10 Mart 1876 tarihli Sabah Gazetesi’nin başyazısında müzeciliğimiz ve topraklarımızdan çalınan eski eserlerle alakalı şöyle bir yorum var:
“Avrupa’da müzehanelere pek çok ehemmiyet veriliyor; hem, düşünülürse verilmelidir. İnsan, tarihte görüp yahut işitip masal gibi zannettiği ezmine-i salife ve ahval-i maziyyenin asarını gözüyle görmeğe muhtaçtır.
![]() |
(+) |
Müzehane seyri insanın malumatını tevsi’ eder ve ibretini mucib olur. Bundan başka da ne hikmetledir bilemem; insanda eski eserler görmeğe tabii bir arzu vardır. Demek ki cemiyet-i beşeriyye aklen ve tab’an müzehaneye muhtaçtır.
Avrupa’da müzehaneler, şehirlerin en merkezi mahallerinde tesis olunarak, her gün sabahtan akşama kadar açıktırlar; herkes sualsiz, cevabsız girebilir; hatta taklit ve istinsaha dahi ruhsat vardır. Âlemde bulunan asar-ı atikanın yüzde sekseni Memalik-i Osmaniyye’de bulunmuştur desek mübalağa etmiş olmayız. Hal böyle iken, müzehanece Avrupa memalikinin kâffesinden geriyiz. Memalik-i Mahruse’de bulunan asar-ı atika Avrupa müzehanelerini zenginletmektedir. Vakıa geçen sene bir asar-ı atika nizamnamesi tanzim edildi idi; ancak taşralarda pek de icra olunuyor diyemeyiz.
Kıbrıs’tan gelen bazı zevatın rivayetine göre Lefkoşa’daki Amerikan Konsolosu, güya Kıbrıs’ın asar-ı atikasını iltizam etmiş gibi çıkarıp çıkarıp konsoloshaneyi bir müzehane hükmüne koduktan sonra bir taraftan da Amerika’ya gönderiyormuş.”
Hâlâ ülkemizden taş taş, çini çini hafızamız çalınıyor
Lefkoşa’da bulunan Amerika konsolosunun “Kıbrıs’ın asar-ı atikasını iltizam etmiş gibi” tarihî eserleri çıkarıp Amerika’ya götürdüğüne dikkat çekilen bu yazıda ayrıca çok önemli bir gerçeğe daha vurgu yapılıyor: “Bizim Ayasofya kurbünde bulunan müzehaneye duhulün yasak olması hikmetini anlayamıyoruz.”
Aradan bir asırdan fazla zaman geçmesine ve birçok olumlu gelişme yaşanmasına rağmen müzeciliğimiz hususunda hâlâ çok büyük eksiklikler olduğunu görmek pek de zor değil.
Neredeyse ilk insandan beri hayatın devam ettiği ve üzerinde sayısını hatırlayamayacağımız kadar medeniyet kurulan bu topraklarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 189, tüm kamu kurum, kuruluş, vakıf ve kişi müzeleri dâhil 161 özel müze var. Yani binlerce yıllık hafızamızı gösterebildiğimiz toplam müze sayısı yalnızca 350. ABD’deki müze sayısı 17.500 iken Almanya’da 6.500, İtalya’da 3.790 ve Avusturya’da 2.400 müze var. Listeyi uzatmıyorum. Çünkü bu listede bize yer yok.
Bununla birlikte yukarıda alıntı yaptığımız yazıda da şikâyet edildiği gibi hâlâ ülkemizden taş taş, çini çini hafızamız çalınıyor. Çalınan eserleri geri getirme yönünde son yıllarda gözle görülür bir gayret ve başarı da var. Fakat getirebildiklerimiz getiremediklerimizin zekatı kadar desek mübalağa etmiş olmayız.
Mustafa Yahya Coşkun yazdı