Bir dergimiz vardı. Gelmesiyle bizi nasıl sevindirmişti, nasıl! Dergi dediğin böyle olur, dedirtmişti bize. Müslümanlar vardı hep içinde, dünyamız vardı, biz vardık.

250 ila 400 arasında gidip gelen sayfa sayısı kendine kitap niteliği kazandırıyordu. Arşivliği hak ediyordu. Hepsini bir arada çok zor bulabileceğimiz nice yazarımız vardı sevdiğimiz, beğendiğimiz, özlediğimiz, takdir ettiğimiz ve hep yazmasını istediğimiz...

Kudüs dergisi
(+)

Kudüs dergisiydi o... Bahar-2003 tarihli ilk sayısıyla birlikte binbir umutla selam vermişti o günlerde kardeşlerine. Sahipliğini Hamza Türkmen’in, yazı işleri müdürlüğünü Kazım Sağlam’ın, editörlüğünü Alptekin Dursunoğlu’nun ve Ahmet Varol’un, yayın koordinatörlüğünü Sinan Özyurt’un yaptığı; yayın kurulunun Abdullah Yıldız, Ahmet Ağırakça, Ahmet Emin Dağ, Ahmet Varol, Alptekin Dursunoğlu, Hamza Türkmen, İbrahim Karagül, Mustafa Eğilli, Rıdvan Kaya ve Şemsettin Özdemir’den oluştuğu bir dergiydi Kudüs.

Kudüs dergisi emektarları ilk sayılarının sunuş yazısında derginin nasıl vücut bulduğuyla ilgili bilgilendirmede bulunmuştular. 2002 Nisan’ında yaşanan Cenin katliamının hüznü içinde “ne yapabiliriz?” sorusuna cevap aranırken mayalanıp oluşturulan Filistin Dostları Girişimi (FDG)’nin kendi için belirlediği ödevlerden biri olarak tasarlandığı, ifadeleri bulunuyor sunuşta. Evet, böylesi bir kaygıyla yola koyulan FDG, Kudüs dergisi gibi unutulmayacak çapta bir dergiyi getirmişlerdi önümüze, tam kalbimize. Tamam, ilk bakışta kitabı andırıyordu ama olsundu; ağabeylerimiz Filistin’i, Irak’ı, Suriye’yi, Çeçenya’yı, Afganistan’ı, Keşmir’i, Eritye’yi... yazsınlar da gerisi önemli değildi. Bizler okuruz, okur’uz bizler. Yazmak gerekirdi onları, oraları. Kazmak gerekirdi dimağlara Müslüman beldeleri, Müslüman yürekleri.

Kudüs dergisi
(+)

Kudüs dergisinde neler bekliyordu okurunu?

Hasan Aycın’ın hemen ilk sayfalarda, insanı üzerinde saatlerce tefekküre sevk eden o derunî çizimleri... Değiniler bölümündeki, hafsalamızı alt-üst eden o yağmurlu cümlelerin hâkim olduğu denemeler... Makaleler’in enine-boyuna ele aldığı dünyamız, insanlarımız ve davamız ve kavgamız... Tartışma bölümünde her ay masaya yatırılan kederlerimiz... Röportajlarla sorulmadık soru, konuşturulmadık adam bırakılmamış. Hele Soruşturma kısmını okumanın lezzeti bambaşkaydı. Her sayıda onlarca güzelin belirlenen bir konu üzerine sundukları fikirleri işlenirdi sayfalara dertli dertli. İlk sayıda soruşturmaya tâbi tutulan bazı simalar şöyle: Abdurrahman Dilipak, Ahmet Mercan, Atasoy Müftüoğlu, Şehid Bahattin Yıldız, Beşir Eryarsoy, Ekrem Kızıltaş, Hayrettin Karaman, İbrahim Hakkı Toprak, Süleyman Arslantaş.

Kitaplık yanı olmadan tabi ki olmazdı bir Müslümanın dergisi. Her biri kendi alanında büyük bir boşluk dolduran kitaplar tahlil edilirdi o sayfalarda. Sonra o günlerde açılan Aksa Haber internet sitesinden Seçme Yazılar alıntılanırdı ümmet üzerine kanat geren. Son olarak da yine Aksa Haber’den Filistin Güncesi yapılırdı. Gün gün haberler aktarılırdı. 3 aylık bir panorama özelliği vardı o sayfaların. Daha evvel haberleri takip etmemiş iseniz eğer, o sayfaları okumanız size kâfi gelirdi sanırım.

Toplam yedi sayı çıkmanın azizliğini yaşayan bu güzel dergimiz, Bahar-2003 olarak adım attığı bu yolu, Kış-2005 sayısıyla son selamını vererek bitirdi ve yitti de gitti.

Çoğunlukla dergilerimizin genel akıbetini aynıyla yaşayan Kudüs Dergisi’nin tekrar diriltilmesini ağabeylerimizden, yazarlarımızdan can-ı gönülden istirham ederek bekliyoruz vesselam...

 

Fatih Pala yazdı