Zaman-mekân aşıp gelen kardeşlik belgesi: Veda Hutbesi

Veda Haccı, Resulullah’ın (sas) peygamberlik sırasında eda ettiği tek hacdır. Bazı tarihçilerin tahminlerine göre, o yıl Arafat'ta yüz on dört bin Müslüman bir araya gelmişti. Veda haccını önemli kılan sebeplerden biri de şüphesiz Veda Hutbesi'dir.

Zaman-mekân aşıp gelen kardeşlik belgesi: Veda Hutbesi

Resullullah (sas), İslam’ın ana ve temel prensiplerini kapsayan ve her davetçinin ezberlemesi gereken Veda Hutbesi’nde şöyle demektedir:

“Ey insanlar, sözümü dinleyiniz. Bilmiyorum belki bu yıldan sonra sizinle burada artık buluşamayacağım. –Bu Resulullah’ın (sa) mucizelerinden bir tanesidir. –Ey insanlar! Bugününüz, bu ayınız nasıl mukaddes bir gün ve ay ise canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddes kılınmış, her türlü tecavüzden korunmuştur.

Ey insanlar!

Yarın Rabbinize kavuştuğunuzda dünyada yaptıklarınızdan sorulacaksınız.

Ey insanlar!

Kimin yanında bir emanet var ise onu sahibine versin. Faizin her çeşiti kaldırılmıştır. Fakat borcunuzun aslını vermek gerekir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız. Allah’ın emri ile faiz yoktur. Abdülmuttalib’in oğlu Abbas’ın faizi de kaldırılmıştır.

Ey insanlar!

Cahiliye devrindeki kan davaları da artık kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmuttalib’in torunu Rebia b. Harise’nin kan davasıdır.

Ey insanlar!

Bugün şeytan artık topraklarınızda yeniden size tesir edemez, tekrar hakim olamaz. Fakat sizler kaldırdığım hükümler dışında, önemsemediğiniz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun kılacaktır. Dininiz hususunda hassas olun, sakının.

Ey, insanlar!

Sizlerin kadınlarınızın üzerinde, kadınlarınızın da sizlerin üzerinde hakları vardır. Sizlerin kadınlarınız üzerindeki haklarınız; evinize hoşlanmadığınız birini almaması ve çirkin bir fiil işlememesidir. Aksi takdirde Allah Teâlâ size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve hafifçe vurmanıza izin vermiştir. Kadınlarında sizlerin üzerindeki hakları; rızıklarını ve giyecek ihtiyaçlarını iyi bir şekilde karşılamanız. Onlar size muhtaçtır, acizdirler. Siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Allah’ın adı ile kendinize helal kıldınız.

Ey insanlar! Sözümü iyi kavrayın. Size bir emanet bırakıyorum ki ona sımsıkı bağlı kaldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız. O emanet Allah’ın Kitabı ve Resulünün Sünnetidir. Sözlerimi iyi dinleyiniz ve iyi kavrayınız. Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşine ait herhangi bir şey kardeşinin gönül hoşnutluğuyla vermesi müstesna, kişiye helal değildir. Kendinize de zulmetmeyiniz.

Ya Rab! Tebliğ ettim mi?”

Veda Haccının ilk dikkat çeken özelliği, çeşitli yerlerden gelerek Resullullah (sas) ile beraber hacceden, onu tasdik eden kalabalığın büyüklüğüydü. Yirmi üç sene gibi kısa sayılabilecek bir zaman dilimi öncesinde bu insanların tamamı putperest idi. Onun risaletine inanıyorlar, tevhid davetine hayret ediyorlar, putperest atalarının aşağılanmasına dayanamıyorlar ve ekseri Resulullah’a düşman oluyorlardı. Onu öldürmek için çalışan bu insanların ruhlarında kısa sürede bu hayret verici inkılâp nasıl gerçekleşmiştir? Resulullah (sa) bu muazzam kalabalığa putperestlikten, cehaletten, tefrikadan kurtarmış, kalplerini iman sevgisi ile birleştirmiştir.

Bizler insanların ne olursa olsunlar kısa sürede bu kadar büyük bir başarı sağlayamayacaklarını bilmekteyiz. Çünkü tarihin hiçbir devrinde bu tür bir başarıya rastlanılmamaktadır. İşte bu peygamberliğin bir delili, Allah’ın yardımının neticesi, Allah’ın kulları için seçtiği dinin bir mucizesidir.

Yüce Allah, yolunu şaşırmış, nefislerinin arzularına boyun eğmiş bir milleti onunla hidayete kavuşturarak diğer milletlere önderlik yapmasını sağlamış, tarihin akışını onların elleri ile değiştirmiştir.

Yüz on dört bin kişi yakın bir geçmişte O’nu yalanlarken artık O’nu tasdik eder oldu. O’nunla savaşırken O’na tâbi oldular. Nefret ederken sevmeye başladılar. Bütün bunlar yirmi üç senede gerçekleşti. Şüphesiz ki bu kendine ortak koşulanlardan uzak olan yüce Allah’ın bir mucizesidir.

Veda Haccında dikkat edeceğimiz bir diğer husus ise Resulullah’ın risâletinin tamamlanması ve zafer neticesinde ilan ettiği prensiplerin aynısı olduğunu görürüz. Çünkü İslam’ın temel prensipleri şartlara ve durumlara göre değişmez.

Bugün ise menfaatleri ve çıkarları için çalışanlar, ilk başta gerçek emel ve düşüncelerini açığa vurmakta, güç ve kuvveti ele geçirdiklerinde ise yırtıcı kesilmektedirler.

Kendi çıkarları için çalışanlar ile insanlığın kurtuluşu için çalışanlar arasında elbette fark olacaktır. Şeytanın dostları ile Rahman’ın dostları arasındaki fark, mukayese kabul etmeyecek büyüklüktedir.

“Allah inananların dostudur. Onları karanlıktan nura çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise putları olup onları nurdan karanlığa sürükler. İşte onlar cehennemliktir. Onlar orada temelli kalıcıdırlar.” (Bakara,257)

Prof. Dr. Mustafa Sıbâî, Peygamberimizin Hayatından Dersler ve İbretler, Risale Yayınları

YORUM EKLE

banner36