Nedendir bilinmez ama geçmiş hep özlenir. “Ah! Nerede o eski günler” diyerek yakındığımız çok olmuştur. Acı da olsa yaşadıklarımızın üzerinden bir süre geçince çoğunlukla tatlı birer anı oluverirler. Geçen gün teravih namazında dışarıda namaz kılan çocukları görünce çocukluğumu hatırladım. Biz de küçükken iftardan hemen sonra dışarı çıkar, bazen namaz kılar, bazen de oyunlar oynardık. Bakıyorum da bu konuda bir değişiklik yok, yine çocuklar dışarıda, caminin avlusuna serilen kilimlerin üzerinde birkaç rekat namaz kılıp oyunlarına devam ediyorlar.

Eskiden Malatya'da oruç tutan çocukları sırtlayıp gezdirmek adettendi. Aile büyükleri o gün oruçlu olan çocukları sırtlarına alıp sokak sokak dolaştırırdı. Ayrıca çocuklar tarafından tutulan oruçlar büyükler tarafından satın alınırdı. Bu konuda en net hatırladığım halamın ablamın orucunu satın almasıdır. Halam iftara yakın bir vakitte ablamı sırtına alıp bahçede dolaştırmış ve bir miktar da para vermişti. Halam bu konuyu çok ciddiye alır ve çocuklar tarafından tutulan ilk orucun çok daha fazla sevabı olduğuna inanırdı. Bu yüzden halam çocukların tuttuğu sadece ilk oruçları satın alırdı. Benim oruçlarımı kimler satın aldı ya da birileri beni sırtlayıp gezdirdi mi hatırlamıyorum şu an. Bugünlerde bu tür adetlerin aynı heyecanla devam ettiğini söylemek isterdim. Ama benzer uygulamaların özellikle eski mahallelerde az da olsa süregeldiği bazen kulaklarımıza çalınıyor sadece...

Komşu her konuda gözetilirdi

Sahura kalktığımızda komşuların ışıklarını gözler, uyanamayan komşuları uyandırırdık. Ramazan davulcuları ışığı yanmayan evlerin önünde daha bir kuvvetli çalardı davullarını. Çoğu zaman ışığı yanıncaya kadar çalmaya devam ederlerdi.

Ramazan'ın en önemli geleneği tabii ki yardımlaşmaydı. Kokusu gitmiştir denilerek bir tabak da komşuya gönderilirdi. Bugünlerde bir tabak yemek göndermesek de “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisini hâlâ hatırlıyor olmamız son derece sevindirici. Bu Ramazan bir Suriyeli, bir de Afgan komşumuz var. Geçen gün teravih öncesi caminin önünde yaşlı bir amcadan henüz o gün taşınmış Suriyeli komşumuzun acil ihtiyaçlarının karşılandığını gururla dinledim. Caminin imamı “Eğer bu konuda bir eksiklik varsa bundan bütün mahalleli sorumludur” diyerek dikkatleri çekiyordu. Hep geçmişi özlesek de, “Ah! Nerede o günler” desek de bizi biz yapan değerlerimizi hâlâ taşıyor olmamızdan bir başka mutluluk duyuyorum bu satırları yazarken... Ama burada bir ayrıntıya da dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Her Ramazan gelenek halini almış şu Ramazan paketlerinden makarnayı, ucuz yağları ve evlerimize sokmadığımız ürünleri lütfen çıkaralım. Bunların yerine et ve et ürünleri koyalım, çocuklar için çikolata, gofret, oyuncaklar koyalım. İnanın bütün bunlar artık temel ihtiyaçlardan sayılıyor.

Mahallenin merkezindeki pide fırınları

Ramazan gelince özellikle büyükşehirlerde pideler fırınlarda boy göstermeye başlar. Ramazan demek bir anlamda pideyi akla getirir. Malatya'da pide fırınlarının çok yaygın olması nedeniyle bu durum çok normaldir. Öyle ki her mahallede birkaç tane pide fırını mevcuttur. Malatya'da pide fırınları sadece ekmek yapmakla kalmaz, konu komşunun ızgarası, fırını, ayak üstü atılan lafların merkezidir aynı zamanda. Mahalleye yeni biri mi taşındı, kim hasta, kim vefat etti, ihtiyaç sahipleri var mıdır gibi sorunları cevaplayan bir merkezdir ayrıca. Bu pide fırınlarında evde içini hazırlayarak lahmacun, ıspanaklı, patatesli, yumurtalı, peynirli pide yaptırabilir, biberleri, patlıcanları, domatesleri şişe takıp pişirtebilirsiniz. Ya da evde tepsiye hazırladığınız bir yemeği, böreği veya tatlıları fırına verip iftarda kendinize güzel bir ziyafet çekebilirsiniz. Evde hazırlamaya üşeniyorsanız fırıncıya bir telefon edin, kaç kişilik ve ne yemek istediğinizi söyleyin; o sizin için hazırlatır ve pişirir. Bu durum Ramazan'a özel bir durum olmasa da Ramazan'ın gelişiyle fırınlarda büyük kalabalıklar oluşuyor. Ayrıca Ramazan'da sahura kadar açık olan fırınlarda yağını önceden vermek kaydıyla yağlı pideler yaptırabilir, sahurda sıcak yağlı pide ile sahurluğunuzu yiyebilirsiniz. Mahallenin merkezinde bulunan pide fırınları tüm bu hizmetler için ayrıca bir ücret talep etmiyor. Ekmeğin parasını ödemeniz yeterli.

