Yağmalanmış bir limon bahçesiyim!
Adım Selma Zidane.
İşgal edilmiş topraklarda Limon Bahçem var.
Ekmeğimi limonları sıkarak kazanırdım tam elli yıldır.
Babam öğretmişti limonları toprağa gözyaşı gibi düşüşünü.
En verinli topraklarda en verimsiz insanlar gördüm birgün…
Adım Selma Zidan. Bir dulum.
Bir kahveden içeri adımımı attığımda tüm namuslu insanlar şüpheyle bakarlar yüzüme.
Kocam on yıl önce terk etti her şeyi.
Bana ise onun namusunu korumak ve yanında üç çocuk büyütmek kaldı.
Ebu Cemal, Yahudilerin tazminatını almamın ihanetini
Bir avukatla görülmemin çirkinliğini bırakıyor evimin tam ortasına
Başımı bağlamanın hayırlı olacağını düşünen Araplar adına.
Adım Selma Zidane.
Yalnız bir insanım.
Oğulları ve kızları başlarının derdine düşmüş
Akrabaları kapılarını yüzüme çarpmış
Devlet başkanının işi başından aşkın randevu dahi vermez
Evimi gaspeden insanların Yargıtayından başka gidecek kapısı kalmamış
Bir savunma bakanı ve ahtapot gibi bir gizli örgüt karşısında
Zulmü görüp isyan eden bir Yahudi kadın kadar yalnızım.
Adım Selma Zidane.
Ağaçların da insanlar gibi olduğuna inanmış bir insanım.
Köklerim limon ağaçları gibidir.
Sulanmazsa asla meyve vermeyen öylece küsüp kalakanan yerli yerince
Duyguları, kelimeleri ve asıl ruhu çürümeye yüz tutan bir limon ağacıyım ben de.
Adım Selma Zidane.
Ben bir kadınım.
Erkeklerin dünyasında hem de bahçesinden duvar geçen bir dünyanın tam ortasında
Benden yaşlı bir limon bahçesini kurtarmak için
Yastığımın içinden çıkarıp kefen paramı
Seriyorum tüm erkeklerin önüne.
Bizim yemeklerimizi yiyip, Bizim şarkılarımızı dinliyorlar. Mesela Ferit el-Atraş’ı. O da yetmiyor; bahçemden iznim olmaksızın limonlarımı alıyorlar. Benim mutsuzluğum onların mutluluğu olsun diye kutlamalar yapıyorlar!
Evet, benim adım Selma Zidane.
Ne uçak kaçırdım ne de İntifada da taş attım. Bir bahçem vardı ve ülkem kadar sevdim o bahçeyi.
Şiirde ve şehitler listesinde adım yok. Ama kanım bu toprağın kanı. Canım bu bahçenin mahsulü. Tıpkı ağaçlar gibidir insanlar da. Kökleriyle oynanmamalı!
Ama Limon Ağacı filminde ise Selma’nın da dediği gibi onur kırıcı bir budama yapılıyor ki Filistin Meselesi’nin belki de en doğru metaforlarından biriyle karşı karşıyayız Limon Ağacı’nda.
Mahmut Derviş’in “Kimlik Kartı” şiiri bu filmde sanki gizli bir fon gibi duruyor. Ayrıca yönetmenin de İsrailli olduğunu unutmamak lazım. İnsaniyet namına yapılmış dürüst bir özeleştiri. Zira filmde daima duvara dönük Yahudiler var. Ama o duvar ister ağlama duvarı olsun; ister güvenlik duvarı… Yahudi’nin kulağına ses vermiyor. Verdiği ses ise, İsrail ( filmde sembolik bir bakışla savunma bakanının ismi de İsrail olarak verilmiş) çoktan cankulağını yok ettiği için çaresi olmuyor. Tıpkı Hz Musa on kere mucize gösterdikten sonra varıp altından yaptıkları buzağıya taptıkları gibi.
Savaşın ortasında bir kadın… Utanmak, ağlamak, düşünmek, üzülmek ve umut etmek namına izlenesi bir film Limon Ağacı.
Zeki Bulduk