Sayfa 26
…. kabulünde hâkimleri baskı altında tutmak ve hâkim teminatını zedelemek gibi bir maksat hâkim olmamıştır. Maliye Vekili olarak çalışan emekli yardımcım mali durumunun sarsılmasını önlemek, tecrübe kazanmış ve bilgili memurların devlet hizmetine daha fazla bulunmasını temin etmek bakımından emeklilik müddetinin azaltılmasına daima aleyhtar oldum. Nitekim bilahare teşebbüs ve tekliflerim hükümetçede kabul olunduğu içindir ki emeklilik müddeti tekrar bir kanunla 30 yıla çıkarılmıştır.
39. maddenin adliye vekaletindeki tatbikatının ne şekilde tecelli ettiği keyfiyeti ancak alâkalı vekaleti ilgilendirir.
4- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun anayasaya aykırılığı, iddia olunmamış ancak tatbikattaki aksaklıklar mucibi muaheze bulunmuştur. Ben maliye vekili olarak Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun tatbikiyle mükellef değilim. Kanunun eşit tatbik olunmaması hususunda da bir hükümet kararı yoktur. Teknik bir vekalete mensup olarak kanunun tatbikatındaki…
Sayfa 27
… aksaklıklardan bana sirayeti üzerinde durmayı zahit addederim.
5- Seçim konusunda yapılan tadilata gelince, bu tadilat muhalefet partisini hedef almış değildir. Bu tadilat seçimin ahlaki cephesini hazırlamaya mâtuf olan bir kanundur. Hadiselerin icadı ve telkini ile ele alınmış bir kanundur. Kanundaki hükümler, bütün partilerce şamildir. Bir mahsur varsa iktidar partisi için de muhalefet partisi için de mevcuttur. Bir faide mevcut ise hem iktidar hem de muhalefet için mevcuttur. Kanun vatandaşın müstakil olarak namzettiğini ettiğini koymayı, menetmiş de değildir.
6- Tahkikat komisyonu kurulması kararı ile bu komisyona salâhiyet verilmesi hakkındaki kanunun kabulünde reylerim yoktur. Komisyon kurulması ve kanun teklifi hükümetten gelmediği gibi daha önce hükümette de müzakere edilmemiş ve hükümet nokta-ı nazarı tespit edilmemiştir. Tahkikat komisyonu ve salahiyet kanunu anayasayı ihlal ettiği iddia olarak ölüm cezaları edilmesine rağmen tahkikat komisyonunun ve….
Sayfa 28
Salâhiyet konumunun durumu bugün daha iyi profesörler arasında bir akademide münakaşa mevzuudur ve ilim adamları bir nokta üzerinde birleşebilmiş değillerdir. Komisyon ve kamu haklarında hakkımda müdafiler geniş ve etraflı müdafaalarda bulundular. Ben burada sadece bir iki noktaya temas edeceğim.
Sayın iddaa makamı salâhiyet konumum anayasayı tebdil tagyir ve ilga edeceğimi Doçent Muammer Aksoy, Ulus gazetesinde Profesör Hüseyin Naili Kübalı, Demokrat İzmir gazetelerinde yazdılar diyor ve Muammer Aksoy’dan pafta pafta yazılar okuyor. Babası da CHP mebusu olan, seçimlerde CHP'nin Antalya mebus namzedi olarak seçimleri kaybeden CHP'nin en yüksek parti kademesi parti meclisi'nde üye bulunan Doçent Muammer Aksoy'un ilim adamı sıfatının yanında militan bir partici olduğunun da nazara alınacağına eminim. İddia makamının kaydettiği ikinci zat, huzurumuzda bir gün sabahtan akşama kadar 8 saat konuşan DP İLETİ….
Sayfa 29
… darından çok çile çekmiş olduğumu ifade ederek söze başlayan şahit sıfatı altında bilirkişiden de ileri adeta savcı rolünde bulunan Profesör H. N. Kübalı ise şahitlikle kabili telif olmayan nokta-i nazarlar ileri sürdü.
