Psikiyatr Dr. Mustafa Merter tarafından kaleme alınan Dokuz Yüz Katlı İnsan’ı, Kaknüs Yayınları okuyucu ile buluşturdu. Tasavvuf ve Benötesi Psikolojisi alt başlığı ile yayınlanan kitabın ilk basımı üzerinden iki yıl geçmeden yedinci basımının yapıldığını görüyoruz. Bu, kitabın, Psikoloji alanında bariz bir boşluğu doldurduğunun bir başka göstergesi.
Kitapta neler var?
Kitap, dokuz bölüm ile üç önemli makalenin de yer aldığı ekler kısmından oluşuyor.
Bilinçdışının Keşfinin Kısa Tarihçesi adını taşıyan birinci bölüm, Psikoloji’nin bu güne uzanan tarihi seyrini anlaşılır bir dille özetliyor. İnsan bilincinin keşfinde öne çıkan isimlerin görüşleri sırasıyla zikredilerek batılı psikolojinin gelişim seyrine dair bir çerçeve çiziliyor. Freud, Jung, James, Horney, Maslow gibi bilim adamları, insanı tanımak ve ona yardım etmek maksadıyla bilinç üzerinde keşifler yaptılar. İnsanın kadim huzursuzluğuna, kabına sığmaz hırçınlığına çareler aradılar. Ancak pozitivist ve materyalist bilim anlayışıyla hareket edildiği ve insan, özü itibariyle kötücül ve kaotik bir varlık kabul edildiği için gelinen nokta insanın derdine şifa sunmak yerine hastalığını çoğalttı.
Psikanaliz medeniyetinin girdapları
Freud’un temellerini attığı karanlık bilinçdışı sayesinde insan, bilincin bodrum katlarına hapsedildi. Üst bilinçdışının varlığından habersiz bilim adamları, insanı, nefs-i emmaresine mahkûm ederek gelişim seyrini elinden aldılar. Oysa insan yaradılışı gereği bir üst varoluş düzeyine geçmek ihtiyacındadır. Bulunduğu varoluş düzeyinde kalmak bile ona sıkıntı verirken en alt varoluş düzeyine inmek ruhunda ne tahribatlar açacaktır.
Bu psikanaliz medeniyetinin, “kendini gerçekleştirme”, “kendini tatmin etme”, “bireyselleşme” taktikleriyle egosu şişirilmiş insanın narsizm ve egoizmin zirvesinde, kendisine ve kâinata ne denli zarar verebileceğini artık biliyoruz.
İslam tasavvuf geleneği
İslam Tasavvuf Geleneği, insanı kendi karanlığından kurtarıp üst bilinçdışının aydınlık katmanlarına taşıma noktasında zengin birikime sahiptir. İnsanın gelişim seyrini disipline eden ve adına “ Seyr-i Sülük” denilen metodoloji sayesinde nefsin tekamülü sağlanır. İnsan alt bilinçdışının gölgelerinden ibaret değildir. Bu gölgelerle birlikte kendinde “kâmil insan” potansiyelini de taşır. Tasavvuf, insanın alt ve üst bütün varoluş katmanlarını göz önüne koyarak insana dair kuşatıcı bir idrak temin ederken; insana kendi kemaline doğru yolculuğu teklif eder.
Dokuz Yüz Katlı İnsan, insanın çok katmanlı ruh-nefs yapısını konu edinirken tasavvuf teknik ve yöntemleriyle modern psikolojiyi yan yana getirir. Gerekli yerlerde mukayese ederek, psikolojinin tıkandığı noktalarda tasavvufi uygulamaları teklif eder.
Tasavvufu göremeyen Uzakdoğu’ya gider
Din ve maneviyata sırtını dönerek var olan modern psikoloji, insana şifa sunmadığından, insan yeni arayışlara yöneldi. “Yeniçağ manevi arayışları” olarak isimlendirilen bu yöneliş uzak doğu ritüellerini gündeme getirdi. Yazar, bir başlık altında konuyu ele alırken bu arayışın insan için, çıkmaz sokak olduğunu vurguluyor. Yaşanan sahte geçici hallerin ruh sağlığını tehdit edici rolü, nefis şişmesi ve sahte ermiş alt kişiliklerin gün yüzüne çıkması bu ritüellerin tehlikeleri olarak sayılıyor.
Batılı bazı psikologlar, psikolojinin yüzünü artık, din ve maneviyata dönmesi gerektiğini söylüyor. Yazar, ülkemizde de bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini vurgularken; bu toprakların en büyük zenginliği olan tasavvufun bir imkân olduğunu hatırlatıyor.
Hilal Söylemez dikkat çekti
Not: www.benotesi.org Mustafa Merter tarafından kurulan Benötesi Psikolojisi Derneğinin resmi sitesi.
Bu kitabı geçen yıl çok sevdiğim bir dostumla konuşmuştuk. Okunası, faydalanılası... Hatırlattığınız için, teşekkür ederim.