktasına taşımayan, cinsiyet vurgusunu algıya dayatmadan ilkeyi önceleyen bu tarz yazılar ve yaklaşımlar daha fazla ehemmiyet arz ediyor.
Hacer Kor haberdar etti.
Ali Bulaçın yazılarında ki ana tema tamamen başlıkta ki gibi...Amaç doğru bildiği doğrular uğrunda savaşmaktan çıkmış bizim doğrularımız güç sahiplerinin doğrularıyla birleşiyorsa ne güzel birleşmiyorsa biz doğrularımızdan vazgeçsek ne olur. Haberlerde adlarının yanında islamcı yazar kelimesi geçip de Başörtüsü de nerden çıktı, ne gerek var diyenler yok mu ahhh. ahhh...