Hukuku da, usül kanunlarını da rencide eden bu iki hukuk âliminin tutumu ve davranışları hakkındaki hükmü amme vicdanı ve tarih verecektir.
Sayın başsavcı T.B.M. meclisinde içtüzük hükümlerine göre 7468 sayılı Salahiyet Kanunu'nun kabul edilmemesi lazım gelirken kabul edilmiş olduğunu bir itham olarak ileri sürmektedir. Salahiyet Kanunu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul olmuş şekli bugün Yassıada’da bir mevzu ve mesele olmaktadır. Kanunun reye konulması ve kabulü anında salonda bulunmadığım hâlde bugün yüksek huzurunuzda ve bir ceza atmosferi içinde rey sayısının yeniden gözden geçirilmesi neticesinde kanunun müzakere ve kabul şeklinin içtüzük hükümlerine aykırı olduğu ileri sürülmek suretiyle olarak itham edilmem, her şeyden önce…
Sayfa 30
… hukuki bir yol değildir. Ben, Büyük Millet Meclisi Reisi ya da Reis Vekili değilim. Hükümet âzasıyım. Kaldı ki kabül anında salonda da bulunmamakta idim.
Sayın iddia makamı tahkikat emriyle Salahiyet Kanunu’na müsbet oy vermiş olduğumu tespit edilememiş olduğunu fakat tatbikine bakanlar kurulu memur edilen bir kanunun vekiller heyeti tarafından tatbik edildiğini, tahkikat encümeninin tedbir ve kararlarının bu encümen tarafından tatbik edilmiş olmasına cevaz verilmiş olduğunu ileri sürmektedir.
Vekiller heyeti, kanunun yürütülmesine memurdur. Tahkikat komisyonunu kanun hükümlerine göre vazife gördüğü sırada, icrasına lüzum hissettiği hususları elbette hükümetin alakalı birimlerine aksettirecek, talep olunan husus kanun hükümleri dairesinde ise alakalı vekaletlere icra edilecektir. Tahkikat komisyonu kanunun hükümet bakımından yürütülmesi ile ilgili vekaletler de adliye ve dahiliye vekaletlerdir. Bu iki vekaletin icra sahasına düşen bir işi de bütün vekaletler birarada yürütmezler. Sayın Başsavcı’nın iddiaları bu bakımdan vârid değildir.
Sayfa 31
Murakabe mevzu ama temas edeceğim 30.11.1955 ile 30.11.1956 devresi müstesna 9 yıl vekillik yaptığım için ben, murakabe eden değil, murakabe edilen mevkiinde bulundum. Bununla beraber murakabeden hâli kalmış değilim. Bu murakabeyi icrasına memur olduğum kanunları, Vasi-i Kanunun ruh ve maksadına uygun olarak dikkat ve basiretle tatbik etmek suretiyle yerine getirmiş bulunuyorum. Bu tatbikat ve icraatta anayasa nizamına ve kanunların hükümlerine aykırı bir tek cephe yoktur. Ve olmadığı iddaa edilmemesi ile de sabittir. Murakabe edilenlerin vekaletimi taalluk eden mevzularda vermiş oldukları sözlü ve yazılı sorular daima müddeti içinde cevaplandırılmıştır. Bu sahada murakabe vazifelerimin güçleştirdiği yolunda iktidar veya muhalefet mebuslarından bir tek tenkide, tarize ve serzenişe maruz kalmadığını açıkça beyan edebilirim.
