Lahûtî bir mabetler şehri: Medeniyet beşiği kadim İstanbul

Osmanlı'ya asırlarca payitahtlık yapan İstanbul bir mabetler şehridir. Süleymaniye, Sultan Ahmet, Fatih, Beyazıt, Ayasofya, Eyüp Sultan, Yeni Cami bunlardan bazılarıdır. Bunların yanında güzel İstanbul'umuzun merkezî mekânlarından biri olan Lâleli semtinde Lâleli Camii mevcuttur. Lâleli Camii, 1760-1764 yılları arasında Osmanlı padişahı III. Mustafa tarafından yaptırılmıştır.  Caminin yapımına önce hassa başmimarı Kara(Hacı) Ahmet Ağa başlamışsa da bu güzide mabedin bitirilmesi Mimar Tahir Ağa'ya nasip olmuştur. Bulunduğu semte adını vermiş olan bu güzel mabet 1782 depreminde zarar görmüş, Sultan I. Abdülhamit Han zamanında Mimar Seyyid Mustafa Ağa tarafından onarılmıştır.

İstanbul'un manevî çehresini teşkil eden eserlerden biri olan Lâleli Camii şehre hakim bir noktada yer almaktadır. Aslında bu cami Lâleli Külliyesi'nin bir parçasıdır.  Külliye imaret, çarşı, dükkanlar, çeşmeler, sebil, türbe, medrese, han, hamam ve mumhaneden oluşmaktadır. Daha sonra külliyeye bir de muvakkithane eklenmiştir. Lâleli Külliyesi padişahlar tarafından yapılmış son külliyedir. Külliyenin medrese kısmı ne yazık ki günümüze gelememiştir. Zaman içerisinde yapılan değişikliklerle birçok tarihî unsur yok olmuştur. Ordu Caddesi'nin genişletilmesi sırasında da caminin set duvarları yıkılarak geriye çekilmiş, daha sonra da Vakıflar İdaresi tarafından bu duvar da yıkılarak caminin bodrum ve ön cephesine bir sıra tonozlu dükkânların inşasıyla bugünkü hâle getirilmiştir.