Aklın yolu kaçtır?

İsmet Özel, “Zor Zamanda Konuşmak” kitabında “Aklın yolu birdir diyen insanlar mümkün olan iki ihtimalden, iç içe bulunan iki gerçekten ancak birini hesaba katanlardır.” diyor. İstifadenize sunuyoruz.

Aklın yolu kaçtır?

“Aklın yolu birdir” demiş Semerkand Hanı, Nasreddin Hoca’ya. Nasreddin Hoca bu söz üzerine “İşte akıllı insan denilen kimselerin düştükleri en büyük hata bu: onlar her şeyi ve bütün olayları tek taraftan görürler ve bunu erdem sanırlar. Akıllı diye bildiğimiz kişiler olayları ve nesneleri kendi zaviyelerinden gören kimseleri de kendilerinden sayarlar. Kendi akıllarını çok beğendikleri için meseleyi kendileri gibi görenlere akıllı derler. Gerçekte akıllı insan aklın yolunun bir değil, birden fazla olduğunu kavrayabilen insandır. Bir olayın hesaba katılacak en az iki cephesi vardır. Aklın yolu birdir diye insanlar mümkün olan iki ihtimalden ancak birini hesaba katanlardır. Oysa meseleye hangi taraftan yanaşırsanız o tarafından görürsünüz. Meselelerin ise tek tarafı yoktur.”
 

Bu sözler, Han’ı düşündürmüş. Fakihlere, ilahiyatçılara, bilgin ve filozoflara aktarmış Nasreddin Hoca’nın söylediklerini. Ama onlar bu sözlerin saçmalıktan başka bir şey olmadığını öne sürmüşler.
 

Ertesi gün Hoca Nasreddin şehrin merkezine eşeği üzerinde gelmiş, fakat Hoca’nın sırtı eşeğin başının bulunduğu tarafa dönük imiş ve Hoca’nın yüzünün dönük olduğu tarafta ise eşeğin kuyruğu bulunmakta imiş. Bu durumda sarayın önüne, Han’ın danışmanlarıyla birlikte oturduğu yere gelmiş. Semerkant Han’ına seslenmiş: “Sorun bakalım çevrenizdeki akıllı insanlara, burada neyi görüyorlar?” Hakan danışmanlarına soruyu yöneltmiş ve aldığı cevap hep aynı imiş: “Bir adam eşeğine ters binmiş.”
 

“İşte,” diye karşılık vermiş Nasreddin Hoca, “Size dün anlatmaya çalıştığım buydu. Aklın yolu birdir diyen bu adamlar hep aynı şeyi söylüyorlar. Hepsi, adam eşeğe ters binmiş dedi, hiçbiri kalkıp demedi ki: eşek adamın altında ters durmaktadır. Akıl bize unsurlar arasındaki ilişkiyi gösterir. Bu ilişkinin doğru veya yanlış olduğu ise ‘ahlâk’ yargılarının alanındadır. Eşek ve adam arasındaki ilişkinin ters olduğu ifade edilmek isteniyorsa bu, hem adam hem de eşek açısından öyledir. Adam eşeğe ters binmiş demek, eşeğin doğru yönde olduğunu, adamınsa yanlış oturduğunu ifade etmek anlamına gelir. Oysa belki ben doğru oturuyorum da eşek altımda ters duruyor!”
 

Aklın, insan hayatındaki yeri olaylar ve nesneler arasındaki ilişkiyi kavrama alanıyla sınırlıdır. Bu ilişki kavrandıktan sonra doğru ve yanlışı seçmek her dayanak noktasına göre değişecektir. Aldığımız dayanak noktası hangisi ise bize göre doğru öylece temayüz edecektir. Bu yüzden aynı olay birine doğru gelirken diğerine yanlış görünebilir. Aklın yolu birdir diyerek bütün insanları kendi görüşümüze sığdırmaya çalışmak aklı ortadan kaldırma çabasından başka bir şey olmaz.
 

Eğer bizim güzel bulduğumuz şeyi bütün insanlar güzel bulacak olsalardı, güzellik denilen şey ortadan kalkacaktı. Eğer bir şeyin iyi olduğunda herkes birleşirse ona artık iyi dememiz mümkün olamaz. Çünkü iyi ve kötü, güzel ve çirkin ayrımı yapabilmemiz için hem iyinin hem de kötünün, hem güzelin hem de çirkinin yaşaması gerekir. Bunlardan birini ortadan kaldırırsak zıddını da ortadan kaldırmış oluruz. Aydınlık ancak karanlık olunca anlaşılır, uzun ancak kısaya göre uzundur. Eğer dünyadan küfür kalkacak olsaydı imanı nasıl tanıyacaktık? Yeryüzünde ahlâklı insanların bulunduğunu namussuzların mevcudiyeti yüzünden anlayabiliyoruz.
 

Akıl bize zıtlıkların mevcudiyetini, kâinatta olan bitenin çeşitliliğini gösteriyor. Aklın yolunun bir olduğu iddiası ancak olaylar ve nesneler arasında ilişkilerin bulunduğunu teyit etme noktasında geçerlidir. Ama ilişkilerin mahiyeti söz konusu olduğunda artık akıl hüküm yürütmez. Bundan böyle hükümran olacak şey müşahhas durumlardır. Yani insan eğitimi, duyguları, ahlâkî değer yargıları, hedefleri açısından kendi için doğru olanı seçer. Bu noktada aklın yolu birden fazladır.
 

Kötü olandan bahis açtığımız zaman iyi olana atıf yapmış olursunuz. Önceyi bilen sonrayı da bilmiş olur. Bir şeyi yapmak, başka bir şeyi yıkmak demektir. Bir şeyi yıkmaya başladınız mı başka bir şeyi de yapmaya başlamış olursunuz. Ölümü bilen hayatı da bilmiş olur. Hayatı bilmeyenlerin ölümden de bir şey anlamadıklarını söyleyebiliriz. Aklın yolu birdir diyen insanlar mümkün olan iki ihtimalden, iç içe bulunan iki gerçekten ancak birini hesaba katanlardır.

İsmet Özel

Zor Zamanda Konuşmak

 

YORUM EKLE