Kur’an’ı okumadan evvel ‘falanca’ kitabı mutlaka okumalısınız” türünden söylemler vardır. Elbette bu söylemlerle işaret edilen birbirinden farklı birçok da ‘falanca’ kitap! Böylece sıra bir türlü Kur’an’a gelmez/gelemez. Oysa bir müminin okuması gereken ilk kitap, mutlak suretle Kur’ân’dan başka ne olabilir? O koruyucu bir kalkan gibi müminin elindeyken; türü, konusu ne olursa olsun diğer tüm kitaplar Kur’an’ın sağladığı bu güven ortamında okunmalıdır diye düşünüyorum. En ufak tereddütlerin anında ilahi kelâma sunulması, onay alınırsa okumaya devam edilmesi, alınmazsa “falanca” kitabın kapatılması. Hedefi belli olan düşünen mümin(e) kişi için mesele bu kadar basit.

Kur’ân’da Bütünlük Mucizesi, ismiyle uyumlu olarak mucizevi bir şekilde elime geçti diyebilirim. Kitap bana ulaştığında nüzûl sıralamasına göre yaptığım yeni okumada, henüz üçüncü sure olan Müzzemmil Suresi’ndeydim. Hemen kapağını kaldırdım ve şöyle bir göz gezdirmeye başladım. Elbette ayet ve surelerin tertibi, sıralanışı yaptığım okumayla alakalı olarak çok ilgimi çekti. Okumama, kitabın yazarı Abdulbaki Güneş’in önerilerini dikkate alarak devam ettim. Sonda yazacağımı, yeri gelmişken hemen yazayım: Kur’ân’da Bütünlük Mucizesi’ni, İlâhi Kelâm’ı “anlamak” ve “anladığını hayatına geçirmek” amacıyla okuyan herkese bütün kalbimle tavsiye ederim.

Verilen bazı örnekler insanın donup kalmasına sebep oluyor

Abdulbaki Güneş çalışmasında Kur’an’ı bize inceden inceye tanımlıyor, tanıtıyor. Peki biz kendi Kitabımızı tanımıyor muyduk ki? Ben bu sorunun cevabının kişiye özel olduğuna inanıyorum. Her birimiz kendi sorumuzun cevabını pekâlâ biliyoruz! Bu çalışmadan benim anladığım; Abdulbaki Güneş kitabını hazırlarken okuyucusuna “Kur’an’a bütüncül bakış” gözlüğü takmayı amaçlamış. Bu bütüncül bakış, Kur’an’ın evvelinden ahirine, harfinden kelimesine, kelimesinden ayet ve suresine, konusundan üslubuna, tertibinden tasnifine, lafzından anlamına ve daha pek çok katmanına yönelik bir bakış. Yazar ele aldığı konuları bol bol örnek vererek açıklamış. Bu anlamda bazı bölümler ders notu gibi desem yeridir. Tüm örnekler muteber kaynaklara dayanmakta. Birkaçını buraya almak istedim ama o kadar çok ki, okurken görürsünüz inşallah.

Ayetlerin manası ile aynı ayetlerin sonunda kullanılmış esma-i hüsna arasındaki münasebetin anlatıldığı kısım çok ilginç, bir o kadar da zevkli. Zira böyle bir münasebetin varlığından haberdar olduktan sonra insan, okuduğu her ayetin son satırlarını kapatıp orada hangi esmaların kullanılmış olabileceğini tahmin etme gayretine giriyor. Bunun zamanla bir alışkanlığa ve sonrasında ferasete dönüşmesi ne hoş olur.

Kitapta bazı konulara defalarca dikkat çekiliyor. Mesela ayetlerin tamamının yaşanmış bir olay üzerine vahyolunmuş olması… Bu ayetleri anlamak için öncesinin ve sonrasının yok sayılamayacağı. Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün ifadesi ile “bağlamından kopartılamayacağı”… Sayfaların seyri devam ederken görüyoruz ki Abdulbaki Güneş, yapılması gerekenleri sıralarken, yapılmaması gerekenleri de hatırlatıyor. Bunların en başında herkesin rahatça anlayabileceği ifade şekliyle (kitapta kullanılmış değil) “ayet cımbızlamak” geliyor. Asırlardır Müslümanın Müslümanla süren pek çok kavgasının belki de en önemli sebebinin bu olabileceğine dikkat çekiliyor. Amiyane tabirle Kur’an ayetlerine haşa joker kartı muamelesi yapmak! Vicdanlarımızda dünyevileşmenin oluşturduğu boşlukları bu şekilde doldurmaya çalışmak ne büyük talihsizlik. Olması gereken “ahenkli bir çeşitlilik”ken, olan, “aynı kaynaktan beslendiğini söyleyen çelişkili farklılıklar.” Sebep; Kur’an’a parçacı bakışla yaklaşmak. Kitabın bana verdiği mesaj bu.

Ayrıca dipnotlara bakacak olursanız, bu konuyla alakalı çok sayıda çarpıcı örnek ve âlim görüşlerine de ulaşabilirsiniz. İlaveten kitapta yanlış tarafa doğru aralanan bir kapıdan nerelere, hangi şirk diyarlarına gidilebileceği tehlikesine özellikle dikkat çekilmiş. Öyle ki bazı örnekler insanın donup kalmasına, “nasıl düşünemedim” demesine sebep oluyor.

Kur’an’ı bir hayat metodu kabul etmek

Kur’ân’da Bütünlük Mucizesi’ni, Kur’an okumalarınızda “bütüncül” bakış sizde yerleşene kadar şablon olarak kullanabilirsiniz. Mesela bir surenin son ayeti ile ardından gelen surenin ilk ayeti arasındaki münasebet hangi açıdan? Bunu bulmaya çalışmak ne kadar zevkli bir uğraşmış. Düşünme nimetini kullanmak… Kur’ân’ı Kur’ân ile anlamaya niyet etmek!

Ve dikkat çekilen önemli bir nokta daha: “Kavramlar”… Ayetlerde geçen kavramların manaları, bizim o kavramlara yüklediğimiz mana ile örtüşüyor mu? Şayet örtüşmüyorsa vahyi anlamamız mümkün mü? Bütün bu soruların cevabı Kur’ân’da Bütünlük Mucizesi’nin sayfalarında okuyucusunu bekliyor.

Kitap, neticede bir akademisyen çalışması ve bu her sayfaya sinmiş bilimsel bir üslup olarak tüm kitaba hakim. Lakin 47. sayfanın son iki satırında başlayıp 48. sayfanın ilk satırında biten bir cümle var ki, bence Kur’ân’da Bütünlük Mucizesi’nin en sade, en sıcak ve en önemli mesajını barındırıyor: “Kur’an’ı bir hayat metodu kabul edip, onu günlük hayatta uygulamak niyetiyle araştırmak gerekir.”

Abdulbaki Güneş’in bu araştırması, Gökhan Koç’un mucizeye atıf yapan hoş bir kapak çalışmasıyla süslenmiş. Etkileşim Yayınları'ndan çıkan Kur’ân’da Bütünlük Mucizesi 182 sayfa. İyi okumalar.

Zeynep İnan yazdı