Allah-u Teâlâ, Hz. Adem ile Hz. Havva'dan Hz. Muhammed (S.A.V.)'e değin hep İslam üzere vahiy göndertmiştir; fakat iki vücudun (Yahudiler ve Hristiyanlar) kitabı tahrif edilmiştir. Tahrif edilmesinin en önemli sebeplerinden biri iman etmemiş olan ve statükoya gönül vermiş olan katılaşmış kalplerdir. İslam, katılaşmış kalp ve statükoya gönül vermişlere “Lâ” demek için gelmiştir. “Lâ ilahe illallah; Muhammed er-Rasüllah” dedikten sonra insan özgürlüğüne kavuşur.
Muhammed Kutub, Beka Yayınları'ndan çıkan “Çağdaş Dünyaya İslamî Bakış” adlı kitabında Hristiyanlık'ın kilit noktasının Hz. İsa'yı ilahlaştırmak olduğunu söyler ve Hz. İsa'nın havarilerinden Petrus'a sözde şöyle denildiği rivayet edilir: “Sen Petrus'sun. Benim kilisemi şu kayanın üzerine bina et. Cehennemin kapıları ona karşı duramaz. Ben sana göklerin melekûtunun anahtarlarını veriyorum. Senin yeryüzünde bağladığın her şey, semavâtta da bağlı olacak; yeryüzünde çözdüğün her şey de semavâtta da çözülmüş olacaktır.” (Kutub 33-34)
Bu sözden sonra kilise otoritesi kuvvetlenmiştir. Bu düşünceden tâ 15. yy'a kadar kurtulamamışlardır. 15. yy'dan sonra Batı, Yunan kaynaklarını incelemeye başlamıştır. Her inceleyişte insan aklı merkeze alınmış ve skolastik düşünce infilak etmeye başlamıştır. Sonunda Hristiyanlık -zaten parçalanmış Hristiyanlık- inkıtaya uğramıştır.
Aileler de hedefte
Allah tarafından lanetlenmiş olan İsrailoğullarının, kendi kavimlerinin yüceliğini ve kendilerine bir Peygamber gönderileceğini iddia edip durduklarını Kur'an-ı Kerim'den öğrenmekteyiz. Yine bu kavmin lanetlendiğini, fitne ve fesat çıkardığını Kur'an-ı Kerim'den haber almaktayız. Muhammed Kutub, Avrupa'nın dinî anlamda sıkıntı çektiğini duyan Yahudiler'in İslam anlayışını zehirleyecek düşünceler sokuşturduğunu, Fransa'da mason teşkilatıyla demokrasiyi kurarak imparatorlukları parçalamayı ve Sanayi Devrimi ile de aile bütünlüğünü parçalamayı hedeflediğini, sonra Batı'nın icat ettiği aletlerle (videolar, cep telefonları...) de parçalanmayan aileleri parçalamayı hedeflediğini iddia etmektedir. Kısacası Kutub, Yahudiler'in politikasının “böl, parçala ve yönet” siyaseti olduğunu iddia etmektedir.
Yahudiler ve Hristiyanlar, İslam'ın kazandığını gördükleri an birleşmektedirler. Bunu yıllardır Filistin-İsrail meselesinde gördük ve görmekteyiz. Muhammed Kutub'un “Çağdaş Dünyaya İslamî Bakış”ta anlattığı gibi, insanları İslam'a davet etmeliyiz, yekvücud olmalıyız, problemleri ictihad ile halletmeliyiz ve şahitlik görevimizi yerine getirmeliyiz. Zira İslam'a değil de seküler dünyaya bağlı kalırsak psikolojik sorunlar, bağımlılık... v.s. gibi hastalıkların bizi bekleyeceği veya dünyada olmasa bile ahirette sıkıntı çekeceğimiz kesindir.
1. Elif-Lâm-Mim 2. Üzerinde hiçbir şüpheye yer olmayan bir ilahî kelâm Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara bir rehber [olarak indirilmiş]tir, 3. onlar ki, gayba inanırlar ve namazlarında dikkatli ve devamlıdırlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar; 4. ve onlar, sana indirilene de senden önce indirilmiş olana da iman ederler: çünkü onlar, öteki dünyanın varlığından bütün kalpleriyle emindirler. 5. İşte Rablerinin gösterdiği yolda yürüyen kimseler onlardır, mutluluğa erişecek kimseler de onlardır. (Bakara 1-5)
Necdet Ömer Özer yazdı