Besim F. Dellaloğlu’nun kaleminden: Sosyolojik Nazar
Sosyolojik Nazar, Besim F. Dellaloğlu'nun Gazete Duvar'da kaleme aldığı köşe yazılarından oluşuyor. Yazar, bu derlemesinde bir sosyolog olarak gündelik kavramlar üzerinden Türkiye'nin fotoğrafını çiziyor. İdeolojik mahallelerin hangi kelimeler ve nosyonlar üzerinden meseleleri nasıl yanlı/ş yorumladıklarını örnekleriyle anlatıyor. Sosyolojik Nazar, sağ ve sol'un kendi hapishanelerine açılan bir düşünce penceresi!
Evet, hayat organiktir. Toplum ilişkiseldir.
Kitaptan Alıntılar
Siyaset kara gibidir, hızlı ısınır ve hızlı soğur. Ancak toplum deniz gibidir, daha yavaş ısınır ve daha yavaş soğur. Toplumlar değişirler. İlerlemeleri ya da gerilemeleri söz konusu değildir. “İleri” ve “geri” otomotiv sektörüyle ilgili kavramlardır, sosyolojiyle ilgili değil!
Türkiye’de sağ/sol kavramları köklerini Avrupa’da olduğu gibi ekonomi-politik bir gerilimden çok kültür-politik bir gerilimden alırlar. Laik/dindar, batılı/doğulu, modern/muhafazakâr ekseninde kutuplaşmış bir toplumda siyaset öncelikle ekonomik çıkarlar değil, yaşama biçimi üzerinden belirlenir.
Sosyoloji olması gerekenle değil, olanla ilgilenir. Toplumlar ilerlemezler, gerilemezler, sadece değişirler. Sosyoloji değişimin bilimidir.
Örneğin şarap içince medeni olmuyorsunuz. Sadece, Batı’nın antropolojik kültürünün önemli bir ürününü tecrübe etmiş oluyorsunuz. Ya da pizza, lahmacundan daha medeni değil mesela. Sonuçta her ikisi de hamur, et ve sebzeden oluşuyor. Lahmacun Türkiye’nin güneydoğu bölgesinin, pizza ise İtalya’nın Sicilya yöresinin antropolojik kültürü. Pizza ABD üzerinden küreselleştiği için “medeni” gibi gözüküyor sadece.
Bence kitapla, kütüphaneyle sahici ilişkisi olan birinin, bir amatör okurun bu yazının da yazılmasına neden olan tepkileri vermesi zordur. Kitaba gerçekten değer veren, düzenli kitap okuyan biri kütüphanesinin önünde video çeken birini ayıplamaz ya da birinin evinde kütüphane görünce “Bunların hepsini okudunuz mu?” diye sormaz.
Solcu aydın, haznesi tıka basa dolu ama musluğu bozuk olduğu için su içilemeyen çeşmeler gibidir.
Sağcı aydının en önemli sorunu evrensel bir müfredatı genellikle defansif bir refleksle karşılamasıdır.
Güney Kore edebiyatının çağdaş yıldızlarından Kim Young-ha’nın kaleminden karanlık, keskin, parlak ve sürprizli bir roman:
Bir Katilin Güncesi.
İnsanlar ‘kötü’yü anlamak ister. Beyhude bir istektir. Kötülük gökkuşağı gibidir, ne kadar yaklaşırsan o kadar uzaklaşır. Kötü de anlaşılamadığı için kötüdür ya zaten!
Yetmişine basmış Byeongsu Kim eski bir seri katildir. En son kırklı yaşlarında cinayet işleyen ve hayatına sıradan bir vatandaş olarak devam eden Byeongsu, yaşadığı kentte bir katil birbiri ardına kadınları öldürmeye başlayınca, bu katilin kurbanlarından biri olmasından korktuğu kızı Inhi’yi korumak için fiziksel olarak hazırlanmaya başlar. Ancak hayat ona kızını koruma yolunda kötü bir sürprizle karşılık verir. Byeongsu, Alzheimer’a yakalanmıştır ve hafızasını her geçen gün kaybetmektedir. Üstelik Byeongsu'nun şüphelendiği isim, kızının evlenmeyi planladığı Cute'dir. Roman boyunca yazar, kendisi de eski bir seri katil olan karakterin cinayetleri işleme sebebi üzerinden iyi ve kötü kavramlarını da sorgulamaya açar.
