Ülkemizin bilim temelli gelişiminin ve kalkınmasının yönlendiricisi ve destekleyicisi kurumların başında gelen Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK); bilimsel ve teknolojik bilgi üretimi, akademik ve endüstriyel Ar-Ge faaliyetlerini destekleme ve toplumun her kesiminde bilim ve teknoloji farkındalığını artırmak üzere dijital ve basılı ortamda yayınlar üretme anlayışıyla önemli bir çalışmaya daha imza attı.
TÜBİTAK Bilim ve Toplum Başkanlığı, Popüler Bilim Kitapları Genel Yayın Yönetmenliği tarafından iki yılı aşkın süredir yayıma hazırlık süreci titizlikle yürütülen Sosyal Bilimler Ansiklopedisi; Prof. Dr. Yekta Saraç tarafından sosyal bilimlerin kavram dünyasını okuyucunun, üniversite gençliğinin ve araştırmacıların dikkatine sunulmak üzere hazır hâle getirilmesinin ardından İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen tanıtım etkinliğinde görücüye çıkmıştı.TÜBİTAK'ın Sosyal ve Beşerî Bilimler alanındaki yeni katkısını Bakan Varank duyurmuştu.
Sosyal ve beşerî bilimler alanının gelişmesine önemli katkılar sağlayacak olan sosyal bilimler alanında bugüne kadar yazılmış en kapsamlı eser olma özelliği taşıyan ansiklopedi, dinamik bir yapıda sürekli güncellenebilecek, kapsamı genişlemeye daha da zenginleşmeye devam edecek bir yapıya sahip.
Sosyal ve beşeri bilimler alanlarında yapılan çok disiplinli çalışmalar ve elde edilen bilgiler ışığında hazırlanan Sosyal Bilimler Ansiklopedisi’nin baş editörü, Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı Prof. Dr. M. Yekta Saraç ise ansiklopedi setine ilişkin görüşlerini:
“Elinizdeki ansiklopedinin ortaya çıkışında yaklaşık 700 bilim insanının katkısının bulunması ülkemiz adına bir ilk olmasıyla birlikte esere zenginlik katan önemli bir unsudur. Madde yazarlarımızın çoğu alanda izi olan kıdemli öğretim üyeleri olmakla birlikte alana hakimiyetlerini yayınlarıyla ortaya koyan nispeten genç akademisyen arkadaşlarımız da yazar listelerine dâhil edilmiştir. İlk baskısı sonrası gelen değerlendirme ve eleştiriler dikkate alınarak yeni maddeler ilave edilebilmesi, bazı maddelerin güncellenebilmesi çok daha kolay olabilecek ve böylelikle Sosyal Bilimler Ansiklopedisi'nin zamanla hacminin genişlemesi ve içeriğinin zenginleşmesi mümkün olacaktır.” şeklinde ortaya koymuştu.
Eserin Önsöz’ünde yer alan ve külliyatın üstüne oturduğu zemin etüdünü detaylı bir şekilde anlatan Saraç, kavramsal metodolojinin öneminin altını çiziyor: “Günümüzde bilim dallarının birbirinden bütünüyle ayrışması ve bilim anlayışında bu zamanda -uzmanlık alanlarında derinleşmek gibi parlak sözcüklerin de tervici ile- görülen parçalılık, sosyal bilimlerin irtifa kaybında rol oynamakla birlikte bu konuda daha etkin bir faktör de artık bilimin, teknolojinin gölgesinde ve bilginin ticarileşmesi (bilginin ürüne dönüşmesini kastetmiyoruz) kaidesi üzerinde yükselmesi durumudur. Hâlbuki bu sürecin bizzat kendisi de sosyal bilimlere eskisinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Son dönemlere damga vuran “bilgi toplumu” anlayışının ve ondan sonra gelen dijitalleşmenin daha sonra bir başka evreye evrilmesi sürecinin nihayetini kestirmek zor olsa da bugünden bu süreçlerin ürettiği sorunların tanımlanması, teşhis edilmesi ve bu sorunlara yönelik çözüm arayışları konusunda sosyal bilim dallarının sunacağı katkının önemli olacağı malumdur. Çeşitli vesileler ile özellikle bilimin ileri olduğu dönemlerde medreselerde okutulan dersleri farklı özellikleri dolayısıyla ayrıştırarak incelemek ve mesela Sahn-ı Seman'da dini ilimlerin “yanı sıra” riyaziyat/fen bilimlerinin de okutulduğunu olumlayarak söylemekten ziyade o dönemde bu ilimleri ayrıştırmayan ve birbirini tamamlayıcı mahiyette gören merkezi bir bakış ile kurgulayan bir sistemin varlığından bahsetmek daha doğru olur. Bundan dolayı Osmanlı ilim geleneğinde şeyhülislam olan bir kişinin aynı zamanda musiki ile ilgili bir eser yazmış olması, şer'i ilimler okutan bir âlimin aynı zamanda fen bilimleri ile ilgilenmesi yadırgatıcı bir durum değildir. Bu durumu bugünün çağdaş şartlarına uyarlamak istisnaları dışında mümkün değildir. Günümüz dünyasında ise gelinen nokta bir bilim dalında uzmanlaşmanın ve unvanlar kesp etmenin aynı zamanda müktesebatı ve ufku geniş olma, entelektüel olma, (münevver olmayı bir tarafa bıraktık) aydın olma, kültürlü olma durumunu göstermediği acı gerçeğidir. Bu vakıa, bilimden umulan faydayı sağlama noktasında eksiklik meydana getirdiği gibi bilim insanının da itibarını zedeleyici bir durum hâlini almaktadır. Neyse ki olumsuz gidiş görülmüş ve disiplinler arası, disiplinler üstü gibi yeni kavramlar ile hızlı bir şekilde hataların telafisine, yani geçmişte ve geride bırakılan, bilime kapsayıcı, şümullü bakma değerine doğru tekrar yönelinmiştir.
