Nereden bakarsanız bakın, bir on beş yıl olmuştur; Yozgat’ın Mecburiyet Caddesi adıyla maruf (Lise Caddesi) caddesinin hemen başlangıcında, bir zamanlar SGK’nın bulunduğu binanın yanı ve Tarihî Askerlik Şubesi’nin karşısında kaldırım üzerine serilmiş kitaplar ve kitapların başında tabure üzerinde oturmuş ve elindeki kitabın sayfaları arasına dalıp gitmiş bir genç vardı. Yoldan geçen ahali kitap sergisinin önünden geçerken şöyle varla yok arası bir bakış atar, sonra oradan uzaklaşırlardı. Hiçbirinin dikkatini kitap sergisi çekmezdi. Asıl dikkat çeken o serginin başında tabure üzerine oturmuş huşû içinde kitap okuyan delikanlıydı. Öyle ya! Kimdi bu delikanlı? Burada hiç yere neden vakit öldürüyordu ki!
O vakitler yazı ve şiire yeni yeni merak salmış bir genç olarak daima o kitap sergisi dikkatimi çeker, başında birkaç dakika oyalanır, bazı kitapları bulundukları yerden alır, sayfalarını çevirir, sonra tekrar yerine bırakırdım. Aslına bakılacak olursa o sergide fellik fellik şiir kitabı arardım. Arardım, ama çoğu zaman gözüme kestirdiğim kitabı alacak param da olmazdı. Böyle zamanlarda elime geçirdiğim kitabın sayfaları arasında gezinir, ayak üstü kaç şiir okuyabilmişsem kendime kâr sayardım.
Sergiye yine böyle bir göz atma esnasında gözüme Orhan Veli Kanık’ın şiirleri çarpmış ve hemen satın almıştım. O sergiden satın aldığım ilk kitap da buydu. Aradan uzun bir zaman geçti. Biz üniversite okumak için başka bir şehre gitmek zorunda kaldık. Yaz tatillerinde memlekete birkaç haftalığına döndüğümde o eski seyyar kitapçıyı yerinde göremez olduk. Kitap merakı olanların doğru dürüst nitelikli kitap satılmayan küçük bir ilde bu seyyar kitapçıyı nasıl mumla arayacağı tahmin olunabilir.
Ankara için Kurtuba ne ise Yozgat için Hüseyin'in Sahaf'ı odur
Sonra bir gün Âbide İşhanı adıyla bilinen büyük bir iş merkezinde “Sahaf Değişim ve Kitap Dünyası” adıyla yeni bir kitapçı açıldığını öğrendim. Büyük bir merak ve heyecanla oraya gittim. Dükkânda birkaç yıl öncesinde SGK’nın önünde kitap satan kişiyi görünce nasıl sevindiğimi anlatamam. Burada yalnızca yeni çıkan kitaplar satılmıyordu. Artık yayımlanmayan eski kitapları da bulmak mümkündü. Bu vesileyle oradan sürekli faydalanmaya, yeni kitaplar edinmeye gayret ettim.
Hüseyin (Hüroğlu), Sahaf’ı birkaç yıl içinde üç kat büyüttü. Yan duvarları yıktı, yeni raflar kurdu. Bu haliyle bende Mustafa Kutlu’nun hikâyelerinden fırlamış ve buraya gelmiş bir kahraman izlenimi bırakıyor. Zira o kahramanlar kadar idealist, çalışkan ve dost canlısı…
Sonra dükkânın bir bölümünü Şark Köşesi yaptı. Bu şark köşesi Yozgat’ın okumuşları ve öğrencilerinin pek bir hoşuna gitti. Zira şimdilerde orası gençler için bir kütüphaneden bile daha cazip geliyor. Ankara için Kurtuba ne ise benim nezdimde Yozgat için Sahaf Değişim Kitap Dünyası odur. Yozgat’ta kitaba ve yazmaya meraklı ne kadar eli kalem tutan insan var ise bu Sahaf’ta karşılaşmak mümkündür. Rahmetli Ali Tavşancıoğlu, Celal Kapusuzoğlu, Mehmet Ali Çakır, Siyami Yozgat, Mustafa Çiftçi, Ömer Faruk Ünalan, Prof. Dr. Ziya Avşar, Doç. Dr. Mustafa Böyükata ve daha ismini sayamadığım bir çok isimle bu sahaf sayesinde tanışma ve dostluklar kurma imkânını elde ettik. Ramazan ayı akşamları yine burada toplanıp sahura kadar eşsiz sohbetlere kapı araladık. Bu yönüyle Hüseyin’in Sahaf’ı dostlukların kurulduğu ve pekiştirildiği bir yer olma özelliğini de taşıyor.
Şark Köşesi’nde oturur, kitaplar ve divanlar arasında gezinirdi
Dostluklardan söz açınca Ali ağabeyden (Tavşancıoğlu) bahsetmeden olmaz. Ne vakit Yozgat’a yolum düşse koşa koşa Sahaf’a giderdim. Çünkü Ali ağabey’in orada olduğunu bilirdim. Benim için Ali ağabey, kültüre ve kitaba pek ehemmiyet verilmeyen küçük yerde büyük bir nimetti. Şark Köşesi’nde oturur, kitaplar ve divanlar arasında gezinirdi. Yukarıda saydığım isimlerle tanışmama vesile olan mekân Sahaf Değişim Kitap Dünyası ise de beni o isimlerle tanıştıran kişi Ali ağabeydi. Dergi, yayınevi gibi fikirler hep bu Sahaf’ta, bu kişiler etrafında şekillenmişti. Kün Yayıncılık, Kün Edebiyat Dergisi ve nice güzel işler… Şimdi Ali ağabey yok, ama onun oturduğu köşede Ali Ağabey’in kara kalem bir portresi bizi selamlıyor.
Bu yazıyı okuyanlardan birinin ya da bir kaçının yolunu kader bir gün Yozgat’a düşürürse ve bu kişi kitaba, dostluğa ve yazmaya meraklı ise gideceği tek yer Sahaf Değişim Kitap Dünyası olmalıdır. Oraya vardığında onu Hüseyin karşılayıp içeri alacak, Şark Köşesi’nde de Ali ağabey ona tebessüm edip yanına oturtacaktır. Sonra Mustafa Çiftçi, Mehmet Ali Çakır, Celal Kapusuzoğlu ve hala Yozgat’ta olan diğer dostlar etrafında bir dostluk halkası oluşturacaklardır. Sonraki günler zaten oradan çıkmayı hiç istemeyecek.
Ercan Köksal yazdı.