Kütüphanesiz okulun kalmaması için…

Yeni eğitim-öğretim yılının ilk günlerinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunda başlatılan Kütüphanesiz Okul Kalmayacak” adlı projeye atıfla kaleme aldığımız önceki yazımızda, projenin, “olması gerektiği gibi gerçekleşmesi” durumunda okul kütüphaneleri konusunda ülkemize çağ atlatacağını ifade etmiştik. Aynı yazıda, “dört başı mamur” okul kütüphanelerinin eğitim-öğretim sistemi içerisindeki önemine kısaca işaret etmiş ve bu çok değerli projenin başlı başına bir yazıyı hak ettiğini, bu bağlamda iki tırnak içini önerilerle bir araya getireceğimi belirtmiştim.

Bilindiği üzere, “dört başı mamur” deyimiyle herhangi bir işin, oluşun, yapının veya kurumun eksiksizliğine, yani “tam olarak” inşa edilmişliğine vurgu yapılır. Bir hastane için de böyledir, bir turizm işletmesi için de bir lokanta için de geçerlidir bu deyim, bir fabrika için de… Örnek olması anlamında somutlaştırılacak olursa… Doktor ve hemşire gibi insan kaynağı nicel ve nitel olarak yeterli olmayan ve/veya ameliyathane, poliklinik ve yataklı servis gibi mekânları bulunmayan bir sağlık kurumu “dört başı mamur” olarak nitelendirilemeyecektir. Diğer bir ifadeyle, böyle bir yapıya göğsünü gere gere “hastane” demek zordur. Açık ve net.

Olması gerektiği gibi gerçekleştirildiğinde” ifadesi de esasen, benzer bir içeriğe sahiptir. Herhangi bir iş, eylem veya uygulama hakkında bu ifade gündeme geliyor ve cümleler arasında öne çıkıyorsa, mezkûr iş, eylem veya uygulama “nasıl yapılırsa” doğru yapılmış olacağına işaret edilir. Başka bir söyleyişle, gerekli unsurlar, planlar ve gerçekleştirme süreçleri gibi “üretim”e dair zorunluluklar vurgulanır bu ifadeyle. Ve o “şeyler” bir araya getirilemediğinde olması gerektiği gibi olmadığı/yapılmadığı söylenmiş olur son tahlilde.

Şimdi gelin bu bağlamda ana konumuz olan okul kütüphaneleri ve Kütüphanesiz Okul Kalmayacak” adlı projeye odaklanalım.

Öncelikle tüm zamanlara yönelik bir tanımlamayla yola çıkılacak olursa, kütüphane, “bir kenarında bilgi kaynakları, diğer kenarında bunlara ihtiyaç duyanlar ve tabanında da bu iki unsur arasındaki nitelikli ilişkinin yer aldığı bir üçgene” benzetilebilir.

Bu ana çerçeveden hareketle okul kütüphanesini de “bünyesinde yer aldığı öğretim kurumunun eğitim ve öğretim faaliyetlerini desteklemek için gerekli her türlü bilgi kaynağını (basılı, görsel-işitsel vs.) sağlayan, düzenleyen ve etkin bir şekilde hizmete sunan bilgi merkezi” şeklinde tanımlayabiliriz.

Bir bilgi sistemi olan kütüphane kurumunun ve bu sistemin altı ana türünden biri olan okul kütüphanelerinin “olmazsa olmaz” değerindeki unsurları; “personel”, “koleksiyon/derme”, “bina”, “bütçe” ve sistemin varlık sebebi olan “kullanıcı”dır. Kaliteli hizmet verilebilmesi bağlamında, bu unsurların nicelik açısından yetersizliği kabul edilemeyeceği gibi, var görünen herhangi bir unsurun nitelik anlamındaki yetersizliği de kabul görmeyecektir.

Başından beri Kütüphanesiz Okul Kalmayacak” adlı projenin en üst düzey başarıya ulaşabilmesi için işaret ettiğimiz olması gerektiği gibi gerçekleşmesi” vurgusu ve eğitim-öğretim sistemimizin çağı yakalaması noktasında temel unsurlardan biri olan okul kütüphanelerinin “dört başı mamur” şekilde sistemdeki yerini alması, tam da bu noktada devreye girmektedir.

Daha açık bir ifadeyle, dört başı mamur bir şekilde kurgulanmış okul kütüphanesi, projenin amacına hizmet edecek şekilde, yani olması gerektiği gibi yapılandırıldığı anlamına gelecektir.

