Erich Fromm “Psikanalizm ve Din” adlı eserinin sonunda şu soruyu sorar: “İnsanın olumluyla, Tanrı’yla ilgili açıklamalar yapması olası değildir; oysa olumsuzla, putlarla ilgili geçerli açıklamalar yapması olasıdır. Şimdi Tanrı üzerine tartışmaktan vazgeçip bunun yerine putperestliğin çağdaş biçimlerinin maskesini düşürmek üzere bir araya gelmenin zamanı değil mi?”[1] Putperestlik bilimsel yazında ilkel (primitif) toplumlarda görülen bir inanma biçimi olarak ele alınır. İslâmî anlatıda ise putperestlik genellikle Hz. Peygamberin doğup büyüdüğü cahiliye toplumu ile ilişkilendirilir. Acaba putperestlik ilkel, gelişmemiş toplumlara özgü bir inanma biçimine indirgenebilir mi? Onun, bugünün modern toplumlarına yansıyan formları yok mu?

Fromm, modern insanın yeni tanrılar, putlar edindiğinden bahseder. Ona göre modern insan için makine ve başarı birer puttur; zira bunlar tanrılaştırılmıştır.[2] Fromm, laik sistemleri de kutsalları olan bir din olarak kabul eder ve bir şeyi din olarak tanılamak için şu ölçüyü kullanır: “Bir grup tarafından paylaşılan ve kişiye kendine bir yön bulmasını sağlayacak bir zemin ve bir tapınma nesnesi sunan düşünce ve eylemler sistemi.”[3] İnsan kendine her dâim bir tapınma nesnesi bulmuştur. Samîrî kıssası bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Modern insan da bu ihtiyaçtan hâlî değildir. Modern insan algısını şekillendiren Hümanizm insanın kutsalla olan bağını kesmek, onu kendi kendine yeten bir varlık hâline getirmekle övünmektedir. Peki bunu yaparken insanı tanrılaştırmış, ona kutsiyet atfetmiş değil midir? Bugünün insanı kutsalla ilişki kurma ihtiyacını kendince farklı formlarda karşılamaya çalışmaktadır. Astroloji, fal bakma, totemler üretme bu noktada ilk akla gelenler. Kimi zaman bir ideoloji kimi zaman idol olarak görülen bir insan kimi zaman sahip olunan maddi kıymetler kimi zaman ise elde edilen saygın bir konum kutsalın rengine bürünmektedir.

 

[1] Erich Fromm, Psikanalizm ve Din, İstanbul: Say Yayınları, 2017, s. 110

[2] Fromm, a.g.e., s. 110

[3] Fromm, a.g.e., s. 31