Kurtlar suistimal mı ediyor?

İnternet ortamında Kurtlar Vadisi Filistin sinema filminin fragmanı dolaşmaya başlayalı çok oldu. Sosyal paylaşım sitelerinden Facebook’ta  bir kullanıcı fragmanın altına  'İskenderunluların daha bir heyecanla beklediği film!?’ yorumunu girmiş. Bunun ne anlama geldiğini açıklayacağım. Bunun nasıl da bir filmin perde arkasında oynanan, gerçek hayatın ezen ezilen mekanizması olduğunu göreceğiz.

Yıllardır ekranlarda dönene bir dizi bu. Birkaç kere kanal değiştirdi. Çok defa birileri birilerine şiddet uygulayıp bu diziyi suçladı. Sokak satıcıları bu dizide görünen yüzükleri, çakmakları, çakıları vs. sattılar. Kısacası bu dizi son dönem Türk Sosyal Kültürü’nün bir parçası oldu çıktı.

Kurtlar Vadisi Filistin

Bıkmak yok, Kurtlar Vadisi’ne devam!

Sekans belki... Tokat’ta okurken Kurtlar Vadisi’nin kendi özel gününde uzun caddede volta atardık. Hele yanınızda bir arkadaşınız da varsa bu müthiş bir şey. Konuşa konuşa baştan aşağı git gel. Ben de arada bir mağazaların dükkânların içini seyrederdim. Çoğunda televizyon, LCD, Plazma denilen teknolojik saçmalık illaki vardır. Kurtlar Vadisi de cadde boyunca tüm o ekranlarda olurdu. Bir mağazayı geçerken sonraki dükkânda sonraki sahneyi izlemek mümkün olurdu. Gözün gördüğü her yerde aynı dizi… Nasıl bir şeyse, insanlar yıllardır aynı diziyi bıkmadan usanmadan nasıl izler?

Kurtlar Vadisi Filistin çekimİskarpinle operasyona mı gidilir, Polat?

Üniversite bitti, eve döndük. Bu sefer sınav telaşı derken, arada bir bu diziyi izlemediğim olmadı değil. Baştan beri hoşlanmamıştım. Genelde dizilere karşı antipati duyarım. Neden bir yerinden kesilen bir sahnede gelecek hafta ne olacak diye merak edeyim ve onu bekleyeyim? Hele Polat tiplemesi gerçeküstü halleriyle beni çıldırtıyor. Ses tonunun değiştiğini gören, duyan var mı? İnsan hayatı boyunca aynı ses tonuyla mı konuşur? Bunu istese de başaramaz.

Ben bazı abartılı veya sahte hareketlerden diziyi izlemekten vazgeçtim. Sadece ben değil, beynine 20 santimlik matkapla girildiği halde kalkıp kötü adamları dövdüğü için, klozet taşıyla betonu kırdığı için, lamba direğinden yapılma roket kullandığı için, 2,5 metrekarelik tahta kulübe alev alev dört bir yanından yanarken üzerlerine kurşun yağdırıldığı halde sağ salim kurtulduğu için ve saymakla bitiremeyeceğim bir sürü absürt ucuz numara yüzünden diziden vazgeçen onlarca kişi tanıyorum.

Polat AlemdarKasıl kasıl nereye kadar? Hasta olacaksın, basur olacaksın Polat!

Polat’ın, oturuşu kasıntı, yürüyüşü kasıntı, çay içişi kasıntı... Allah’ım gülüşünde bile bir kasıntı var. Yani insan hayatının her anını bu kadar mı kasar? Bir psikolojik rahatsızlığı olan arkadaşım var, zannımca Polat Alemdar onu taklit ediyor? Anladık Polatgillerin içinde bulundukları dünya sert bir dünya. Senaryo da öylesine berbat kiş tıpkı bir pembe dizininin senaryosu. Sadece kişilerin isimleri, cinsiyetleri ve meslekleri değiştirilmiş.. Ancak kasılarak diziyi ciddileştirebiliyorlar. Ama nereye kadar?

Savaş filmlerinin en sertlerinde bile kahraman arada bir merhamete gelmez mi yahu? Şöyle bir bizi içine çekip hayranlığımızı kazanmaz mı?

Siz de Polat Alemdar olabilirsiniz!

