Kitap almak, her aklı başında insan için, güzel görülecek bir haslettir. Ama bir de, kitap toplayıp, biriktirip, okumayanlar var. Onları ne yapacağız?
Ben de bu dertten muzdarip biri olarak, bu konuya bir açıklık getirelim…
Okunmayı bekleyen kitaplar
Kitaplığa sığmayıp artık yerlere koyduğum kitapların önüne geçiyor ve bakıyorum. Belki yarım saatim, bakmak ve incelemekle geçiyor. Ama başlamak için niyet ettiğim ve baştan sona okuduğum kitap sayısı, kitaplığın ancak üçte birini teşkil ediyordur toplasak.
Bu durum, okuyucular için bir hastalık boyutunda. Birçok kişide olduğunu müşahede ettim. Günlük hayatın karmaşası, hızı, kitap sayfalarında dalıp gitmeye hor bakan zaman anlayışı içerisinde, kısa vakitler devşiriyoruz, onlar da böylece ifsad olup gidiyor…
İyi okur da etkileniyor
Ve daha ötesi de, kitap okumak için bol zamanı olanların da derdi olduğuna inanıyorum bu hastalık durumunun. İyi bir okuyucu olsak bile, emek verip okumak istesek bile, kısa yola başvurmak istiyoruz. Nefsimiz bizi oraya çekiyor. Yani büyük bir sayfa yekunu tutan romanı, araştırma kitabını okumak, bizim için artık çok zor.
“Piyasanın dili”, “bestseller” kültürü, gerçek ve kaymak okuyucuyu da etkilemeye başladı. Ne diyor o türden kitap tanıtımlarında? “Bu kitabı oku, hayatın değişecek!” Yani, “Ferrarisini Satan Bilge”, “The Secret” türü kitaplar bahsettiklerim. Reklam lazım değil ama, kitabın da bir izzeti var.
İşte o izzeti, gerçek okuyucu, kaymak okuyucu belirliyor ve belirleyecek. Kötü bir kitaba başlamak, kararsız kalıp okuyamamaktan bin kat daha iyidir…
Kitaba bir yerden başlamalı
Bütün memleketlerin ve bu memleketin, sosyal hayat dinamiklerini besleyen, doyuran, canlı tutan, bunun kavgasını veren, kültür hayatıdır. Kitap, bu hayatın ruhu. Dolayısıyla, bu ruhun nimetlerinden faydalanmak, canımıza bu ruhla can katmamız gerekiyor. Ama bu hakikat, inkar etmiyorum bizim kitaplar karşısına geçince aval aval bakmamızla bize sirayet etmez. Belki hikmetle, basiret ve muhabbet ile ve mukayeseci bir bakış ile bakmakla bu tüm söylediğim tehlikeler, sıkıcılıklardan kurtulabilir kimi özel bakış sahipleri..
Büyük sözler etmeye, lafı gevelemeye gerek yok. En çok ihtiyacın olanı, o anda hakikat namına kendine en yakın hissettiğin kitabı alıp okuyacaksın. Bunun çözümü budur. Her şeyin öyle değil mi? Niyet edecek ve yapacaksın. Kendimize kattıklarımız, duyularımızla, fiillerimizle yaptıklarımızdan ibarettir. İstediğin kadar düşün; netice, düşündüğünü hayatına aktarabilmekte. Marifet de bu zaten.
Taha Süren okumaya niyet etti
Yukarıdaki dert önemli tamam , ama bir de benim gibi olanlar var: Okumayı istediğim ve almayı düşündüğüm kitapların listesi her geçen gün kabarıyor. Her gün kitap okuduğum için, yani elimden kitap düşmediği için bana kitap dayanmıyor. Gücümün yettiğince üç beş kitap alıp hemen okuyorum. Bu arada listem biriktikçe birikiyor ve ben çok kitap alamıyorum. Kitaplar bana pahalı geliyor. Bu sorun daha büyük bir sorun sayılmaz mı?