Fatih Camii yeniden şahlandı

Fatih Camii’ni sevdiğimiz günlerde onun köhne haline alışmışız. Ama onu bir de şimdi görün!

Fatih Camii yeniden şahlandı

 

Hayatının bir dönemini, bir şekilde Fatih'te geçiren herkes çok iyi bilir ki, orada hayatın merkez noktası Fatih Camii ve avlusudur.

Fevzipaşa Caddesi'nden yolunuz Akdeniz Medreselerinden geçerek hep o beyaz avluya düşer.

Darüşşafaka Caddesi'den gelirseniz Börekçi Kapısı karşılar sizi, Malta Çarşısına da yine bu kapıdan varabilirsiniz.

Metin Yüksel’i, güvercinleri, çocukları…Metin Yüksel

Cenaze Kapısını yol olarak kullananlar da vardır, sevdiklerini ebedî yolculuğuna uğurlama vesilesi ile bekleyenler de. Nice yolcular uğurlandı o kapıdan, beyaz avlunun en yaslı köşesinden.

Sonra kuşları vardır o avlunun, kimi çok sever, kimi tiksinir... Manalıdır varlıkları halbuki, yaşayan bir yer yaparlar mekanı, kanatlarında ne taşıdıkları hep meçhul.

Fatih Camii, avlusunu 1979'un Şubat'ında Metin Yüksel'e yatak kıldı, şehadetinin izi hâlâ o avluda al bir gösterge olarak durmakta. Kara lekelerin ülkesinde, beyaz avludaki al gösterge: Şehidi Allah katında al bir ata bindiren işaret… Kan izi... Her yıl Şehidin dostlarınca yeniden kırmızıya boyanan al iz…

Sonra çocukları vardır geniş avlusunun, cıvıl cıvıl. Avluyu o vakitler az da olsa hatırladığı Medine'ye benzeten küçük kızlar vardır. O hava, o eda, o kokuya...

Duvar dibi çayhaneleri vardır, önlerinden geçerken esef duymadığınız, kaldırım değiştirmek zorunda hissetmediğiniz, tertemiz insanların oturduğu.

Fatih Sultan Mehmed Han'ın türbesi bulunur cenaze kapısı  cihetinden girilen özel bir koridor üzerinde. Selam edersiniz Sultan'a, İslambol'la, onu fethedene yapılan methe müşerref olan genç komutana.

Fatih CamiiKöhneliğine alışmışmışız

Ancak 80'lerin, 90'ların ziyaretçileri, o dönemlerini bölgede caminin etrafında geçirmiş olanlar fark etmezdik çevrenin eskiyişini, dökülüşünü. Uğraştığımız, savaştığımız, başımızı dikelttiğimiz başka mevzularımız vardı. Caminin içinde kafamızı kaldırmak hiç aklımıza gelmedi, turist de değildik hiç. İyileştirme, düzeltme, yenileme, neşv-ü nema uzaktı zihinlerimizden. Her şeyin daha da zorlaşıp, çetinleştiği ve hatta çirkinleştiği bir noktada hiçbirimiz, başımızı kaldırıp bakmadık kubbeye, camlara, sütunlara.

Caminin içi, dışına nazaran karanlıktı, köhneydi, silikti. Hatta içine girince dağınıkça bir evi anımsatırdı. Çoluk çocuk olmazdı, yasaktı sanki. Köhneleşmiş bir caminin köhneleşmiş cemaatiyle,  sanki rutubet kokardı her yer. Halılar hep biraz ıslak gibiydi, içerdeki küçük çeşmeden su içmezdik. Hanımlar mahfili çıkışları, üst katlar, arka saflar hiç rahatsız etmedi bizi. Severdik çünkü, olduğu şekliyle kabullenmiştik, hayatın merkezinde olmasından hoşlanırdık. Kaçıştı çoğu zaman bizimkisi; karanlık bir gökyüzünden, gri bir kubbeye kaçış.

Sonra çoğumuz savrulduk dört bir yana, Fatih Camii nostalji kaldı  bir kısmımız için. Yolu çok uzun vakitler o güzel avluya düşmeyenler oldu. Haberler aldık, yenileniyor, düzenleniyor diye. Göz görmeyince gönülde pek bir anlam bulmadı duyduklarımız.