Sayfa 32
Muhterem Başkan,
Muhterem Hâkimler;
Sayın Başsavcı benim 9 yıl maliye vekillliği yaptığımı hatrına bile getirmeden birtakım küçük menfaat meseleleri ileri sürerek diktaya gidişi tasvip etmiş olduğumu iddiaya teşebbüs ediyor. Mülkiye'de maliye hocamız rahmetli İbrahim Fazıl Pelin, “Maliye vekaleti, devlet gemisinin makine dairesidir” derdi. İşte ben, devlet gemisinin bu makine dairesini 9 yıl idare ettim. Birçok vazifeleri arasında 1. derecede milletin hayati ihtiyaçlarına, devlet masraflarına gelir temin etmek, taksirat yetiştirmekle vazifeli devlet teşkilatındaki bütün dairelerin kendisinden mutlaka talepte bulunduğu ve bu yüzden faaliyeti hiçbir mücadele halinde saat ve zaman ölçüsü ile kayıtlı olmadan devam eden bir vekaletin başında bulundum.
Söylemek mecburiyetindeyim ki bu 9 yıllık vekilliğim esnasında hükümetimizin iktisadi muvaffakiyeti, iktisaden geri kalmış olan memleketimizin kalkınması, milletimizin bu sahalarda müstesna hizmetler ifası için geceli gündüzlü çalıştım.
Sayfa 33
Yine söylemek mecburiyetindeyim ki 1946’dan 27.05.1960 tarihine kadar mebus ve vekil olarak bulunduğum müddet zarfında memleketimizde serbest gazete ve mecmualarda, yabancı memleketlerdeki gazete ve mecmualarda lehimde sayısız yazı intişar etti. Bugün içinde bulunduğum şartlar dolayısıyla bunları bir dosya halinde toplayıp takdim etme imkanına malik değilim.
Dokuz yıl müddetle devlet bütçelerini hazırladım, bu bütçeleri tatbik ve icra ettim; bu 9 yıl içinde 30 milyar liralık devlet gelirleri ve 30 milyar liralık devlet masrafları, 15 milyar liralık döviz tahsis ve tevdiyeleri, milyarlar ve milyarlar liralık hazine muameleleri, 10 milyonlarca liralık mukavele tetkik ve tasdikleri, yüzlerce milyon liralık devlet envali ve yüzlerce milyon liralık hazine ihtilafları elimden geçti. 10 yıl içinde Türkiye’de yapılan 93 milyar liralık yatırımlara para ve döviz temin ederek alın teri ve göz nuru döktüm. 93 milyar liralık yatırıma para, döviz ve imkân temin etmek diye kolayca….
Sayfa 34
…. ifade ediveren bir mevzunun ne demek olduğunu takdirlerinize bırakıyorum.
Türkiye'nin dış borçları çeşitli beynelmilel teşekküllerden, Türkiye'nin aldığı dış yardımlar, Amerika'dan temin bulunan çeşitli nakdi ve ayni yardımlar üzerinde pek çok müzakerelerde bulundum.
4 Ağustos 1958'de tarihimizin en büyük para ameliyesini maliye vekili olarak yaptım ve idare ettim. Milyarların bir anda oynadığı para ayarlaması gibi bir mevzuyu en ufak bir dedikodu olmadan şerefle neticelendirdim.
- 9 yıllık müddetle içinde bulunduğum ve bir dağ gibi olan bu muazzam para işlerinin yanında, şimdi bakınız Sayın Başsavcı iddianamesinde benim için ne diyor: (Yassıada'da bugüne kadar görülen birçok davalar sırasında Hasan Polatkan’ın diktanın tahakkukunu ne sebeple arzu ettiği tezahür etmiştir)
Yassıada’da bugüne kadar görülen davalar arasında benim dahil bulunduklarım; Vimileks, Barbara, İpaş, İstanbul ve Ankara olayları davalarıdır.
Yüksek Divan’da uzun celseler tetkik ve rüiyet olunan bu davalardan hiç biri…
Sayfa 35
… nesinin diktaya gitmeme ve diktayı desteklememe sebep ve amir olamayacağı aşikardır.