Yazar Hakkında
11 Kasım 1968’de Güney Kore’de dünyaya geldi. Kore’nin önde gelen üniversitelerinden Yonsei Üniversitesi’nde işletme eğitimi aldı. 1995’te Review dergisinde “Ayna Hakkındaki Düşünceler” ile yazarlık hayatına başladı. Kore Ulusal Sanat Üniversitesi’nde drama alanında dersler verdi. KBS Radio’da bir kültür-sanat programı hazırlayıp sundu. 2008’de kendisini tamamen yazarlığa adamak için yaptığı tüm işleri bıraktı. 20’den fazla eseri birçok dile çevrildi. İlk romanı Kendimi Yıkmaya Hakkım Var Fransızcaya çevrildikten sonra yazar Kore dışında da tanınmaya başlandı.
Romanları arasında Bir Katilin Güncesi, Kara Çiçek, Kendimi Yıkmaya Hakkım Var, Bilgi Yarışması, Işık İmparatorluğu, Yalnızca İki Kişi, Abim Geri Döndü, Asansördeki Adama Ne Oldu gibi eserleri bulunmaktadır. Yazar “Kendimi Yıkmaya Hakkım Var” adlı romanıyla 1996’da Munhak Dongne Ödülünü almıştır. 1999’da Modern Edebiyat Ödülü, 2004’te Dong-in, Hwangsunwon, Isang edebiyat ödüllerine layık görülmüştür. Yayımladığı romanları ve öykü kitaplarıyla Kore’nin en yetenekli post modern yazarları arasına yer alır.
Kitap Hakkında Söylenenler
“Koreli yazar Kim Young-ha’nın öyküleri şimşek gibi çarparak sinirlerinizi yakacak, heyecan verici, çarpıcı metinler. Bir Katilin Güncesi, son iş olarak kızını öldürmeye kararlı bir adamı hedef alan seri katili konu alıyor. Kim’in neden Kore’deki tüm edebiyat ödüllerine layık görüldüğünü ve neslinin en iyi yazarı olarak kabul edildiğini anlamak hiç zor değil.” —NYLON
“Kim, ‘öteki’nin içindeki insanlığı, trajedinin içindeki komediyi ve görünüşte normal olanın içindeki çarpıklığı bulma konusunda uzman. Bir Katilin Güncesi, kızını Alzheimer’a yenik düşmeden önce kasabadaki başka bir katilin kurbanı olmaktan kurtarmaya çalışan bir seri katilin bozulan zihninde bize rehberlik ediyor. O. Henry düzeyindeki ironinin, Italo Calvino tarzı hümanizmle muhteşem karışımı.” —CrimeReads
“Yetenekli, yaşlı bir katilin kendi anılarına güvenemez hale gelmesi, suçlu anti-kahramanların genellikle karşılaştığı ahlaki çıkmazlarına ilginç bir örnek. Byeongsu’nun kaybettiği anılarıyla olan etkileşimlerini yeniden yaratmak için okurunu, kahramanın sesine derinden çekiyor. Kim, ihtiyatlı okurları bile bir Byeongsu’nun kontrolünü kaybetme korkusunun en kötüsüyle şaşırtmayı başarıyor. Anıları arasnda gezinirken okurun gerçeğe dair çeşitli yorumları bir Rorschach testi gibi davranacak, ona olan inançlarının sınırlarını değerlendirecek.” —The Atlantic
“Kim Young-ha, gerçeği çarpıtmada ve gerçekliğin gerçekten ne kadar anlamsız olduğuna dair hikayeler anlatmakta son derece başarılı. Bu keskin kenarıyla gündelik sürrealizmin en iyi örneklerinden. Yazdıkları ne kadar karanlık olsa da parlak bir ışık parlıyor içinden. İşte bu ışığa ‘yetenek’ denir, Kim Young-ha çok ünlü olmayı hak eden bir yazar.” —New York Journal of Books
“Ünlü Güney Koreli yazar Kim Young-ha Bir Katilin Güncesi’nde, ölüm ve kaybın araya girmesiyle daha da kırılgan hale gelen hikâyelerimizi ele alıyor.” —AM New York
“Bu saplantılı hikâye, Güney Kore’nin çok yönlü yazarlarından birinin sert, havalı ve muzip sesiyle yankılanıyor... Yükselen kaygı ve Kafkaesk mizah, aldatıcı biçimde karmaşık romanda birleşiyor... [Kim’in] eklektik sanatına canlı, büyüleyici bir davet.” —Kirkus Reviews
“Kim, mutluluğun ve ahlakın doğası üzerine felsefi tartışmalarını karakterlerinin iç anlatımları üzerine incelikle örüyor. Hem sarsıcı hem de atmosferik, zihinsel olarak tatmin edici bir hikâye.” —Booklist