Zarifoğlu'yla geçen yedi yılda neler yaşandı?

Âlim Kahraman, 'Cahit Zarifoğlu'yla Yedi Yıl' kitabında Zarifoğlu'yla geçen yedi yılını mektuplarla ve kendi yaşadığı duygularıyla, anılarıyla kaleme döktü. Hatice Kübra Karadeniz yazdı..

Zarifoğlu'yla geçen yedi yılda neler yaşandı?

Bir tütsü misali buram buram zarif insan kokuyor kitabın sayfaları. “Keşke”lerle birlikte bazen hıçkırıklar düğümleniyor insanın boğazına. Tüm yaşanan ve yaşanmışlıklar adına...

Âlim Kahraman'ın kaleminden dökülmüş kelimeler. Çok güzel olmuş. Zarif insana dair böyle bir esere ihtiyacımız var imiş.

''Cahit Zarifoğlu'yla Yedi Yıl” isimli kitap Âlim Kahraman Bey'in büyük uğraşları sonucunda ortaya çıkmış ve Büyüyenay Yayınları tarafından basılmış. Zarifoğlu'yla geçen yedi yılını mektuplarla ve kendi yaşadığı duygularıyla, anılarıyla kaleme döken Âlim Kahraman, Cahit Zarifoğlu'nun çok değer verdiği kişilerden birisi. Kendisinden dergi faaliyetlerinin çoğuna iştirak etmesini istiyor Zarifoğlu. Bir dönem Mavera'nın editörlüğünü de yapıyor Âlim Kahraman.'

Âlim Bey kitapta bir çok bölüme yer vermiş. Cahit Zarifoğlu ile mektuplaşmalarından oluşan bölümde sadece Cahit Zarifoğlu'nun Âlim Kahraman'a yazdığı mektuplar var. Mektuplarda o kadar çok şey var ki. Okurken sanki size yazılmış hissiyle, merakıyla bir sonraki mektubu merak ediyorsunuz ve yer yer de içiniz sızlıyor. Âlim Kahraman'a bir çok öğüdü var Zarifoğlu'nun yazılarla alakalı. Dostlukları ise takdire şayan bir güzellikte. Koca ömrün yedi yılına yayınlan bir dostluk. Her mektupta “kardeşim”, “dostum” diyor Zarifoğlu.

Zarifoğlu'nun yıl yıl neler yaptığı, nelerle uğraştığı da kitapta yer alıyor

Kitabın kapağı ayrı bir fon oluşturmuş. Kapakta Cahit Zarifoğlu'nun el yazısıyla yazılmış mektuplardan biri var. Eliniz gezinirken kitabın kapağında, duygularınız kabarıyor. Bir anlık da olsa o anlara gidip geliyorsunuz. Kitabın içinde zaman dizini de mevcut. Zarifoğlu'nun yıl yıl neler yaptığı, nelerle uğraştığı vs. Mektupların orijinal haline de yer verilmiş bazı sayfalarda. Karışık bir yazısı olmasına rağmen bir naiflik ve huzur var sanki her kelimede. Koşturmacalarla geçen ömrü vefa etseydi daha yapacağı neler vardı kim bilir.

Her yazma eğilimi olan kimsenin onun gibi bir rehbere ihtiyacı vardır aslında. Âlim Kahraman da sürekli olarak bundan bahsediyor. Kendisinin o zamanlar ne kadar şanslı olduğunu döküyor sayfalarına. Kah kızıyor zarif insan, kah istekle, iştiyakla devam ediyor yoluna. Herşeye rağmen yüzünde oluşan o kırık tebessümle tutuyor hayatından bir ucundan. Ne çok projesi varmış. Neler düşünmüş ah ah bilseniz. Ölüm onu ansızın bizden alıp götürünceye kadar işte her şey. Gerisi hep hikaye.

Âlim Kahraman'ın 2012 yılında Cahit Zarifoğlu'na yazdığı bir mektup da mevcut kitabın içerisinde. Pek çok şeyi özetlemiş hayata dair, yaşanmışlıklara dair ve Zarifoğlu'nun vefatına dair. Şöyle bir yumruk oturuyor boğazınıza. İsyan etmeden, biraz da haykırırcasına “biraz daha kalsaydı buralarda” diyor bir kısık ses. Tanış olmayı yeğleyen bir sitemle. Sonra susuyor ve siniyorum köşeme.

Fazla fazla yaz

Hafif tebessümlere kapı açan satırlar da yok değil. Duygu yüklü olarak tanıdığım Zarifoğlu'nun aslında nüktedan bir yapıya sahip olduğunu da okuyoruz kitapta. Kırık tebessümün nereden geldiğini az çok anlabiliyorum o vakit.

Mektuplar haricinde en çok beğendiğim bölümü ise Üsküdar'da bir kahve idi. Bu kahve bahsi geçen diğer mekanlar Cahit Zarifoğlu'nun genel olarak uğradığı, madden, manen bir şeyler paylaştığı mekanlar. Yaşadığı evlerden de yer yer kesitler bulmak mümkün. Hoş bir sada bırakmış Zarifoğlu arkadasında, ne mutlu ona. Ne mutlu güzel sözler söyleten o kocaman yüreğine. Rabbim böyle insanları her daim var etsin yaşamımızda.

Dergi ve yazılarla ilgili çalışmalarından da söz ediyor Âlim Kahraman Bey. Sürekli yazı istiyor kendisinden. “Fazla fazla yaz. Her türden muhakkak bulunsun elinde/elimde” diyor. Sonra bir ara mahsunlaşıyor, “artık taşın altına sizler koyun elinizi” diyor. Ara ara Zarifoğlu'nun fotoğraflarına ilişiyor gözüm. Tuhaf hisler bırakıyor insanda, kaçıp gidesi, saklanası geliyor mısraların, cümlelerin ardına insanın.

Âlim Kahraman ile Cahit Zarifoğlu'nun arasındaki mektuplaşmaları okurken aklıma Asım Gültekin Hocayla benim mailleşmelerimiz geldi. Hem güldüm, hem de hüzünlendim kendimce. Sanki benim için de Cahit Zarifoğlu Asım Hocamdı. O sevdirmişti zaten bana Cahit Zarifoğlu'nu. (Şimdi bu satırları daha düzgün kurabiliyor isem onun sayesinde.) Zarifoğlu'nun şiir kitabını almıştım. Bu kitaptan ödev veriyordu Asım Hoca. Ve daha niceleri... Ama ben pek çalışamıyordum ödevlerime, çok ihmal ediyordum. Yeni yeni anlıyorum kıymetini. Lakin şimdi ise bende ona yazacak yüz yok. Kıymet bilmek lazım her çağda büyüklerimizin. Eleştirel bakan insan çok az. Zarifoğlu da öyle söylüyor. Âlim Kahraman'a da en çok bu yüzden değer veriyor. Eleştirel bir bakış açısına sahip olduğu için.

Velhasılı kelam bu kitabı bir iki kez daha okumaya niyetliyim. Her ayrıntıyı zihnimde daha canlı tutmak için. Beslenebileceğim yerleri daha net keşfedebilmek için...

Hatice Kübra Karadeniz yazdı

YORUM EKLE