Ramazan'a özel Yassı kadayıf

Malatya'ya has birçok yemek çeşidi vardır. Malatya mutfağı bulgura dayanır desem yanlış olmaz herhalde. Analı-kızlı, patlıcanlı köfte, fasulyeli köfte, kiraz yaprağı sarması gibi hiçbir yerde bulamayacağınız lezzetler Malatya'ya has yemek çeşitleridir. Ayrıca Ramazan'a özel bir tatlı çeşidimiz vardır. Çok eskilerden günümüze kadar gelen yassı kadayıf her Ramazan, her evin vazgeçilmez tatları arasındadır. Eskiden yassı kadayıf yiyebilmek için Ramazan'ın gelmesini beklerdik. Malatya dışında taş kadayıf olarak biliniyor zannedersem. Yalnız burada bir farkla yapılıyor. Çiğ olarak satın alınan yassı kadayıflar evde içine ceviz konularak kapatılır, yumurtaya bulandıktan sonra yağda kızartılır ve şerbetin içine atılır. Şimdi yassı kadayıfı çiğ ve hazır olarak her an bulabilseniz de Malatya'da Ramazan'a özel bir tat olarak sofralarımızda yerini almaya hâlâ devam ediyor.

Yok böyle bir Vitir namazı

Malatya'da oruçluyken özellikle camilere yakın çayocaklarında vakit geçirebilirsiniz. Gündüz sadece oturma hizmeti veren bu çayocaklarında sohbet edebilir, gazete okuyabilir, namaz vakitlerinin gelmesini bekleyebilirsiniz. İftardan sonra yine buralarda çaylarınızı içip, teravih namazı için hemen camiye geçebilirsiniz. Teravih namazı için çeşitli seçenekler var burada. Hatim ile teravih geleneği eskiden beri Yeni Cami'de devam ettirilmekle birlikte bugünlerde farklı birkaç camide de hatim ile teravih namazı kılmak mümkün. Her ne kadar müftülüğe bağlı olsa da farklı ve özgün uygulamalarıyla Ramazan Keskin hocanın mescidinde sekiz rekat teravih namazı da kılabilirsiniz. Sekiz rekat kılınıyor ama burada jet imamlar yok. Yatsı namazı nasıl kılınıyorsa, teravih namazı da aynı hızda kılınıyor. Her gün farklı bir imamla karşılaşmanız da son derece normal. Teravih namazını hangi imamla kılarsanız kılın Vitir namazını Ramazan hoca kıldırıyor. İşte asıl anlatmak istediğim de bu. Vitir namazına niyet ettikten sonra iki rekatın sonunda selam veriliyor. Tekrar Vitir namazına niyet ediliyor ve rükudan sonra eller havaya açılıyor. Ramazan hoca başlıyor açıktan dua etmeye, Konut duaları ve diğer dualar derken yedi sekiz dakikayı buluyor bu son rekat. Hoca her durakladığında cemaatin “Aminnn” sesleri huşunuza huşu katıyor inanın... Bu “Aminnn” sesleri imamın Fatiha'yı her bitirişinde ayrıca tekrar ediliyor. Eğer o an dalmışsanız bu “Aminnn” nidaları sizi tekrar namaza döndürmeye yetiyor. En hoşuma giden uygulama da bu. Namazda huşuyu kat be kat artırıyor. En azından benim için öyle...

Eğer böyle bir Vitir namazı kılmak isterseniz bu mescide gelmelisiniz ama Ramazan hocanın o gün orada olması şartıyla. Çünkü bu uygulama sadece Ramazan'a ve Ramazan hocaya özel...

Hayırlı Ramazanlar...

 

Şakir Gönülce yazdı