İnternet, yapay zekâ, bulut teknolojileri vb. bir dizi teknolojik gelişmenin iş dünyasını hızlı, derinden ve yaygın olarak etkilediği ve eğitimden ekonomiye geniş bir yelpazede yaygın ve hâkim paradigmaları değiştirdiği ortadır. Dikkat çekici olan, daha önce ayrışmış alanlarda ilerlemek için artık birlikte iş yapma, birlikte gelişme ve bu şekilde birbirini güçlendirme konusunun tartışıldığı, hatta kabul edildiği aşamaya gelinmesidir. Mesela yapay zekâ konusu genellikle bilgisayar bilimleri ile ilişkilendirilse de matematik, biyoloji yanı sıra psikoloji, felsefe ve diğer sosyal bilimler ile de yakından ilgili olduğu artık dillendirilmekte ve ona göre yol haritası belirlenmektedir. Bu yeni bir durumdur. Bilimler arasındaki geçişkenliği geçmişte bıraktık derken şimdi onun değerini tekrar keşfetmeye çalışıyoruz.
Sosyal bilimlere yönelik alaka kaybı ve algının geçmişe göre daha iyi olmaması günümüz dünyasında görülen bir durumdur ve bu durum ülkemiz için de geçerlidir. Bu gerçeğe ülkemiz açısından kültürel devamlılık ve bilim alanında gelenek zincirindeki kırılmaların yaşanmış olmasını da eklemek, fırtınalı günlerde topluma fener gibi ışık saçan ve yol gösteren aydın tipindeki erozyonun etkisinin ülkemiz için ne denli yıkıcı olduğunun anlaşılmasına katkı sağlar. Elinizde tuttuğunuz eser, bu düşünceler çerçevesinde -belli bilim dallarındaki temel kavramların açıklamalarının verilmesinin ötesinde- sosyal bilimlerin anlam ve öneminin anlaşılmasına da katkı sağlamak maksadını taşımaktadır. TÜBİTAK’ın yayınladığı bu Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, sosyal bilimlerin kavram dünyasının köşe taşlarını okuyucuya, üniversite gençliğine ve bu konunun uzmanlarının dikkatine sunmaktadır. Ansiklopedi yazımının zorlu bir süreç olduğu malumdur. Bu zorluğa telif mahiyetinde sosyal bilimler ansiklopedisi vasfını da eklediğimizde daha da zor bir sürece talip olunduğunu kabul ediyoruz. Fakat bu adım atılmalıydı. TÜBİTAK’ın fen bilimlerinde olduğu gibi sosyal bilimlerde de gösterdiği kapsayıcı yaklaşım ile bu çabayı desteklemesi hiç şüphesiz takdire şayan bir adım olmuştur.
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi 20 konu alanı ve 1156 madde içeriyor.
Bugünün ve geleceğin güçlük ve sorunlarını çok boyutlu olarak ele alma yaklaşımını sadece fen, mühendislik, sağlık alanlarında değil, sosyal ve beşeri bilimler alanlarında da katkı sağlayarak sürdüren TÜBİTAK’ın bu anlayışı çerçevesinde hazırlanan Sosyal Bilimler Ansiklopedisi; Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. M. Yekta Saraç’ın Baş Editörlüğünde, sosyal ve beşeri bilimler alanında yetkin 700’e yakın bilim insanının katkısıyla hazırlandı.TÜBİTAK'ın sosyal ve beşerî bilimlere verdiği önemi de ifade eden bu eserde, sosyal bilimlerin kavram dünyasının köşe taşları okuyucunun, üniversite gençliğinin ve araştırmacıların dikkatine sunulmaktadır.
Antropoloji, Coğrafya, Dil Bilimleri, Din, Dinler Tarihi, Edebiyat, Eğitim, Felsefe, Hukuk, İktisat, İletişim, İslam Felsefesi, İşletme, Psikoloji, Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Tarih, Tasavvuf ve Uluslararası İlişkiler alanında, sosyal bilimleri kapsayan 20 konu alanı ve içerdiği 1156 maddeyle hazırlanan sosyal bilimler ansiklopedisi, bilimsel bilgiyi halka mal etme misyonunu taşıyor.