Kendisi ile yaptığımız bir söyleşide Yavuz Bülent Bakiler bir hatırasını anlattı. Biz de bu hatıra ile Ertuğrul Günay'ın Akif'in kabrini bilmeme konusunda bir ilk olmadığını fark ettik. Yakında sitemizde yayınlanacak söyleşideki hatıra şöyle:
1980 yılında Kültür Bakanlığı’ndaydım. 1986 yılında Akif’in ölümünün 50. yılı münasebetiyle bir program yapılacaktı. O münasebetle biz bir program hazırladık. Bunu Bakan’a sunduk. Bakan da bir açılış konuşmasıyla bunu basına duyurdu. Bizim Bakanlarımızın zamanları çok dardır. İşleri de çok olduğu için her metni okuyamazlar. Başına bakarlar, altını kendileri doldurmak isterler. Bakan’a verdiğimiz metnin birinci maddesinde Mehmed Akif’in mezarı meselesi var. Bakan başına baktı. Altını hiç okumadan “Türk basınının değerli mensupları! Bildiğiniz gibi Mehmed Akif yurtdışında yaşadı ve öldü. Onun mezarının yurtdışında olmasına artık gönlümüz râzı değil. Vefatının 50. yılında Akif’in mezarını Türkiye’ye getireceğiz.” Bu, Kültür Bakanı. Ben Bakan’ın sağ tarafında oturuyorum. Yanımda Müjgan Cumbur var. Sol tarafımda da başka bir Müsteşar Yardımcımız oturuyor. Müjgan Hanım kulağıma eğilip “Facia! Facia!” dedi. Ben de çok şaşırdım. Sonra öteki arkadaşımız dedi ki: “Akif Edirnekapı Şehitliği’nde yatıyor. Türkiye’de vefat etti, mezarı burada. Ancak ölümünün üzerinden 50 yıl geçtiği için mezarının üzerinde dökülmeler oldu. Yeni baştan onaracağız.” Bakan bu defa “Sayın Basın Mensupları! Bir sürç-i lisan oldu. Bildiğiniz gibi Akif’in mezarı Türkiye’de, onun mezarını yaptıracağız. İkinci maddede Akif’in kitabının basılması var. Adam muhtemelen Safahat kelimesini ilk defa orda duydu. Safahat için hep Sefahat ifadesini kullandı.”
Hatıra bu kadar. Akif'in vefatı 1936. 50 yılı 1986 oluyor. Bakıyoruz, acaba bu bakan kimmiş diye. Ertuğrul Günay değil. Tamam, o da Akif'in kabrinin Edirnekapı şehitliğinde olduğunu bilmiyor, Ankara'da Taceddin Dergahında olduğunu sanıyor. Baktık ki 17 Ekim 1986'ya kadar Mükerrem Taşçıoğlu, 17 Ekimden sonra da Mesut Yılmaz bakanlık yapmış. Yılmaz'ın bakanlığı bir yıl sürmüş.
Akif'in vefatı 27 Aralık olduğuna göre bu yanlışı yapan büyük bir ihtimalle Mesut Yılmaz diye düşünürken programın daha erken yapıldığını öğrendik. Yani Galatasaraylı Mükerrem Taşçıoğlu yapmış bu gafı mı diyelim, gafleti mi diyelim.
Demek ki olayı çok büyütmeye gerek yok. Bu memleketin Kültür Bakanlarının Milli Şairin kabrinin nerede olduğunu bilmemeleri, yerini karıştırıp kabrini Türkiye'ye getirmeye kalkışmaları normal olsa gerek. Hatta belki de bakan olmanın şartı budur. Akif'i pek bilmemek...
Asım Gültekin haber verdi
yavuz bülent bakiler çeçen katili kadirov'a verdiği desteği de anlatsın sizlere..