Son birkaç aydır seçimin, siyasetin gündemden düşmediği vakitler yaşıyoruz. Aslında bizde siyaset her zaman en baş konulardan olmuştur ama işin içine seçim de girince daha bir hareketli günler kuşattı hayatımızı. Belki 7 Haziran kadar renkli ve bol gürültülü bir seçim süreci yaşamayacağız ama yine de seçim her haliyle gündemimizdeki yerini alacak.
Seçim konuşmaları, seçimler üzerine yürütülen mizahi yaklaşımlar çoğaldıkça benim aklıma her zaman Ömer Seyfettin’in Efruz Bey romanı gelir. Aday seçimleri, yeni aday olanlar, aday olamayanlar derken Efruz Bey’in meydanlardaki şaşkın ve bir o kadar akıntıya kapılmış halini hayal ediyorum. Efruz Bey ile örtüşen o kadar tanıdık sahne karşıma çıkıyor ki Ömer Seyfettin’in gözlem gücünü ve öykücülüğünü bir kez daha takdir etmeden geçemiyorum.
Sihirli sözcükleri bulmak gerek
Ömer Seyfettin, kısacık ömrüne birbirinden eşsiz değerli eserler sığdırmış bir yazarımız olarak, farklı türlerde eserler de vererek sanatını geniş bir açılımla sürdürmüştür. Onun kendi tanımıyla “fantezi roman” olarak adlandırdığı Efruz Bey adlı eseri, hem dönemin şartlarını yansıtması açısından hem de Ömer Seyfettin’in mizahi yönünü ortaya koyması açısından önemli bir eseridir.
Efruz Bey, tam anlamıyla bir hiciv kitabıdır. Ömer Seyfettin, toplumsal olaylara karşı duyarlı bir yazar olduğunu zaten hikâyelerinde işlediği konularda göstermekteydi. Bu romanında siyasete, eğitime, felsefeye, köycülüğe bakışını işliyor. İnsanların bilgisizliğine, duyarsızlığına sert göndermeler yapıyor.
Her devrin popüler kavramları vardır. Özellikle siyasetçiler bu kavramlar üzerinden yürüyerek halkla bütünleşmeye çalışırlar. Efruz Bey romanında karşımıza çıkan en belirgin kavram “hürriyet.” Roman kahramanı Ahmet, tam olarak bilmese de hürriyetin anlamını, sık sık hürriyet kavramını diline dolayarak ve hürriyet nutukları atarak toplum tarafından kabul görmeye başlar. Hürriyet kavramına yabancı olan halk da bu sözlerde bir hikmet var diyerek adını Efruz Bey olarak değiştiren Ahmet’in ardına düşmeye başlar.
![]() |
![]() |
![]() |
Sihirli sözcükler vardır. İnsanların gönüllerinin kapısını aralayan ve onların nazarında bir yer edinilmesini sağlayan bu sözcükler birçok kapıyı da açmaktadır. Özellikle halkla irtibat kurarken bu türden sözlere ihtiyaç duyulur. Romanda geçen “hürriyet” kavramı, toplum tarafından anlamı tam olarak bilinmese de rağbet gören bir kavram olduğu için Ömer Seyfettin, özellikle hürriyet üzerinde duruyor romanda. Romanın akışı da zaten hürriyet üzerinden sağlanıyor.
Çağdaş bir Don Kişot’tur Efruz Bey
Efruz Bey tiplemelerine her zaman her yerde rastlamak mümkün. Her devrin bir Efruz Bey’i var desem abartmış olmam. Şimdilerde de her seçim döneminde karşımıza Efruz Beyler çıkıyor. Ahmet Bey, bir kalemde çalışan memurken hürriyet ilan edilince onu halk kahramanı sanarak göklere çıkarıyorlar. Bundan hiç rahatsız olmayan ve gösterişi seven Ahmet Bey, sıradan bir memurken bir anda anlamını bilmediği hürriyetin amansız bir savunucusu oluyor. Bu uğurda adını bile değiştiriyor.
Genel hatları ile böyle bir karakter olan Efruz Bey’i okuyunca insanın aklına birçok tipleme de gelebilir. Bugünlerde seçim meydanlarına ya da televizyondaki seçimlerle ilgili programlara kısa süreliğine bakmak bile yeterli.
Sıradan bir memuru bir anda halkın nazarında Don Kişot haline getiren ne kadar kavram varsa, dün de bugün de geçerliliğini sürdürmekte. Efruz Bey, uzun süre hürriyetin ne anlama geldiğini bilmeyenler arasında kahraman gibi ağırlanır. Tâ ki onun bir kahraman değil düzenbaz olduğunu anlayanlarla karşılaşıncaya dek. Zaten hep böyle olmaz mı? Bilinçli olmayan toplumlarda söz sahibi olanların hükmü ancak kısa süren bir ömre sahiptir. Hak ve hakikat er geç ortaya çıkmaktadır.
Ömer Seyfettin’in bu eseri tam da seçimler arifesinde tekrar okunması gereken bir roman. Zaman farklı olsa da insanlar ve yaşananlar bazen birbirine benzeyebiliyor.
Mustafa Uçurum yazdı