Hızır’ı Beklerken, Ahmet Edip Başaran’ın üçüncü şiir kitabı olarak Muhit Kitap’tan (Şubat 2021) çıktı. Çıkışının ardından biraz zaman geçti ve ben bu yazımı çeşitli sebeplerle geciktirdim. Daha doğrusu sıhhatimin bazı manileri buna sebep oldu da diyebilirim.
Yazı mütekâmilen bir eleştiri olmayacak; değerlendirme ve değini yazmaya çaba göstereceğim.
Yine de ne ki şairler hakkında, şiir kitapları üzerine söz söylemek zamanla sınırlı değildir diye düşünüyorum.
Ahmet Edip Başaran diyebilirim ki Kırklar dergisi dönemlerinden itibaren takip ettiğim şairlerden. Uzun süredir hasbihâl ederiz, çoğu defa da kendisiyle konuşmaktan haz duyduğum, birikimi, okumaları yüksek düzeyde bir arkadaşımdır aynı zamanda.
Bir defasında Nikos Kazancakis’in Zorba romanını, şiiri içeriğinde bir imgelemle işlemeyi aklında dolandırdığını ve benim bir şiirimi okuduktan sonra bunu benden önce yapmışsın, dediğini havsalamda tutuyorum.
Şiir yolculuğunda bu tür benzerlikler, kesişmeler olabiliyor; bunun şiirde söylemiş bulunan için de şiirine konuk etmek isteyen şair için de güzel tarafları oluyor.
Kuşak ayrıştırması, modern şiirimizde kimi eleştirmenlerce kerahatten sayılır. Buna rağmen bir ayrım, şiirimizdeki ilerleyişin ilerleyiş biçiminin de göstergelere dökümlenebilmesi açısından bu kuşak ayrımına bazan muhtaç olduğumuzu da düşünüyorum.
Ahmet Edip Başaran, iki bin kuşağının öne çıkmış şairlerinden. Başaran’ın üçüncü şiir kitabı Hızır’ı Beklerken…
Şair, Hızır’ı şiirle bekleyenlerden. Şiir ona ilhamla ve metafizik boyutta uğruyorsa buna gıpta edilebilir. Hızır'ı Beklerken kitabı Ahmet Edip Başaran’ın şiir çizgisini belirlemesi açısından önemli.
Görebildiğimiz kadarıyla yahut edindiğimiz izlenime göre şairin üçüncü dosyasında kendi şiir dili üzerinde ısrarcı olduğu kanısına varabiliriz.
Kimi şairler kendi şiir dili üzerinde ilerlerken ana dil çizgisini bozmadan yeni izlekler, arayışlarla da ilerleyebilir. Bunu deneme planına alan şairlerin de kimi zaman başarılı olduğunu görüyoruz.
Edip Başaran, ana dil çizgisinden yeniyi deneme konusunda bir miktar çekimser.
Şairin bu dosyasını tümüyle birkaç kez okuduğumda bu çekimserliğine bir miktar da olsa hak vermedim değil.
Kırılmaların yaşanması muhtemel bir şiir söyleme tipi var şairde.
Bunu bozmaması, tekrara düştüğü anlamına da gelmedi benim bakış açıma göre. Çünkü Başaran, şiirde kendi sesini bulmuş, şiire kendi imzasını atmış bir sanatçı olduğunu hassaten bu kitabıyla da berkitmiş, sağlamlaştırmış bir sanatçı. İlk kitabıyla son dosyası arasında böyle bir bağ var ve bu bağ tekrar değil, kendi dil düzeneği içerisinde bir ilerlemedir. Şiirde yeni imgelerin, yeni söyleneceklerin başka biçimlerde söylenmesi bu yukarıda bahsettiğimiz durumla ilgili değil.
"Ellerimiz yeni kırılmış dal gibi üzgündü
Yüzyıl trenlerinde, yüzyıl uçaklarında
Tam yüz yıl unutulmuş bir kucaklaşma ânı
Yeniden gelenler için dünyaya: intibak yasaları
Yer çekimi, yâr çekimi ve başka mevzular"
Konuşma dilini imgeyle, şiirsel söyleme inceliğiyle buluşturabilme imkânına da sahip Başaran şiiri. Modern konuşma dilinde ıskalamadan ilerliyor. Bu, bence günümüz şairi için bir başarı. Başaran; şiirinde başarılı olmayı ismiyle müsemma biçimde hak etmiş bir şairdir hasılı.
Buluşlardan, dize kurma anlayışından, ironiyi yerli yerince şiire dahil edişinden şiirdeki ince görüş farklılığı ve eskiden beridir kurageldiği şiir dili sınırları içerisinde, yeniyi kendi ölçülerine uygun söylemesi gibi unsurlar, şairin en beğendiğim şiir hâllerindendir.
Geleneğin imkânlarını hiç de yabana atmadan, modernle gelenek arasında ve metafiziği de şiire dahil ederek söylediği kimi şiir dizeleri de bağsız, köksüz bir şiir anlayışından kaçındığını açıkça gösteren bir şeydir. Şu mısraları buna örnek verebiliriz:
“Son kez ekmeği dilimliyor bıçağın İbrahim’i
Düşmanı arıyoruz: bu ateşi kim yaktı
Ey içimizdeki şeytan merhaba sana da
Merhaba içine çevirmen bulamayınca
Dağılıp giden bütün dışarılar…”
Ahmet Edip Başaran şiiri maharetli bir şiirdir.
Sağlam okumaları olduğunu hissediyorum ve bir miktar da biliyorum, diyebilirim.
Bir Bursa Şiir Festivali sırasında, birlikte bir söyleşiye gitmiştik ve panelde Ahmet Edip Başaran’ın şiir üzerine konuşması dikkatimi çekmişti. Orada şiir üzerine söylediklerinin bir kısmını hatırlıyorum. Buradan da edindiğim intiba şiir okumalarının yanı sıra eleştiri ve diğer tür okumalarının da sağlam bir yolda olduğunu gösteriyor bana.
Ahmet Edip Başaran’ın çalışkanlığını bundan sonraki şiirlerinde de aynı haz ve sevgiyle takip edebilmeyi umuyorum.
Okuru zorlamıyor, zor olanla kıskaçta kalıverecek bağlar kurmaya yeltenmiyor. Okurun yanı başına naifçe ve kıvraklıkla yerleşiveriyor ki bu da Edip Başaran şiirinin başarısını bir başka açıdan fark etmemize vesile oluyor, diyebiliriz.
Sağlıcakla…
Vural Kaya