Mustafa Ulusoy'u Ay Terapisi kitabıyla tanıdım; biraz 'iyi ki' biraz da 'keşke' ile... Keşke'nin sebebi, "keşke daha önce tanısaydım" cümlesinin hüznünde gizli. İyi ki dedim; zira bir psikiyatr, muhayyilesinde kurguladığı öykülerle ancak böylesine zarifçe bizi bize anlatabilirdi.
Acz ve fakr'ı fark ettiriyor!
Ay Terapisi salt bir öykü olmaktan öte bir reçete gibi. Şifa niyetine yazılmış, bir de doktor imzası taşıyan, gönüllere inşirah tohumları ekecek bir reçete. Öyküler, bizi bize anlatan cinsten. Bizi bize anlatırken ne kadar yaralı olduğumuzu fısıldıyor doktor her öyküde; acziyet ve fakriyete dikkat çekiyor. Bu reçetede güzel şeyler yazıyor.
Her öyküden payımıza düşen hisseler olacak elbet!
Öyküler anlatılıyorken birdenbire anlatılan yaşamların içinde buluyoruz kendimizi. Seyirciyiz. Her öyküden payımıza düşen bir hisse var. Bir annenin evlâdını kaybedişini ve sonrasında yaşananları müşahede ediyoruz başlarken...
Doğarken ölüm hastalığına yakalanmıştır insan. Nefesi sınırlıdır fâniliği gereği. Ölüm hakikâttir. “Peki, bu hakikât ile yüzleşen insan, geride kalanlar için kayıp mıdır?”, “Kaybetmek ne demektir?”, “Ölüm nasıl bir hakikâttir?” sorularıyla yüzleşiyoruz ilk öyküde, öykünün kahramanıyla birlikte...
Olaylar Dr. Mavi'nin penceresinden anlatılmaya devam ediyor. Bir gün, bir hastasının ay ile ilgili paylaştığı anekdot hem Dr. Mavi için hem de onun vesilesiyle şifa bulacak hastaları için terapi yöntemi olacaktı ve Dr. Mavi terapinin adını koydu: Ay Terapisi.
Her şeyin bir kaderi var!
Ay Terapisi bu sır ile devam ediyor: "Her şeyin bir kaderi var." Hal böyleyken nisyandan kaynaklı isyanın kimseye getirisi yok; aksine, götürdüğü şey çok: Huzur, mutluluk, sekînet, tebessüm...
Birbirinden farklı öykülerin yer aldığı kitapta her okuyucunun aklında kalan bir öykü olur. Benim de en beğendiğim öykü "Ayın ve Kamer'in Kaderi" öyküsüydü: Göğüs kanserine yakalanan ve kanserden kurtulamayan Kamer'i okuyoruz; babasının gözyaşlarının içimize aktığını hissediyoruz bu öyküde. Yazar, her öykünün sonunda gönlümüze serinlik bahşediyor bildiğimiz ama unuttuğumuz gerçeklerle; altı çizilecek bir satır daha görülüyor öykünün sonunda: "Her şeyin bir kaderi var; gökteki ayın da, yerdeki Kamer'inde..."
Kitap, 15 öyküden oluşuyor. Yıldız'ın hasedine, Süreyya'nın kendisini girdaba sürükleyen sorularına, Merih'in tereddütlerine, Leyla'nın soru/n/larla cedelleşmesine, Erendiz'in gözyaşlarına iyi geliyor bu terapi, en azından daha anlamlı kılıyor dertleri. Kitap, hayatı anlamlı kılmaya vesile oluyor. Genel manada yeryüzündeki kaosu, göğün yüzüne esaslı bir bakışla tedavi etme fırsatı veriyor.
Ay, bu kitapla daha bir güzelleşti...
Göğün yüzüne nûr ile nakşolan güzelliğe artık daha farklı gözle baktığımı söylemeliyim. Ay, her gece yatmadan önce penceremden görebildiğim bir gök cismi olmaktan çok daha farklı bir anlama büründü bu kitapla. Ola ki şehrinizde bir gece vakti elektrikler kesilir, ya da ışıkların gündüz gibi aydınlattığı gecelere şâhit olmazsanız, bir de bulutlar ayın güzelliğine set çekmezse ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız...
Mustafa Ulusoy imzalı Ay Terapisi-Psikoterapi Öyküleri, edebiyat yatağı ile yolunu buluyor; bize de bu güzelliğin kenarına minder atıp güzelliği seyretmek düşüyor.
Gül Hanım Gürsoy yazdı