Başka bir yaklaşımla söylenecek olursa, okul kütüphanelerinin ülkemizin çok yönlü olarak gelişip kalkınması ve bu anlamda çağ atlaması bağlamında eğitim-öğretim sistemimizi bihakkın destekleyebilmesi için söz konusu unsurların eksiksiz bir şekilde bir araya getirilmesi gerekmektedir.

Bilhassa, bütçe başta olmak üzere, sağlanan bütün kaynaklardan katma değerli fayda elde etme noktasında, işin başında ve teknik pozisyonlarda mutlaka ama mutlaka üniversitelerin “bilgi ve belge yönetimi” bölümlerinden (en az) lisans derecesiyle mezun kütüphanecilerin bulunması şarttır. Bu durum, sistemin gereği gibi yapılandırılması bağlamında temel zorunluluktur. Genel anlamda söylenecek olursa, kütüphanelerde görev yapacak personel nitelik ve nicelik olarak olması gerektiği gibi olmalıdır.

Kurulacak ve/ya yeniden yapılandırılacak okul kütüphanelerinin koleksiyonları, -genelde- bugüne kadar olduğu gibi evlerden “atılmış” ansiklopedi ve kitaplar ile resmi kurumların birçoğu uzmanlık bilgisi içeren ve dolayısıyla araştırma kütüphanelerine (special library/ özel kütüphane) uygun yayınlarından oluşmamalıdır. Aksine, kütüphane koleksiyonunda, bünyesinde bulunduğu okulda öğrenim gören öğrencilerin seviyesine uygun içerikte ve farklı formatlarda (basılı, dijital, görsel-işitsel vs.) yayınlar yer almalı ve sınırsız erişime (yerinde ve 7/24 uzaktan) hazır bulundurulmalıdır.  

Tam da bu noktada, hem koleksiyonun güncel şekilde var olabilmesi, hem de diğer harcama kalemleri için (teknolojik unsurlar, kırtasiye vs.) okul bütçesi içerisinde başka yere (onarım, temizlik malzemesi vs.) kaydırılamayacak bir bütçe bulundurulmalıdır.

Aynı şekilde, kütüphanenin, okul binasının (varsa kampüsünün) merkezî bir noktasında, hedef kitlenin eşit erişebilirliği esasına dayalı ve mutlaka “engelsiz kütüphane” biçiminde yapılandırılması gerekir. Elbette kütüphane mekân olarak en üst seviyede albeniye/çekiciliğe sahip kılınmalı, bu bakış açısıyla tasarımlanmalıdır.

Ve nihayet sistemin velinimeti, yani varlık sebebi olan kullanıcı

Kütüphanesiz Okul Kalmayacak” adlı iddialı projenin gerçek anlamda başarıya erişmesi ve dahi bu başarının sürdürülebilir olmasının müşahhas göstergesi, verilen hizmetlerden en üst düzeyde memnun olacak kullanıcı grubunun var olmasıdır. Bu ise, her şeyden önce eğitim-öğretim sisteminin, okul kütüphanesinin varlığını anlamlı kılacak şekilde yeniden yapılandırılmasına bağlıdır. Eğer sistem, okul kütüphanesini doğal gereksinim durumuna yükseltecek şekilde “merak”, “araştırma” ve “bilgi” odaklı olarak yeniden yapılandırılmazsa, diğer dört unsur nicel ve nitel anlamda ne denli “olması gerektiği gibi” yapılandırılmış olursa olsun, kütüphane bir süre sonra âtıl pozisyona gerileyecek ve nihaî noktada merkezî yönetim/bütçe üzerinde “çok boyutlu yük” olarak görülebilecektir. Sonrasını tahmin etmek güç değil herhalde…

Kısaca özetlenecek olursa…

Büyük bir heyecan uyandırarak birkaç ay önce başlatılmış olan Kütüphanesiz Okul Kalmayacak” adlı projenin kalıcı başarısı, kütüphane sistemini oluşturan beş temel unsurun “olması gerektiği düzeyde” bir araya getirilmesine, yani okullarımızda kurulacak olan kütüphanelerin “dört başı mamur” biçimde inşa edilmesine; kurulu bulunanların da bu doğrultuda yeniden yapılandırılmasına bağlıdır. Projenin sahibi pozisyonunda olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın tepe yöneticisinin kütüphaneyi ikinci adres bilecek düzeyde kütüphanelere yakın bir profesör olması umutları yeşertmektedir.

YORUM EKLE