Yazının başlığını değiştirmeye elim varmadı. Çünkü bu başlığı atan kişi bir hanım.
Kuşçubaşı Eşref’in eşi Pervin Hanım hatıra defteri olarak tuttuğu notlara böyle başlık atmış.
Pervin Hanım, Cumhuriyet’e geçiş sürecinde yaşayan birçok hanımın yapmadığı bir işe cesaret ederek hatıralarını kaleme almış. Okuma yazmayı özel kurslarla öğrenen ve kendi kendini geliştiren Pervin Hanımı, yaşadığı dönemle ilgili çok ayrıntıya girmese de atmosferi yansıtmakta gayet başarılı buldum.
Esas konuya girmeden Kuşçubaşı Eşref kimdir hatırlayalım derim.
Kaynaklar (TDVİA) Kuşçubaşı Eşref’i şu satırlarla tanıtıyor:
“İstanbul’da doğdu. Babası Sultan Abdülaziz’in kuşçubaşısı Mustafa Nûri Bey’dir. Dedesi de Osmanlı sarayında kuşçubaşı olan Eşref Sencer bunu önce unvan, daha sonra soyadı olarak aldı. Ailesi baba tarafından Çerkezlerin Ubıh koluna, anne tarafından Sultan Sencer’e bağlıdır. Öğrenimini askerî okulda yaptı. Mekteb-i Harbiye’nin son sınıfında iken Sultan Abdülhamid’e karşı olan Yeni Osmanlılar’la iş birliği yapan babasıyla birlikte Hicaz’a sürüldü. Bir yıl kadar Tâif’te kaldı; buradan firar ederek kardeşi Selim Sâmi Bey’le birlikte mücadeleye başladı. Etrafına topladığı genç subaylarla isyan edip üzerine gönderilen kuvvetleri yendi, bu sırada pek çok silâh, para ve malzeme ele geçirdi. Kendisi gibi sürgünde bulunan veteriner Miralay Râsim Bey’in telkiniyle Teşkîlât-ı Mahsûsa’yı kurdu (1898) ve ilk başkanı oldu.
Bir ara Kıbrıs’a ve Avrupa’ya gitti. Avrupa’da Jön Türkler’le temas kurdu. Hoca kılığında Makedonya’ya geçip Üçüncü Ordu’nun kadrosuna girdi. Burada faaliyet gösteren İttihatçılar’dan Niyâzi, Enver ve Eyüp Sabri beylerle sıkı iş birliği yaptı. Meşrutiyet’in 1908’de yeniden yürürlüğe girmesinde hizmeti geçti. Faaliyetlerini Meşrutiyet döneminde de sürdürdü. Bu arada Teşkîlât-ı Mahsûsa, Sultan Reşad tarafından onaylanarak resmiyet kazandı ve başkumandanlığa bağlandı (1910). Bu teşkilâtın başkanı olarak 1914 yılı başlarında Hint Hilâfet Komitesi’nin Zürih’teki toplantısına gitti. Trablusgarp ve Balkan savaşlarına da katılan Eşref Sencer, gönüllü milis kuvvetlerinin başında Edirne’nin geri alınmasında ve Bâbıâli’ye rağmen Batı Trakya’da müstakil bir Türk cumhuriyetinin kurulmasında önemli rol oynadı (1913).