Şeriati'nin o kitabı insana zindan parçalatır!

Ali Şeriati, müthiş eseri İnsanın Dört Zindanı'nda tarih, toplum, doğa ve benlik zindanlarından çıkış için neler önerir insanlığa...

Şeriati'nin o kitabı insana zindan parçalatır!

İnsan üzerine görüş serdeden her bilgi özgürlüğü içerme zorunluluğu hissediyor. Özgürlük, insan ile özdeş kılınmış modern kavramlardan biri olduğu kadar, kadim bir kültürde de vazgeçilemez olandır. Felsefe de biraz bu özgürlük kavramı üzerinden hareketle oluşmuştur diyebiliriz.Ali Şeriati

Müslüman aydın ise yaşadığımız çağda bu kavramı çok cerbezeli bir şekilde dile getirmekten imtina etmemiştir. Özgürlüğü varoluşsal bir düzleme taşıyan aydınlarımız içinde Ali Şeriati ise bir başka yerde duruyor. Ali Şeriati, Türkçe’de de bulunan İnsanın Dört Zindanında, bu özgürlük meselesini tartışıyor. İnsanın tarih, toplum, doğa ve benlik zindanlarında yaşadığını ve bu zindanlardan nasıl kurtulacağının işaretlerini koyuyor.

İnsan nasıl insanîleşecek?

Ali Şeriati, eserinde önce insanın ne’liği sorununu tartışıyor ve doğa ile insan arasındaki konum farklarına dikkat çekiyor, insanın doğa ile bağını beşer boyutu ile ilişkilendiriyor. İnsanın beşer olmasının onu tabiî zindanlara bağımlı kıldığını tespit ediyor. Görüngüler dünyasında sınırlı olmayı insanın beşer boyutu ile temellendiriyor. İnsan ancak insanîleşerek farklılığını izhar eder ve böylece doğanın oluşturduğu zindanlardan çıkış arayabilir.

İşte Ali Şeriati, insanın insanlaşmasını sağlayan ve onu doğadan farklı kılan özellikleri dikkatimize sunarak insan olmanın kaçınılmazlığına gönderme yapıyor. Bu noktada üç temel insanî haslete dikkatimizi çekiyor: Bir; insani bilincin kendi bilincinin farkındalığına sahip olması, iki; tercih yapabilme seçeneklerine ve gücüne sahip olması; yani tercihte bulunabilmesi, üç; sanatçılığı; yani yaratıcı gücü bulunması, terkip edebilme istidadı…

İnsanın dört zindanı neler?

Ali Şeriati insanın bu üç özelliğinin diğer doğal varlıklarda bulunmadığına dikkatimizi çekiyor. Böylece insan bu özellikleri sayesinde doğaya, tarihe, topluma müdahil olabilmeyi ve onları yeniden düzenleyebilme istidadını gösterir. Ama her zaman insan bu üç hasletini kullanabilir durumda olamıyor. İşte tam da bu noktada insanın zindanlarına vurgu yapılıyor. İnsanın ilk zindanının doğa olduğunu söylüyor. İnsanın doğanın sınırlarına takılı kaldığında kendini gerçekleştirme imkânı bulamayacağını dile getiriyor. İnsanın doğa zindanını ve onun sınırlandırmalarını ancak bilgisi ile aşabileceğini dile getiriyor. Teknik gelişmelerin doğanın sınırlarını aşma konusunda insana önemli güçler kattığını öne sürüyor.

Tarih zindanı da insanı sarmalayan ve elini kolunu bağlayan bir özellik taşıyabilir. Tarihin determinist yaklaşımını kabul eden zihniyet, aynı şekilde tarihin belirleyiciliğini de kabullenmiş sayılır. Böylece insanın kendi yapıp etmelerinin önemi azalır. Ama insan tarih bilimini oluşturarak bu zindandan kurtuluşunu sağlayabilir. Kendisinin bizzat tercihleri sayesinde yeni bir tarih oluşturabileceğini haber verir.

