Tutunamayanlar niçin tutunamadı?

Kimdir bu tutunamayanlar? Sınıf birincisi olduğu hâlde fakir olduğu için ilkokuldan sonra elektrikçi çıraklığına başlayan Osman’dan tutun da yeni bir düzen kurulduğu zaman düzenin yerleşmesi için bilgisiz görülüp tasfiye edilen halk kütlelerine kadar akıllı ya da akılsız bütün ezilenler… Sakine Odabaşı yazdı.

Tutunamayanlar niçin tutunamadı?

Kimdir bu tutunamayanlar? Sınıf birincisi olduğu hâlde fakir olduğu için ilkokuldan sonra elektrikçi çıraklığına başlayan Osman’dan tutun da yeni bir düzen kurulduğu zaman düzenin yerleşmesi için bilgisiz görülüp tasfiye edilen halk kütlelerine kadar akıllı ya da akılsız bütün ezilenler…

Tutunamayan Selim ve Eyyamgüder olan Turgut  

Oğuz Atay’ın 1970 yılında TRT Roman Ödülü’nü kazanan ölümsüz eseri Tutunamayanlar, ikisi de mühendis olan Turgut Özben ve Selim Işık’ın yakın arkadaşlıklarını anlatırken varoluşu sorgulayan postmodern bir romandır.

Turgut ve onun tabiriyle “yumuşakçalar krallığının nimetlerinden yararlanan’’ arkadaşları, küçük burjuva tapınağının cilalı tuğlalarından biri olarak ve birbirine tutunarak yaşayan birer ‘’eyyamgüder (oportünist)’’dir. Oysa Turgut, karısı ve iki çocuğu ile ölümden kaçarak yaşadığı bu hayattan bıkmıştır. Yaşamı anlamak için ölümü anlamak gerektiğini düşünür. Bu yüzden intihar eden yakın arkadaşı Selim Işık’ı tanıyanlarla görüşerek parçaları bir araya getirip Selim’i ve onun ölümünü anlamaya karar verir.

Selim; büyüyememiş, gerçek dünyaya karışmaya korkmuş, yaşamaktan yorulmuş, mustarip bir ruhtur. Gerçi çok okuyan biridir ama kitaplardan yaşantısı için yararlanamamıştır. Küçükken edindiği düzensiz din bilgisi, onun dinin cezalandırıcı yönünden kaçmasına sebep olmuştur. Ailesine ve arkadaşlarına tutunamayan Selim; çareyi İncil’e tutunmakta bulmuş, başı sıkışınca Hz. İsa’dan medet uman birine dönüşmüştür.

Turgut, Selim’in izinden giderek görüşmelerin ilkini Selim’in annesi Müzeyyen Hanım’la yapar. Selim’in babası onun istemediği bir mesleği seçmesine sebep olmuşsa da annesi ilgili bir annedir. Turgut ‘un görüştüğü ikinci kişi Selim’in iş arkadaşı Süleyman Kargı’dır. Selim, ona kendi yazdığı ‘’Şarkılar’’ isimli bir dosya bırakmıştır. İncil’deki’’ Süleyman’ın Şarkısı’’ adlı bölüme benzeyen bu şarkılar yoluyla Selim’i tanırız. Daha sonra Turgut, sırasıyla Selim’in sefahat alemlerinden arkadaşı Metin, liseden oyun arkadaşı Esat ve Selim’in sevgilisi Günseli Ediz’le görüşür. Bütün bu görüşmeler; Turgut’un kendi varoluşunu sorgulamasına, küçük burjuva yaşamını terk ederek Anadolu’ya gidip ortadan kaybolmasına yol açacaktır.

İsa ve Hamlet

Eserin tamamında metinlerarası birer pastiş örneği olarak İncil ve Hamlet’e göndermeler yapılmıştır. Selim, İsa’ya benzemektedir. Nasıl ki sahte din adamları ferisiler, Hz. İsa’yı suçlamışsa Selim’in birlikte toplumsal bir dergi çıkardığı Burhan ve avanesi de ‘’Ellerini uzatarak kelimeleri yüzünden onu suçlamışlar”dır. Herkesin birbirini kötülediği, birbirinin suratına veya arkasından nefretini haykırdığı sahte bir dünya yaratmışlardır. Turgut ise Metin’le gittiği en izbe sefahat alemlerinde haykırdığı gibi bir Hamlet’tir. Hamlet’in soytarı Yorik’i varsa Turgut’un da hayali arkadaşı Olric’i vardır. Hamlet, babasının Turgut ise Selim’in intikamını almaya çalışmaktadır. Zaten İsa’nın ve Hamlet’in ortak yanı budur: İkisi de babası için savaşmaktadır.

Selim niçin tutunamadı?

Selim, annesine tutunamamıştır çünkü kişisel gelişimi onu annesinden koparmıştır. Okuduğu kitaplara tutunamamıştır çünkü kitaplarla yaşamı arasında bir bağ kuramamıştır. Arkadaşlarına tutunamamıştır çünkü arkadaşları, Selim olmayan bir Selim yaratmak, onu değiştirmek istemişlerdir. “Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimi hep kaçırırdım.” dediği sevgilisine tutunamamıştır zira “kötü yaşarım” korkusuyla evlilik gibi bir bağla birine bağlanmak istememektedir.

Tutunamayanlar niçin tutunamadı?

Din terbiyesinin verilmesinde gösterilen ihmal, onun İslâmiyet’e bağlanmasını engellemiştir. Her ne kadar bir aralar manastıra kapanmayı düşünecek kadar Hristiyanlık’tan etkilenmişse de bu dinin bütün barışçı niteliklerine rağmen kan ve ateşe hiçbir çağda engel olamamasını bir türlü anlayamamaktadır. Selim’in devrim romantizmine de tutunamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Zirâ ‘’Şarkılar’’ bölümüne bir parodi ögesi olarak yerleştirilen hayali “Orta Alga Yazıtları” yoluyla Öztürkçecilik, terakkinin putlaştırılması, Güneş-Dil Teorisi, faşist tarih görüşü, halka rağmen devrim düşüncesi kıyasıya eleştirilmiştir.

Velhasıl Selim, yalnızlık dolu bu koca dünyada bütün tutunamayanları öksüz bırakıp gitmiş, şarkısı yarım kalmıştır…

Sakine Odabaşı  

YORUM EKLE
YORUMLAR
Feyza Buket Pehlevan
Feyza Buket Pehlevan - 3 yıl Önce

Muhteşem bir yazı çok beğendim.