Fatih Camii bayramlıklarını giymişFatih Camii

Açılışı yapıldıktan bir süre sonra, çağırdı  ordaki eda. Yol da o ciheti gösterince, düşe kalka, neşv-ü nemâ sırası kendilerine gelen  Akdeniz Medreselerinden doğru avlu göründü. Geçen zaman mıydı, özlem miydi bu güzelliğe sebep derken, yenilenmenin mucizevi izlerinin tâ avluyu aydınlattığı belli oldu. Şıkır şıkır bir manzara, gözleri kamaştıran cinsten… Giriş çıkışlardaki düzen, ahenk, tertib şaşırttı çok. İçeri girince hissedilen alışıldık hava da yoktu artık. Nasıl bir aydınlık, nasıl bir zerafet. Bu camii bu kadar ışık alıyor muydu, diye sordurttu manzara, bu kadar ferah mıydı? Yekpare olarak döşenmiş nefis görünümlü, tertemiz halılar, yerden kubbenin her köşesine kadar yükselen vitray işlemeli camlar, görkemli avizeler, az ama yeterince süslü kubbesi... Hepsi tek parça olmuş, adeta yeniden doğmuş. Zarif, asil, heybetli olan bir yapı saklandığı yerden çıkmış sanki.

Bir çarşamba günü, sıradan bir gün olmasına rağmen camii yine de öğle namazında doldu taştı. Saflar sımsıkıydı, Fatih Camii'nin yeniden doğuşu kutlandı adeta bir vakitte daha. Çocuklar koşuştu safların arasında. Sükûnet vardı, huzurdu her yer, aydınlıktı!

Dış avlu, şadırvan köşesi de elini yüzünü yıkamış bir bayram çocuğu gibiydi, hayret ettirdi. 1. Mahmud Kütüphanesi yenilenmiş, en çok da bu şaşırttı. Köhne kütüphaneler, orada varlığını bilmemiz için var değil miydiler? Yenilenip, güzelleşir, barındırdığı hazinelere ulaşılır mıydı? Ne çok aldatılmış, ne çok kandırılmıştık.

Türbe çevresi hayat bulmuştu tekrardan, kütüphane onarılmış. Meğer yüzyıllardır orada bulunan Ali Kuşçu gibi bir âlimin elinden çıkmış, ince hesaplar yapılarak, bize zamanının medeniyet profilini çizdiği güneş saati de görünür olmuştu. İslambol'daki onlarca güneş saatinden biri ve en kıymetlilerinden olan o güneş saati, mirasçısı olduğumuz medeniyeti temsilen, bize göz kırpar olmuştu, selam olsun! Fatih Camii her köşesiyle şahlanmış, dolu dizgin gelmekte olan bir esenliği haber vermekle görevliydi sanki. Esenlik dolu günlerin müjdesini.

Darısı diğer eserlerimizin başına…

Özü yakalamada, yarını kurtarmada, eskinin köhne olan değil, kıymet verilen, yüceltilen, ihya edilen olduğu anlayışıyla bugün, nice benzeri çalışmalar yurdun birçok köşesinde sürmekte. Hatta zamanında Vahhâbi mantığıyla yarışırcasına, tarihi yıkıp, yerine ihtiyaca binaen yeni bir yapının inşa edilmesinin örnekleriyle karşılaştığımız İstanbul ve nice tarih, medeniyet fışkıran şehir, yeni bir anlayışa kavuştu da gözümüz ve dahi gönlümüz bayram etti. Yok olan tarihi tekrardan yükselten bir zihinle çalışıp emek verenlerimiz oldu, sonuçlarla yüreğimize su serpildi. “İyi şeyler de oluyor” dedirtti şükür.

Bundan sonraki aşama, tarihî denilenin sadece müze olarak kullanılmak kaderinden kurtulabileceği; içinde yaşanır, kendisinden faydalanılır olabileceğini idrak ettiğimiz günlere ait haberler verebilmek olsun inşallah. Akdeniz Medreselerinde yürütülecek eğitim çalışmaları, 1. Mahmud Kütüphanesinden rekor faydalanma fırsatı ve nice hayalini kurduğumuz ilerici hayallerin haberleri gelsin yakın zamanda.

 

Büşra Tosun Durmuş sevindi de yazdı

Fatih Camii foto galeri için tıklayınız

YORUM EKLE
YORUMLAR
eren
eren - 11 yıl Önce

çocukluğuma gittim birden...

davut doğrucu
davut doğrucu - 8 yıl Önce

Huzuru bozan en temel şey ışıktır. Bir ibadet yerinde ışıkların loş olması gerekir. Fatih camiinde çok ışık var. İbadet psikolojisi dikkate alınmamış. Dış dünyadan kopmalıyız. İç dünyamıza dönmemiz için loş olması lazım. Ayrıca ibadet yerlerinde huzur ve sükunetin sağlanması için çoluk çocuğun işi yok. oralar çocuk parkı değil. etraf ise tamamen betona gömülmüş başta tarihi çınar ağaçları olmak üzere büyük bir ağaç katliamı yapılmışken nasıl övebiliyorsunuz anlamak zor. esefle kınıyorum.