İbrahim Paşa Hür Düşünce Mektebi”nin 12 Kasım Çarşamba akşamki sohbet konuğu, aynı zamanda Merkezin idaresini de üstlenmiş olan Metin Önal Mengüşoğlu’ydu. Ayda bir kavramlar üzerine sohbet eden Metin Önal Mengüşoğlu’nun bu ay kendisine tartışma alanı olarak seçtiği kavram “akıl”dı. Mengüşoğlu, ilgili ve kalabalık bir dinleyici topluluğu karşısında aklı, aklın gönülle ilişkisini, akletmenin ne anlama geldiğini anlattı kendi cephesinden.

Öncelikle Kur’an hakkındaki düşüncesini bir cümle ile söyledi Mengüşoğlu. “Kur’an, öyle seçkin insanlara indirilmiş gizemli, anlaşılmaz bir kitap değildir. Kur’an, ortalama insan anlasın diye indirilmiş bir kitaptır” cümleleriyle formüle etti Kur’an-ı Kerim hakkındaki düşüncesini. Sonra da Kur’an’ın insana kılavuzluğuyla ilgili şu cümleleri sarfetti: “Kur’an 'akleden kalpler'den bahseder sık sık. Yine bununla ilgili bir sürü kavram geçer ayetlerde. İşte bu eylemlerin tümünü yapan kalptir. Kur’an, bütün entelektüel ve duygusal eylemlerin merkezi olarak kalbi işaret eder. Asıl adı yürek olan ama zamanla kalp denilmeye başlanan organ başkadır. O, kalp değil yürektir. Bu organın da kalple ilgisi yoktur.”

İnsanı insan yapan nedir?

Mengüşoğlu, ülkemizde çok yakında yaşanan iki olay üzerinden bu kavramları açıklamaya çalıştı bir de. Bu iki olayın ikisi de acı verici olaylardı ve gerçekten de insan olmanın ya da olmamanın ne anlama geldiğini ifade ediyordu. Mengüşoğlu, köpeklerin parçalayıp öldürdüğü güvenlik görevlisi ile Güneydoğu’da insanların parçalayıp öldürdüğü on altı yaşında bir fidan olan Yasin olaylarını hatırlatıp konuya şöyle devam etti: “Şimdi düşünelim: O köpekler fabrikayı koruyorlar. Ama bu koruma işini düşünerek mi yapıyorlar? Elbette ki düşünmüyorlar çünkü onlar yaratılırken onlara kalp üflenmedi. Güneydoğu’daki olayı gerçekleştirenlerin yaptıklarına baktığımızda da, aynı vahşeti görürüz. İşte bu olayların her ikisinde de akletme yoktur. Bu olayları gerçekleştirenler, içgüdüleriyle davranmışlardır ve her ikisi de bir yerde buluşmuştur.”

Yerler ve gökler emaneti neden kabul etmedi?

Aklın vazgeçilmezliğini anlatmaya devam eden Mengüşoğlu, “Biz emaneti yerlere ve göklere teklif ettik…” ayetini söyledikten sonra sözlerine şöyle devam etti: “Bir düşünmek lazım, yerler ve göklerde olmayıp da insanda olan ne ki emanet insana veriliyor. Bilindiği gibi, emanet, emin olana verilir. Demek ki insan, aynı zamanda ‘emîn’. O halde insanı hem başka varlıklardan ayıran hem de “emîn’ kılanın ne olduğunu iyi anlamalıyız. Evet, insanı diğer varlıklardan ayırıp aynı zamanda 'emîn’ kılan şey akıldır.”

Kur’an İslam’ı

Kendilerinin bazı ifadelerinin de ya anlaşılmadığını ya da bilerek çarpıtıldığını söyleyen Mengüşoğlu, bu olaya “Kur’an İslam”ı kavramsallaştırması üzerinden örnek verdi. Kendilerinin Kur’an İslam’ı ifadesini sıkça kullandıklarını ve insanları da Kur’an’daki İslam’a davet ettiklerinin altını çizen Mengüşoğlu, bu davetlerinin ilgisiz ve haksız bir suçlamaya yol açtığını şu sözlerle ifade etti: “Biz Kur’an İslam’ı derken, Kur’an’da anlatılan İslam’ı kast ediyoruz. Bu kastımızı böyle anlamayıp Peygamberi tanımadığımız şeklinde yorumlayanlar varmış. Haşa! Bunu reddediyoruz. Bizim ağzımızdan böyle bir şey çıkmadı ve çıkması da mümkün değil zaten!”

Duyular akla yardımcıdır

Mengüşoğlu, duyuların da önemli olduklarını söyleyerek duyuların bize malumat taşımak için gerekli olduğunu söyledi. Ama taşınan her malumatın değil, aynı zamanda makul olan malumatın değerli olduğunu söyledi Mengüşoğlu. Makulun ise akla uygun anlamına geldiğine işaret eden Mengüşoğlu, akılla tartılmayan bir şeyde denge olamayacağını, denge kuramayan bir insanın ise imana ulaşamayacağını söyleyerek iman ve aklın birbirinden ayrılmaz iki parça olduğunu son söz olarak söyledi.

 

Ahmet Serin tutabildiği notları aktardı