Tefekkür; önünde hiçbir engelin duramadığı, kimsenin prangalar vuramadığı eylem. Toprak yeniden boyandığında yeşile, çiçeğe durduğunda ağaçlar, insan derin bir nefes aldığı anda, bıraktığı anda tüm yükünü asırlık bir ağacın gövdesine... Tefekkür; insanı insan yapan her zaman ve her yerde…
Gözler şimdi göğe çevrilmiştir. Serçelerin bembeyaz bulutlarla raks ettiği tahmin edilmiştir. Serçelere imrenilmiştir ve bulutlara. Bir avuç toprak alınmıştır yerden. Önce elde işlenmiştir bir soluk vakti. Sonra kalpte hislenmiştir. El yordamıyla cepten bir kalem bir kâğıt bulunmuştur. Gönül yordamıyla her biri kılıçtan keskin cümleler kurulmuştur. Sonra dost olunmuştur kelimelerle. Kalemin her yeni hamlesinde yepyeni diyarlar fethedilmiştir. Ruhun en ücra köşeleri şuurdan meşalelerle aydınlatılmıştır.
Okunmaya başlanmıştır şimdi yeryüzü, her bir zerresiyle. Muhtemelen masmavi çiçeklerin toprağı işgal etmesiyle... Kuş cıvıltılarıyla ve rüzgârın okşamasıyla saçları, şefkatli bir anne gibi... Okunmaya ve okundukça gönül evimize hakikatin tohumları ekilmeye başlanmıştır. Sarp dağlar aşılmıştır, idrakimize sınırlar çizen gaflete inat. İnsan, kendini tanımak ve tanıtmak için çıktığı bu yolda kendini okudukça tanımıştır.
Düşünülmeye başlanmıştır sonra. Düşündükçe filizlenmiştir göğsümüzde hakikate dair ne varsa. Düşündükçe fark edilmiştir; ancak gülümseme yaraşır yüzlerine, bombaların enkaza dönüştürdüğü evlerde oyuncakları kimsesiz kalanların. Düşündükçe anlaşılmıştır, vatan toprakları rengârenk çiçeklerin ve rengârenk çocukların evidir; silah seslerinin değil. Ve hayat anlam kazanmıştır her geçen gün. Barış anlam kazanmıştır. Sükût anlam kazanmıştır. Dağarcığımızdaki her bir mefhum teker teker anlam kazanmıştır. Nihayet düşündükçe şükredilmiştir, kalem için ve kalemi kutsal kılan kelam için.
Ardından yüklenip omuzlara insanı insan yapan yük, yola çıkılmıştır. Artık aşılmayacak dağ yoktur önümüzde. Heybemizde barışın ak kanatlı güvercinleri; yakamızda kır çiçekleri, tüm dünyaya eşsiz rayihalar yayan. Ve elbet yüzümüzde hafif sitemle karışık bir tebessüm belirmiştir. Gözlerimizin önüne çekilmiş olsa bile tefekkürün önüne asla çekilemeyen perdeye karşı...
Bu ülke topraklarına atılacak daha nice tohumlar varken, ne mutlu bize ki şuurun gözlerini kapamaya yetememişti hiçbir karanlık.
Esma Ateş
Gerçekten birinciliği hak eden bir yazı olmuş. Aklına ve kalemine sağlık.