Mahkumlara kitap göndermek neden yasaklandı
Bu haftaki havadislerimize bir kitap yasağı ile başlayalım. Sene başında hapishanelerde kitap bulundurulması beş kitap ile sınırlandırılmıştı. Geçtiğimiz ay getirilen bir yasakla birlikte artık mahkumlara kitap, dergi, gazete vesaire gönderilmesinin önü kesilmiş. Artık parası olan mahkumlar, hapishane yönetiminden istedikleri yayınları bir liste halinde sunacak ve gelen talep doğrultusunda yönetim kitapları yerel bir kitapçıdan temin etmeye çalışacak. Bu sürecin tam olarak ne şekilde işleyeceği ise meçhul. Kitaptan korkunun sebebi nedir? Yazıdan neden çekinir bazıları? Kalem, kağıt, yazı, kitap daha mı dehşet vericidir televizyonda bütün gün oynatılanlardan? Özgürlüğü o veya bu şekilde parmaklıkların arkasında olan kimselerin ellerinden kitaplarını da almak hangi aklın ürünüdür ki?
Şurada bir anket başlatmışlar. Vereceğiniz destekle belki bu uygulamadan vazgeçilmez ama maksat taraf belli olsun…
![]() | ![]() |
Dünyanın en eski kütüphanesi halka açıldı
Fas’ın Fez şehrinde yer alan dünyanın en eski üniversitesi olarak sayılan Karaviyyin Medresesi, 2012'de tarihinin en kapsamlı restorasyonuna girmiş. Bu yapı 859 yılında tamamlanmış. On binlerce kitabı havi kütüphanesi beş asır sonra inşa edilmiş. Bu yapının banisi de bir hanım… Fatma el-Fihri Karaviyyin, cami ve medresesinin yapılmasına ön ayak olan kimse.
Bu günlerde bu kapsamlı restorasyondan çıkan kütüphane mutlak derecede korunması gereken çok nadide eserler içeriyor. Söz gelimi 9. yüzyıldan kalma ceylan derisine yazılı bir Kur’an, yahut 10. yüzyıldan siyer bunların başlıcaları.
Mehmet Şemseddin Günaltay, Zulmetten Nura isimli kitabında Endülüs’ün Hıristiyanlarca geri alınmasından sonra 1 milyon kitabın yok edildiğini yazar. Bu rakamın %95’inin mübalağa olduğunu düşünsek yine elimizde 50.000 kitap kalır ki bugün için Yazma Eserler Kurumu kütüphanelerinde yer alan yazma sayısı aşağı yukarı bu kadardır. Karaviyyin Kütüphanesi ve Medresesi işte bu muazzam kültürel zeminin bir ürünü. Oysa birçok şey gibi burası hakkında da ne az malumata sahibiz…
TRT’nin muazzam arşivi
Nisan ayının başında TRT arşivinden bazı program, film ve diziler internet üzerinden erişime açıldı. İsmet Özel’den Rasim Özdenören’e, Uğur Derman’dan Niyazi Sayın’a, Mehmet Kaplan’dan Behçet Necatigil’e kadar pek çok mütefekkir, edebiyatçı ve sanatkârın yer aldığı onlarca program böylelikle kullanıcıların istifadesine sunuldu. Şahsen, iki haftadır 70-90 arası yayınları izleyip duruyorum. Yanılmıyorsam, siteye yavaş dahi olsa eklemeler yapılıyor. Açıkçası radyo arşivine sıra gelecek mi diye de bekliyorum.
Buna benzer bir hamleyi Kanal 7 ve TGRT de yapsa ne güzel olur düşünüyorum ilk baştan beri. “Bizim televizyon maceramızı” ne güzel sergiler. Arşivlerin depolarda çürüyüp gitmesindense bir şekilde kullanıma açılması gerektiği taraftarıyım. Kayıt altına alınmış olan geçmiş bir şekilde kullanıma girmiş olur. Farelerin ve kurtçukların midelerini doyurmaktansa, bir şekilde dimağlara besin sağlar.
Kazakistan Latin alfabesine geçiyor
Son olarak Kazakistan’dan bir haber verelim. Kazakistan’da Kiril alfabesi bırakılıp Latin alfabesine geçilecekmiş. 2018 yılından itibaren başlatılacak süreçle 2025 yılına kadar tam dönüşümün sağlanması bekleniyormuş. Öncelikle iki alfabe birlikte kullanılacak, sonrasında Latin alfabesi tedricen gazete ve süreli yayınlara kadar her kademede kullanıma sokulacakmış. İlk olarak orta okulların ders kitaplarında başlayacak olan değişimle, yıllar içerisinde diğer alanlarda da Latin alfabesinin kullanımı sağlanacakmış. Kazakistan’da gerçekleşecek olan bu değişim, bizim geçmişimizde de bir travma halinde duran harf inkılabını yakından izleme fırsatı gibi duruyor. Belki travmayı üzerimizden atıp önümüze ve işimize bakmanın bir yolunu buluruz.
M. Murtaza Özeren