İlgilendiği sahalar itibariyle hezarfen hükmüyle tesmiye olunacak bir isim Beşir Ayvazoğlu. Bu vasfı hak eden geniş imkânlara sahip bir mizacı da var. Tabii, Ayvazoğlu'nun ‘merak'a düşkün mizacını da görmek gerekir. 1924: Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi adlı çalışması söylemek istediklerimizin somut bir delilidir. O, iz süren bir arkelog ya da hazine avcısı.

Oğlu bağışlamış kitaplarıŞehbenderler Kütüphanesi açılışı- Beşir Ayvazoğlu ve Mustafa Armağan

Bursa'da belediyenin imkânları Hasan Basri Hoca'nın imkânlarıyla bir araya gelince Şehbenderler Kütüphanesi ete, kemiğe büründü. Kütüphane, Murat Aksel adlı bir kitapseverin kitap bağışıyla oluşturulmuş.

“Kim bu Murat Aksel” diye sorduk. Sorunun yanıtı, Hasan Basri Hoca'nın himmetleriyle Bursalıllara söylendi. Murat Aksel, Ressam Malik Aksel'in Bursa'da mücerred yaşayan oğlu. Hasan Basri Hoca ser verip sır vermeden bir sunum da yaptı ama ketumluğu üzerindeydi hocanın.

Malik Aksel'le ilgili ilk bilgileri İsmail Kara'dan öğrendim. Hoca, 80'li yıllarda Kaynaklar dergisi adına, hem ressam hem de folklor adamı Malik Aksel'le söyleşi yapmak için evini ziyaret ettiklerinden bahseder. Himmet yine Mehmet Kaplan Hoca'dan gelir.

Hasan Basri Hoca, Malik Aksel külliyatının hazırlandığından bahsetmişti sunumunda. Kitap henüz matbaadan yayınevine bile ulaşmadan Hasan Basri Hoca'da der-çanta olmuştu bile. Ee, serde delilik olunca bir gecelik okumak amacıyla hemen bizim çantada yerini aldı bile. Bir geceliğine okumak amacıyla kitaba rızayla el koydum.

Malik AkselBir emek mahsülü bu kitap

Dış âlemin sessizliğe büründüğü bir saatte, çantadan sessizce çıkardım kitabı. Malik Aksel'in ruhuna bir Fatiha okuyarak, besmele ile okumaya başladım. Görünüş ve görsel malzemesi itibariyle bir emek mahsulü olduğu belli olan gece misafirimin adı, Sanat Hayatı: Resim Sergisinde Otuz Gün. Kapı Yayınları'nın Malik Aksel'le ilgili ilk kitabı bu çalışma. Ayvazoğlu, bilgilendirici kenar notlarıyla, ek yazılarla bu kitabı güncelleştirmiş. 

27 İlkteşrin'de (Ekim ayı) resim sergisinin açılış hazırlıklarıyla başlıyor eser, yıllardan 1941. Otuz gün boyunca, sergide olup bitenleri Aksel'in kaleminden öğreniyorsunuz. Tabii, Aksel günceli yazdığı için bazı isimleri sırlyor. Ama imdada çoğu yerde Ayvazoğlu yetişiyor ve okuru bilgilendiriyor. Malik Aksel kendi bir üslubuyla 30 gün boyunca açık kalan sergide yaşananları anlatıyor.

Bu çalışma neden önemli?

Malik Aksel'in bu çalışması, siyaset-sanat ikiliğinin Cumhuriyet ideolojisiyle ilişkisi bakımından önem arz ediyor. Sanatçıların sanata ve sanatçılara dair tartışmaları Cumhuriyet ideolojisinin resim üzerinden sanat görüşünü ortaya koyuyor.

Yaşanılandan çıkarak biz'i anlatan bir kültür oluşturmaktan bahsediyorsak, bir üst dil oluşturmak zorundayız. Üst bir dil de kapsayıcı bir hesaplaşma ile ancak imkâna dönüşür. Cumhuriyet ideolojisinin delik açtığı sahalarla hesaplaşma sürecinde olmak gerekir. Çalışma bu hesaplaşma sürecine katkı sağlaması bakımından önem arz ediyor.

Malik Aksel'in bir tablosu

Zeki Dursun emeği geçenlere teşekkür eder