Lügate bakmanın en önemli faydalarından biri anlamını öğrenmek istediğiniz bir kelimenin anlamı yanında onun pek çok eş anlamlısını da öğrenebilmeniz, böylece kelime dağarcığınızı genişletebilmenizdir.
Ancak mevcut kelime dağarcığınız kadar düşünebildiğiniz ve konuşabildiğiniz göz önünde bulundurulursa lügat, hem zihin dünyanızı hem de yaşamınızı şekillendiren çok önemli bir vasıtadır.
Buna bağlı olarak günlük yaşantınızda cümle kurarken yahut kendinizi yazılı olarak ifade ederken kelime hazineniz oranında kendinizi rahat hisseder, karşı tarafa meramınızı o oranda kolay aktarabilirsiniz.
Unutulmamalıdır ki dar bir kelime dağarcığıyla geniş bir düşünce dünyası oluşturulamaz, ikili ilişkiler sağlıklı bir zemine oturtulamaz. Dolayısıyla lügat bilgisinin hem kişi hem de toplum bazında göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir ehemmiyeti vardır.
Bu sebeple lügate sık sık başvurmalı, bir kelimenin meydana getirdiği anlam dünyasında dolaşırken kendi anlam dünyamızı inşa etmeli ve genişletmeliyiz.
Ahir zamanda bir kavim gelecek...
Ömürlerimiz tartışmakla geçiyor, farkında mısınız? Herkes bir başkasına kendince bir şeyler öğretmeye çalışıyor, yanlışını düzeltiyor. Bunu yaparken de kendi kabullerini reddedenleri ayıplıyor, dışlıyor, hatta tekfir ediyor. Kısacası bugünlerde sanki herkes hakikatin anahtarı elindeymiş gibi davranıyor.
O kadar çok konuşur ve tartışır olduk ki amel etmeye zaman ayıramaz hale geldik. Konuşuyoruz, anlatıyoruz ama büyük oranda yaşamıyoruz. Öyle ki yolu camiden hiç geçmemiş adamlar dahi kırk yıllık cami cemaatine Müslümanlık öğretmeye kalkıyor, istikamet veriyor. Öyle ki kandillerde bile camilerimiz boş kalıyor. Enteresan şeyler yaşıyoruz.
Bu hallerimiz aklıma İmam-ı Gazâlî'nin İhyâ-u ulûmi'd-dîn adlı meşhur eserinde selefe nispet ederek aktardığı şu sözü getirdi:
"Ahir zamanda bir kavim gelecek, onlara amel kapısı kapanacak, cedel (tartışma) kapısı açılacak da amel etmeksizin din hakkında tartışıp duracaklar / وقال بعض السلف: يكون في اخر الزمان قوم، يغلق عليهم باب العمل و يفتح لهم باب الجدل." (Yusuf el-Mardinî, İhyâ tercüme ve şerhi, Türkiye Yazma Eserler Kurumu, c. 1, s. 334).
Ne dersiniz, sizce bu kavim hangi kavim olabilir? Camiler bomboşken sürekli din hakkında tartışıp duran bizler olabilir miyiz mesela?
Artık tartışmayı bırakıp "âh beyhûde geçen ömrüm!" diyerek, konuşmaktan ziyâde yaşamaya çalışsak daha iyi olacak gibi...