Polat Alemdar olmak çok kolay olduğu için mi acaba ufacık çocuklardan genç delikanlılara kadar binlerce taklitcisi var? Yoksa Pana Film bunun farkında olarak: “Bak, odun gibi yürüyeceksin, boynuna demir çubuk sokulmuş gibi arada bir hafiften boynunu, çeneni vs. oynatacaksın, şu beylik sözleri de ağznının sadece çeyreğini açarak söyleyeceksin. Böyle yaparsan herkes seni çok rahat taklit edebilir. Promosyon şirketiyle anlaşma yapmamız gerekmez, ucuz yoldan insanlara empoze ederiz seni.” Demiş midir?

Kurtlar Vadisi Filistin ve İHH

Amcaoğlum, Filistin filmini duyunca: “Filistin meselesi bunlara kalırsa yandık!” demişti. Diziden gördüklerimiz bunu söyletmeye yeter. Hele dün -beş kasım- bir arkadaştan dinlediklerim iyi ki figüranlığı kabul etmemişim dedirtti.

Bir süre önce telefonuma İHH’dan Kurtlar Vadisi filminin Mavi Marmara baskınında rol almak isteyen yaşlı, genç, çocuk, kadın, erkek herkesin İHH’ya başvurması gerektiği yazılı bir mesaj gelmişti. Ben de amcaoğlumu aradım, gidip ismimizi yazdırırız, dedim. Aslında ciddi de değildik. Nefret ettiğim bir dizinin filminde rol alamazdım; ama Mavi Marmara’ya binebilmek fikri, bazı şeyleri katlanılır hale getirebilirdi.

Mavi Marmara’da yaşananlar tam bir felaketti. İskenderun’dan da bir abimizi kaybettik ne de olsa. En azından yaşananları yerinde görürüm, fotoğraf çeker paylaşırım diye düşünmüştüm. Ama olmadı figüranlıktan vazgeçtik. İyi ki de vazgeçmişiz.

Kurtların yaptığına bak!

Zaman zaman uğradığımız kitabevinin yanında bulunan noterde o gün bir kalabalık vardı. Ne olduğunu anlayalım derken sosyal paylaşım sitelerinde karşılaştığım fakat yüz yüze gelemediğim bir arkadaşımı o da kalabalığın içinde gördüm. Bana olanları anlattı.

Bu arkadaş filmin figüranlarını organize eden kişilerden biri… Kurtlar Vadisi yetkililerine dava açmaya hazırlanıyorlarmış. Film yetkilileri sözleşmenin gereklerini yerine getirmeyerek figüranlara söz verdiği bedeli ödememiş. Sadece figuranlar değil Tarsus’ta bir yemek şirketine olan borçlarını da ödememişer.

Bu da mı rant işi? -Tabii ki, ya ne olacaktı?

Film ekibinin kendi prestijlerinden ve Mavi Marmara olayından yararlanarak sömürü yapmaya çalıştığı ortada. Bu insanların duygularından ve içinde bulundukları muhtaç durumdan nemalanmaya kalktılar. Bir kısmı bu işi para için yapmadığını düşünüyor figüranların. Ancak herkes için öyle düşünemeyiz. Yüzlerce insan var ortada. Beş gün beş gece gemide kalarak gerçekleştirmişler çekimleri. Sonuç olarak bir emek ve verilmeyen bir karşılık var.

Kalitesizliğe ödün vermeye devam!

Filistin meselesi böyle işler yapan film yapımcılarının elinde ne kazanacak? Eminim birçok Müslüman filme bayılacak. Milyonlarca kişi sinema salonlarını dolduracak. Birçok yazı yazılacak, tartışılacak, mükemmel paralar kazanılacak, İsrail’e haddinin bildirildiği düşünülecek; ama filmin arka planında olanları bilmeyecekler..

Türkiye’nin en çok izlenen ve en çok kazanan dizisi absürt ve ucuz senaryolar sunmaya devam edecek. Güncel ve toplumun nefretini çeken şeyler oldukça onlara birer sinema filmi yapacak.. Yalnız sinema filminde seyirci "aptal" yerine konmayacak: Az daha tutarlı senaryo yazacaklar. Kalitesizlik para getirecek, yıllardır olduğu gibi ülkemizdeki kaliteli sanatçılarımız ise acından ölecek.

Evet, bu böyle olacak. Çünkü şimdiye değin böyle oldu. Çünkü şimdiye değin Türkiye kalitesizliğe ödün verdi.

 

 

Aleattin Uras haber verdi