Tüm Mazlumlar Adına Kâbe’ye Yürüyoruz

Ekonomik krizlerin, domuz gribinin, işgallerin, siyasi-diplomatik gerginliklerin kuşattığı insanlık belki de ilk kez Kâbe’yi ziyaret etmemek için bu kadar bahaneye sahip olmuştu.

Birçok ülkelerin Müslümanlarına engeller kotalar konuldu. Mısır’dan İran’dan nerdeyse hiç  ziyaretçi yoktu. 

On Bir ayın sultanı Ramazan da geldi. Ufak bir niyetimiz vardı birden alevlendi. Kader’de yazılmış demek ki, belki de Berat kandilinde edilen dualar hürmetineydi. Düştük yollara.

Sadece kendimizi götürmüyorduk ardımız sıra binlerce selam, binlerce özlem ve binlerce dua vardı. Müslüman coğrafyası mazlumların coğrafyası olageldiğinden midir nedir içimizde biriktirdiğimiz özleme bir de yardım taleplerini ekliyoruz. Herkesin bizleri bir yerlere şikâyet ettiği şu zamanda, biz şikâyet etmek için değil Rabbimize dua etmek için gidiyoruz… 

Tam Yirmi Genç, havaalanında Cidde’ye gidecek uçağı beklerken ihramlıydık. Bizleri gören aynı  yolun yolcusu Cezayirli yaşlı amcalar yaşlı teyzeler Atatürk Havaalanı koridorlarını “Maşallah” nidalarıyla bürüdüler. İlk orucumuzu açarken bir şeyleri bambaşka ülkeden ve daha önce hiç görmediğimiz insanlarla paylaşmak ne güzeldi… 

Bizi En Son Araplar Sattı!

Mekke’ye Medine’ye gitmekten bahsedince insan, konu Arap milletine dokunmadan edemiyor. Hemen “bizi onlar satmıştı” cümlesi kuruluyor. Biz de içimizde geliştirdiğimiz savunma mekanizmasıyla “Bizi en son Araplar sattı” diyebiliyoruz.

Bizi ilk satan Karamanoğulları, ya da Timur Lenk ve ordusuydu. Ama tarih kitaplarında Osmanlı’nın yükselme devirlerinde anlatıldığı için bu olaylar “satma” kelimesine yer verilmez. Hâlbuki Türk’ün en büyük düşmanının yine bir Türk olduğu tarih sayfalarında tekrar tekrar işlense de görmezden gelinir. Ülkemizin son dönem iç ve dış politikaları gözden geçirildiğinde yine görülecektir ki ülkemizin önüne taş koyanlar yine bizden birileridir. Bu sebepten biz Araplara önyargılı gitmedik! 

 

 Ahmet Hakan yok Kenan Sofuoğlu var

Atatürk Havaalanında ihramlı  halimizle sadece Cezayirli umrecilere şahit olmadık, doğan medya grubuna ait muhabirler de vardı. Merak ettik acaba bu yoğunluk Ahmet Hakan ve Ertuğrul Özkök’e mi? Diye; Ama değilmiş, Dünya Motosiklet Şampiyonumuz Kenan Sofuoğlu da ihramını giymiş bizimle birlikte Cidde’ye geliyormuş. Bütün bu yoğunluk onun ihramlı haliyle konuşabilmek içinmiş. Kenan Sofuoğlu gördüğümüz kadarıyla fazla yüz vermedi muhabirlere, kısa cümlelerle olayı bitirdi. Biz de kendisini içimizden de olsa takdir ettik ve Cidde’ye giden uçağa kontrollerden geçerek bindik. Artık yollar Kâbe’ye… 

 

Sami Yaylalı telifle umreye gitti, devamı gelecek...