Fakat toplum zindanı gerçek anlamda baskın bir zindan olarak tesmiye edilir. Toplumun belirleyiciliği ve kişiliğin oluşumundaki baskın karakterini hesaba kattığımız zaman bu zindandan kurtuluşun öyle Ali Şeriatikolay olmadığını hesaba katabiliriz. Yazar ancak elimizdeki bilginin toplumu aşma ve toplumun oluşumunu sağlayan katmanları kavrama ve böylece toplumun yeniden biçimlendirilmesinde önemli bir avantaj sağladığını söyleyerek bize toplumsal zindandan kurtuluşun imkânlarını sunar. Ancak benlik zindanından kurtuluşun imkânının bilgi ile sağlanamayacağını belirleyerek sözlerini sürdürür.

Benlik zindanı hem kadim dönemlerin en büyük sorunu olmuştur ve hem de modern zamanların kadim bir sorunudur. Benlik zindanından kurtuluş ancak benliği aşan aşk ve aşkın değerler çerçevesinde mümkün hale gelir. Bu yüzden benlik zindanı, insani tutkuların, zevklerin ve arzuların yatağıdır. Bu yataktan çıkmak ancak daha büyük bir anlam katmanı ile ilişkili olmalıdır. Buradan çıkışı yazar, aşk ve aşkınlık olarak belirler. Böylece benlik aşk ve aşkınlık üzere kendini yeniden dizayn etme imtiyazı yakalayabilir hale gelir. Bu zindandan kurtuluşu bunlara bağlıyor Şeriati…

Kitapta serdedilen sorunlu fikirler var mı?

Ali Şeriati’nin dikkat çektiği konular önemli ve zindanlardan çıkış insanın varoluş sorunudur. Burada yazarla hemfikiriz. Ancak yazar, bu zindanları tanımlarken zaten bu zindanların bizzat Batılı bilginin kendi karakterinden beslendiğini unutmamalıdır. O yüzden bu zindanlardan kurtuluşu özellikle ilk üç zindandan (doğa, tarih ve toplum) kurtulmayı bilimsel bilgiye yüklemesi bence sorunlu bir yaklaşımdır. Çünkü Batılı bilgi ve üzerine bina edilen bilim; sorunlu yapısı gereği bir zindandan kurtarırken başka bir zindana davetiyedir. Fakat Ali Şeriati’nin sosyolog karakterini düşününce sonunu iyi bağladığını düşünebiliriz. Benlik zindanından ancak dinî ve ahlakî değerlerle kurtulabileceğimizi ve bunun bilimsel bilgi ile başarılamayacağını söylemesi önemlidir.

Burada tasavvuf eleştirisi yapması ama meseleyi yine aşk ve aşkınlık bağlamına oturtması ise ayrı bir tartışma konusu yapılabilir. Mevcut tasavvuf algısının sorunlu yapısı yüzünden bu ayrıma gittiğini düşünebiliriz. Yoksa benlik zindanından çıkış için zorunlu eğitim; ruhsal eğitim konusunda tasavvufun önerdiklerini aşan bir yaklaşım biçimi halen gelişmiş değil. Elbette ki farklı yaklaşımlar var, ancak bu yaklaşım biçimleri sorunu çözecek düzeyde işlevsel değiller.

Her halükarda Ali Şeriati’nin İnsanın Dört Zindanı kitabı ufuk açıcı bakışları içermekte ve konu üzerine yeniden düşünmek için güzel bir metindir. Zihni harekete geçiren üslubu ile yazar bizi düşünmeye tahrik ediyor; bu açıdan da olsa bu kitabı okumak hayra ve kayda değer bir şeydir.

Allah rahmetini Ali Şeriati üzerinden eksik etmesin, Müslümanca düşüncenin gelişim çizgisini yukarı taşıyan cehdini boşa çıkarmasın.

Abdülaziz Tantik değerlendirdi

YORUM EKLE
YORUMLAR
gurbet günay
gurbet günay - 11 yıl Önce

kaleminiz daim olsun...