Söylenmemiş sözlerin koleksiyonu ‘Unutulmuş Sesler Odası’

Unutulmuş Sesler Odası kitabında Mesut Doğan her birimizi anlamaya çalışmış olsa gerek. Kabuğunu kırmaya ve sesini duyurmaya isteyen birçok insanın hikayesini yazmış. Elif Arpacı yazdı.

Söylenmemiş sözlerin koleksiyonu ‘Unutulmuş Sesler Odası’

“Belki de insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu” der George Orwell.

Unutulmuş Sesler Odası kitabında Mesut Doğan her birimizi anlamaya çalışmış olsa gerek. Kabuğunu kırmaya, sesini duyurmaya, doğru yolu bulmaya çalışan ya da sadece kendi olmak isteyen birçok insanın hikayesini yazmış kitabında. Hikayeler arasında tema açısından bir birliktelik yok ve kendimizi çok farklı noktalarda sorgularken buluyoruz bu sayede. Sürekli aynı şarkıyı dinliyormuş hissi veren 12 şarkılık albümler gibi değil, çeşitlilik sunuyor; kendinize ve dünyaya dair yaptığınız sorgulamalar üzerine birçok farklı hikâye yerleştiriyor. Kâh bir evin balkonunda buluyorsunuz kendinizi, kâh bir bozkırın orta yerinde, kâh bir hastane odasında kâh dibinde ejderhanın ağzını açıp beklediği kör bir kuyuda. Fakat her noktada kendinizi bir sorgulama ve arayış içinde buluyorsunuz.

Örneğin “Hikâyenin adı mı?” hikayesinde; var olduğumuz dünyanın, kendi yolumuzu çizerken önümüze koyduğu engellere ya da sunduğu fırsatlara aynı anda şahit oluyoruz. Bunu sembolik bir sofra düzeni ile anlattığında da hem gülüyor hem düşünüyoruz. “Balkonda” hikayesinde aynı hayatın içinden kendilerine farklı yollar seçen iki insanın -sanki çok farklı dünyalara aitlermişçesine- değişimlerine şahit oluyoruz. “Bir Evin Kapısını Çalmak” hikayesinde, bir bilinmezlikte geçmişini arayan bir adamın hissiyatına tanıklık ediyoruz. “Bir Adamın Üçüncü Eşinin Oğlu” hikayesinde hepimizin hayatında yer etmiş nevi şahsına münhasır kişilikleri yad ediyoruz. “Kuyudaki Adamlar” hikayesinde bir kuyu masalını dinlerken dünya hayatını anlamlandırma felsefesi üzerine hasbihal ediyoruz. Kitaba adını veren “Unutulmuş Sesler Odası” hikayesinde ise söylenmemiş sözlerin çektiği acılara şahit oluyor, vakti geldiğinde özgürlüklerine nasıl kavuştuklarına tanık olurken unutulmuş seslere yenilerini ekliyor, içerliyoruz.

Tüm bunların ifade noktasında ise yazar dokunaklı lakin duygu sömürüsü yapmıyor ve içimizden geçenleri dinlemeye yönlendiriyor bizleri. Dünya hayatının gürültüsüyle içinden geçenleri duyamayan insanları dürtüyor bir yerde. Bunları anlatmaya çalıştığı noktada ise hissiyatı ya da durumu sanki elimize tutuşturan bir ifadesi var. Bu güzel benzetmeleri içinde barındıran birkaç alıntı ile yazıma son veriyor, keyifli okumalar diliyorum. Kitap 2019 yılında Ötüken Neşriyat tarafından yayımlandı; 18 harika hikâyeden oluşuyor ve 159 sayfa.

“Dünyayı filtresiz (uçsuz) bir sigara gibi içine çekmeden, onunla yüz göz olmadan hep dışarı üflemiş, onun zararlarından uzakta ve ona hep dudak tiryakisi mesafesinde bir hayat sürmüştü.” (s. 54)

“İnsan, içine ruh üflenmiş bir balon gibi bir pamuk ipliği ile dünyaya öylesine tutturulmuştu. Zamanla dünya hayatı ve onun aldatıcı zevkleri bu balonu şişirip dolduruyordu. Balonun ipi kesilene kadardı her şey.” (s. 123)

“Her şeyin tadına bakabilirsin ama fazladan alamazsın yanına. Çıkışta ceplerini ve üzerini arayacaklar unutma.” (s. 129)

“Bir gün o utangaç ses, zamansız açmak için çırpınan bir tomurcuk gibi titredi, sonra soğuk vurmuşçasına umutsuzca sonsuza dek içine kapanıverdi.” (s. 113)

“Ama bunun bir sanat eseri olduğunu, Schubert’in ‘Bitmeyen Senfoni’ adlı eserini icra eden bir konsere gittiğinde, orkestradaki birçok çalgı ve kişileri fazla bularak birçoğunu işten çıkarıp yapılan sanatı belediye bandosu seviyesine düşüren personel müdürü mantığıyla düşünen insanların anlaması elbette mümkün değildi.” (s. 88)

Elif Arpacı 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Abdullah Bozkurt
Abdullah Bozkurt - 3 yıl Önce

Toplumsal yaralarımızı, insanın çıkışsızlığını ve yol ayrımlarındaki çaresizliğini çok etkili bir biçimde, eşsiz benzetmelerle zapturapt altına alan harika hikayeler. Hayatta karşılaşmayanın anlamayacağı karşılaşanların ise söylemeyeceği etkileyici ve sarsıcı metinler. Elif hanıma teşekkürler.