Etiyopyalıların Türk ve Müslüman algısında İmam Ahmet'in Etkisi

Etiyopya ile ilişkilerimiz 16. yüzyıla dayanmakta. Bu yüzyılda Portekiz destekli Hristiyan Etiyopya krallığı ile Osmanlı müttefiki olan Müslüman Adal hükümdarlığı arasında patlak veren savaşın günümüze değin süregelen ilişkilerimiz üzerinde etkisi büyük. Bunun sebebi İmam Ahmet’in faaliyetleri... Fatma Yıldız yazdı.

Etiyopyalıların Türk ve Müslüman algısında İmam Ahmet'in Etkisi

Etiyopya, nüfusun çoğunluğunu Hristiyanların oluşturduğu bir Afrika ülkesi. Başka bir ülkenin egemenliği altına girmemiş olsa da tarihi açıdan Osmanlı devleti ile sürekli temaslarda bulunmuş bir devlet olarak karşımıza çıkar Etiyopya. Osmanlı Türkleriyle mazideki ilişkileri hâlâ Etiyopyalıların, özellikle de Hristiyan Etiyopyalıların dimağında.

Etiyopya ile ilişkilerimiz 16. yüzyıla dayanmakta. Bu yüzyılda Portekiz destekli Hristiyan Etiyopya krallığı ile Osmanlı müttefiki olan Müslüman Adal hükümdarlığı arasında patlak veren savaşın günümüze değin süregelen ilişkilerimiz üzerinde etkisi büyük. Bunun sebebi İmam Ahmet’in faaliyetleri. Peki, İmam Ahmet kimdir? Türkiye-Etiyopya ilişkilerini ve Etiyopya toplumundaki Türk algısını nasıl etkiledi? İmam Ahmet dönemi sonrası gelen nesiller bu duruma nasıl tepki gösterdi?

Osmanlı’nın yardımı yetmedi

İmam Ahmet (Hristiyan Etiyopyalılarca Gragn (Solak) Ahmet olarak adlandırılır) 16. yüzyılda Harar merkezli Müslüman Adal hükümdarı olarak Etiyopya’da cihat ilan etmiş ve savaş başlatmıştı. Etiyopyalı Hristiyanlara göre İmam Ahmet bu savaşta Hristiyanları Müslümanlaştırmak için baskı uygulamış ve İslamiyet’i seçmeyenleri kılıçtan geçirmişti. Kiliseleri ve Hristiyan mallarını yağmalamıştı. Ordunun bu denli ganimet elde etmesi, onun dışarıdan ateşli silah ithal etmesine sebep olmuş ve destekçileri gün geçtikçe artmıştı. İmam Ahmet ayrıca Osmanlı’da uygulanan iskân politikasını kendi fethettiği topraklarda da uygulamaya çalışmış ve askerlerin eşlerini ve çocuklarını yanlarına almalarını ve fethettikleri yerlere yerleştirmelerini istemişti.

Etiyopya Hristiyan krallığı ise İmam Ahmet’in bu ilerleyişini durdurmak için Portekizlilerden yardım istemişti. Portekizli komutanlar bu yardım çağrısına kayıtsız kalmayarak Massava limanına gelmişti. Portekizlilerin ateşli silahlarla Etiyopya’ya ulaştığı dilden dile yayılınca İmam Ahmet ile birlikte savaşan kişiler saf değiştirerek Hristiyan Portekiz ittifakında yer almıştı. Portekizlilere karşı da mücadele eden İmam Ahmet, bu savaş esnasında yaralanmış fakat Yemen’de bulunan Osmanlı ordusundan yardım talep edebilmişti. Bunun üzerine Osmanlı devleti ağır toplar ve 900 civarı seçilmiş asker ile yardımda bulunmuştu. İmam Ahmet Osmanlı’nın desteği ile savaşa girmiş ancak bu savaşta yenilerek hayatını kaybetmesine rağmen Osmanlı Türklerinin ciddi manada desteğini görmüştü. Hatta Kanuni Sultan Süleyman’ın İmam Ahmet’e hitaben “Habeş Vilayetinin Hakimi” sözlerini sarf ettiği bilinir.

İmam Ahmet’in ölümü onun ordusunun dağılmasına sebep olmuştu. İslamiyet’i kabul eden Etiyopyalı halk ise eski dinlerine geri dönmüştü. Bu savaş Etiyopya’daki kültürel yapının, dillerin ve nüfusların birbirine karışmasına neden olmuştu. Örneğin, Etiyopya’nın bir problem olarak gördüğü Oromiya halkının dağlık bölgelerden iç kesimlere hareket etmesine yol açmış, bugün Etiyopya nüfusunun %30’unu oluşturmasını sağlamıştı.

Müslümanlara karşı önyargılı bakışın kaynağı

Bugünkü Etiyopyalı Müslümanların İmam Ahmet’e ve bu savaşlara bakış açısı ise Hristiyan ahalinin yaklaşımından biraz farklı ve gerçekçi. Etiyopyalı Müslümanlara göre bu savaşların sebebi şudur: Portekizlilerin kışkırtması ile Etiyopya krallığı Müslümanlara baskıyı arttırmış, bunun üzerine İmam Ahmet, Hristiyan krallığa cihat ilan etmiş. Bu cihat neticesinde Müslüman hükümdar Etiyopya topraklarının çoğunu ele geçirmiş ve sınırlarını genişletmiş.

Etiyopyalı Müslümanlar, ayrıca bu tarihi savaşların Hristiyan merkezli Etiyopya devletinde dini ağırlıklı ve Müslümanlara karşı önyargılı bir bakış açısı ile anlatıldığını düşünüyor. Halbuki bu savaşlarda sadece Hristiyan halkın değil Müslüman ahalinin de zarar gördüğü ve hayatlarını yitirdiği belirtiliyor. Bu yüzden, tarihi olayların tek bir bakış açısı ile yazılmaması gerektiği Müslüman Etiyopyalılar tarafından vurgulanıyor.

Kültürler benzerlik göstermesine rağmen…

Etiyopya’da yaşanmış bu hadiseler nesilden nesile aktarılmış ve hâlâ daha İmam Ahmet’in yapmış olduklarının çocuklara ve gençlere anlatıldığı söylenir. Bu doğrultuda, ne yazık ki, Etiyopyalı öğrencilerden ve aydın kesimden, Türkiye’de nüfusun kaçta kaçının Hristiyanlardan oluştuğu, Türklerin bu kesime nasıl davrandığı gibi sorulara maruz kalmak mümkün. Ayrıca İstanbul’u eski ismi ile ifade ettiklerini, 19. yüzyılda Etiyopya kralının Türklere ithafen söylediği “biliyorum Türkler çok kuvvetli ama onlardan korkmuyorum” sözünü duymak kaçınılmaz.

Sonuç olarak, Etiyopya toplumu tarihlerini çok iyi bilir ve kendilerine yapılanı asla unutmamakla birlikte, en ufak bir fikri çatışmada saf değiştirebilir. Bu yüzden, Etiyopya insanı, güçlü ve etkin liderlere sahip olan, kendine güvenen, tarihini ve kültürünü bilen toplumların veya ülkelerin yanında yer alır. Diğer yandan, Etiyopya kültürü ile Türk kültürünün birçok yönden benzerliklerinin olduğu bilinir; kahve kültürü, misafirperver yaklaşımlar, düğün hadiseleri vb. fakat kültürlerin bu denli benzeşmesinin yanında Türkleri sevmelerinin veya bir o kadar Türklere kuşku ile yaklaşmalarının sebeplerini geçmişte aramak gerekir.

Fatma Yıldız

YORUM EKLE

banner36