Sayın iddia makamı bir türlü mesnet bulamadığı dikta iddiası için bu davalardan medet ummaktadır. 20 yıldan fazla olan bir tanışıklığın verdiği laubalilik havası içinde yazılan ve bir kısmını görüp okuduğumu dahi hatırlayamadığım birtakım yazılara dayanan Vimileks davasında, dava dosyasını göremeden avukatları ile görüşme imkanı bulamadan, bu hususta dilekçe de vermiş olmama rağmen bir netice alamadan davanın başlayıp bitmiş olması bir tarafa, Ragıp Sipahi'nin ifadelerinin soruşturma sırasında o günlerin atmosferi içinde ne gibi vaziyetlerle alındığını, Necati Dölay’ın tabutluklara kapatıldığını, duruşmalar sırasındaki açıklamalarda açıklanınca öğrendik.
Ragıp Sipahi ifadelerinde; soruşturmada bana verildiği ileri sürülen standart şirketi hisse senetlerimi İş Bankası'nda kiraladığı kasaya koyduğumu, bilahare şirketin yıllık umumi heyet toplantıları yapılacağı zaman ticaret vekaleti murakıbının hisse senetlerini görmeyi arzu edeceği…
Sayfa 36
…. düşünülerek İş Bankası’ndaki kiralık kasadan alınarak şirket kasasına konduğu söyleniyor. İddianamede 110 bin liralık diye bahsi geçen şirket sermayesinin dörtte birinin ödenmiş olmasından dolayı hakikati hâlde itibar-ı kıymeti 27.500 liradan ibaret bulunan bu hisse senetleri aramalarda bende değil, diğer hisse senetleriyle birlikte şirketin kendi kasalarında zuhur etmiştir.
Dava karara bağlandıktan 5-6 ay sonra avukatlarım şu delili tespit etmişlerdir:
İş Bankası’nda Ragıp Sipahi’ye ait kiralık kasa, kiralandığı 1958’yılından ihtilali müteakip açılıncaya kadar bir tek defa olsun açılıp kapanmamıştır. Bu nokta, İş Bankası defterleri üzerinde mahkemece yapılan tespit-i delail ile sabit olunmuştur.
Davadan sonra tespit olunabilen iade-i mahkeme delili olabilecek olan bu hususları heyet-i celileniz elbette ki kararın tefhiminden önce nazara alacaklardır. Vimileks davasında ben suçlu değilim. Bunu vicdanımın derinliklerinden gelen bir sesle daima haykıracağım.
Sayfa 37
Allah’ın önünde şaşmaz ve yorulmaz bir hâkim olan vicdanımın önünde, dün de bugün de tertemiz durmaktayım.
Bir maliye vekilinin ne demek olduğunu, hangi imkanlara malik olduğunu, nasıl bir kudret temsil ettiğini bilmeyen kimseler ancak bir davada menfaat isnadında bulunabilirler. Ben böyle bir dava mevzuundan dolayı mı yoksa 1950’den önce de maliye vekillerinin her zaman ve her devirde hâiz oldukları takdir hakkı kullanılmak suretiyle tahsis olunduğu hâlde maalesef bilirkişinin tamamen hatalı ve maksatlı bir görüş izahına dayandırılarak görevimi kötüye kullanmakla itham edildiğim mevzuu, 4500 liralık dövizden yani 500 dolardan ibaret olan Barbara davasından dolayı mı yoksa bir suçum olmadığı Yüksek Adalet Divanı’nca da tespit olunan dava sonunda hakkımdaki tevkif tezkeresi geri alınmış olan İPAR davasından dolayı mı diktaya gidişi ve diktanın tahakkukunu arzu etmiş olacağım.
Refik Koraltan’ın “Barabara” isimli mürebbiyeyi, Almanya’dan getirmesi veya…
Sayfa 38
…. getirmemesi ile ne alakam olabilir ki bundan dolayı diktaya gidişi arzu edeyim.
Dokuz yıl maliye vekilliği yapan insan; ben, hakiki değeri 27.500 liradan ibaret bir Vimileks mevzuu ve 500 dolardan ibadet Barbara davalarından dolayı mı diktanın tahakkukunu arzu etmiş olacağım? Yoksa ancak vukuundan sonra dava mevzuu olan hadiseler olup bittikten sonra öğrenebildiğimiz İstanbul ve Ankara olaylarından dolayı mı diktanın tahakkukunu istemiş olacağım?
Diktanın tahakkuku gibi korkunç bir mevzuda gösterilen şu mesnetlere hukuki bir iddia diyebilmek mümkün değildir.
Muhterem Başkan,
2- Sayın Başsavcı iddianamesinde benim için Ethem Menderes'in 21.08.1959 tarihli hatıra defterinde kendisinin her fırsattan istifade suistimallere giriştiğimi ifade ediyor ve diktayı bu sebeple arzu ettiğimi bildiriyor. Ethem Menderes'in hatıra defterindeki bu esassız, bu çirkin iftirayı, buna istinaden yapılan isnadı şiddetle reddederim.
Sayfa 39
Önce Ethem Menderes'in hatıra defterinin 21.08.1959 tarihli sayfasındaki yazıyı aynen okuyorum:
(Tukyu, Fuat Bayramoğlu (Bağdat sefiri) Irak’a birlikte gitmişler. Kasım Ethem Menderes'e çok kıymet veriyor demiş. “Hükümete mi?” sualine “Hayır, çalışmaya” demiş. “O da bundan istifade etmeli” diyormuş. Tayyar Emre, bütçe mali kontrol müşaviri “Polatkan her fırsattan istifade ile istismar ediyor Zorlu ile müşterekler” demiş. Kayseri’de Nato Hava Meydanı ihalesini tekmili ile…
1940, 1941 İngiltere'nin 30 milyonluk kredisini Sefir Aras ile Ateşe Ender Hun mukaveleye verilen malzemeye itiraz haklarımızı koydurmamak suretiyle istismar etmişler. Tukyu o zaman Mali Ateşe imiş.)
3 paragraftan ibaret olan bu yazı, deftere aynî ile kalemle fasılasız olarak bir defada yazılmıştır. Açıkça görülüyor ki yukarıdaki sözleri Ethem Menderes’e söyleyen Tukyu’dur. Selahaddin Tukyu eskiden sağlık vekaletinde hususi kalem müdürü iken…
Sayfa 40
…. oradan uzaklaştırılmış, serbest çalışmaya dairelerde iş takipçiliğine başlamış, emniyet ile de alakalı bir takım karışık işlerde çalıştığı bazen bir yarı-ajan vaziyetinde olduğu duyulmuş, maliye vekaleti servislerinde iş takip etmesi tarafımdan menedilmiş tarafından bir insandı. Söylemek mecburiyetindeyim ki sağlam bir insan değildi.
İşte defterime yazdıklarımın manasını dahi anlayamayacak olan Ethem Menderes'e hatıra defterimdeki sözleri nakleden adam Selahaddin Tukyu böyle bir insandır. Duruşmalar sırasında Muhterem Başkan tarafından bizzat okunan hatıra defterindeki bu yazının birinci ve üçüncü paragrafları okunmayarak, yalnız ikinci paragrafları okunduğu için bu sözlerin Selahaddin Tutku tarafından nakledildiğine muttali olamamıştım. Bunu bir hafta önce hatıra defterlerimi tetkik ettiğim zaman anlayabildim. Defterdeki bu yazıya göre Tayyar Emre, Selahaddin Tukyu'ya (Polatkan bir fırsattan istifade ile istismar ediyor, Zorlu ile müşterekler denmiş) Bu sözü Kayseri…..
Devam edecek…
Yayına Hazırlayan: Hacer Yeğin