Genç araştırmacı yazarlarımızdan, yüreği Balkan coğrafyasına hizmet aşkı ile dolu Mikail Türker Bal’ın, Saraybosna’da Mevlevilik ve Mesnevihanlar üzerine yaptığı araştırmaları sonucu hazırladığı “Mesnevihan” adlı eseri “Saraybosna’da Mevlevilik Ve Mesnevihan Hacı Hafız Halid Efendi Hacımuliç” alt başlığı ile 2017’nin Kasım ayında Erdem Yayınları’ndan çıktı. 158 sayfadan müteşekkil olan kitap, tarihi süreçte Saraybosna Mevlevihanesi üzerinden Mevleviliğin seyri ve son mesnevihanlar hakkında bilgi içeren derli toplu bir eser olmuş. Yazar, bilhassa uzun ve bereketli ömrü ile Saraybosna’nın son yüzyılına tanıklık etmiş örnek bir şahsiyet, çok sevilen bir mesnevihan olan Hacımuliç Efendi, Saraybosna’da bilinen ismiyle “Hacı Hafız” üzerine odaklanmış.
Balkanlar Osmanlı askerleri tarafından fethedilmeden önce, gezgin dervişlerce taşınan tasavvufi anlayışla, derin insan sevgisi, hoşgörü ve karşılıksız hizmet gibi etkenlerle yerli halkın gönüllerinin fethedilerek İslamiyet’i kabule hazır hale getirildiği bilinen bir vakıa. Balkan coğrafyasında günümüzde de serbestçe varlığını sürdüren tekkeler, pek çok kavşak noktasında karşımıza çıkıyor. İşte bu tekkelerin en kıdemlilerinden biri olan Saraybosna Mevlevihanesi, 1462 yılında İshakoğlu İsa Bey tarafından bir zaviye olarak inşa edilmiş ve zaman içinde bir külliyeye dönüşmüştür.
500 yıldan fazladır süren Mesnevi dersleri geleneği devam ediyor
Bentbaşı’ndaki bu tekke, yüzyıllar boyunca Hz. Mevlana’nın nefesini o beldelerdeki insanlara ulaştırmada bir hizmet odağı olarak görev yapmıştı. Bu irfan ocağı zaman zaman Saraybosna’nın başına gelen felaketlerden etkilenerek tahrip olsa da tamir edilerek veya yeniden yapılarak 1957’ye kadar varlığını sürdürdü. Ne yazık ki bu tarihte Yugoslavya hükümeti tarafından üzerinden şehirlerarası yol geçeceği bahanesiyle yıkıldı. Geçen fetret devrinin ardından, orijinal yerinde inşa edilme imkânı kalmayan tarihi tekke, Konya-Selçuklu Belediyesi ve TİKA’nın katkılarıyla aslına benzer biçimde, şimdiki yerinde inşa edilerek 2013 yılında açıldı. Bugün şükürler olsun ki, Türkiye için bir onur kaynağı olan yeni mevlevihane Aliya İzzetbegoviç’in kabrinin bulunduğu Kovaçi Şehitliği’nin üstündeki tepeden, muhteşem bir Saraybosna manzarası izliyor ve 500 yıldan fazladır süren Mesnevi dersleri geleneği bu kutlu mekânda devam ediyor.
Saraybosna’nın, Osmanlı’nın elinden çıkmasından sonra savaşlar, yıkımlar ve baskı rejimleri ile dolu tarihinde, Mesnevi derslerini sürdüren irfan ehli her daim var olmuş. Zaten onlar olmasaydı mevlevihanenin ihyası da mümkün olmazdı. Kitabın ikinci bölümünde büyük zorluklar pahasına Mesnevi derslerini zaman zaman evlerinde sürdüren ve adeta bir bayrak yarışı gibi bu hizmeti nesilden nesile devreden zevat hakkında bilgiler yer alıyor.
3. ve son bölümde bir yıldız gibi Saraybosna semalarını aydınlatan Mesnevihan Hacı Hafız Halid Efendi Hacımuliç’in hayatı, talebelerinin ve sevenlerinin tanıklıklarıyla anlatılıyor. Onun zarif üslubuyla verdiği hutbelerden bazı örnekler ve hayatının çeşitli kesitlerinden fotoğraflar sunuluyor.
Mütevazılığı, nezaketi ile gönüllerde taht kurmuş
1915 yılında 3 nesildir hafız bir aileye mensup olarak dünyaya gelen Hacı Hafız Halid Efendi, 7 yaşında hafız olmuş, ilk eğitimini hoca olan babasından aldıktan sonra Saraybosna Şeriat Lisesi’ni birincilikle bitirmiş. Zagreb Felsefe Fakültesi’nde Romen dilleri ve Almanca bölümlerini tamamlayarak Saraybosna’ya dönmüş. 2. Dünya Savaşı nedeniyle ara vermek zorunda kaldığı eğitimine savaşın bitiminde Saraybosna Üniversitesi Oryantal Diller Bölümü’ne devam ederken 1955’de Mesnevi-i Şerif ile tanışarak bundan sonraki hayatını Mesnevi-i Şerif’i anlamaya ve yaşamaya adamış.
1945 yılında öğretmen olarak başladığı memuriyet hayatını, Vakıflar Müdürlüğü’nde memuriyet, Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde memurluk, ilahiyat fakültesinde kıraat hocalığı gibi çeşitli dallarda sürdüren Halid Efendi’nin ilme doymayan bir talebe tarafının da olduğunu kitaptan öğreniyoruz. Geçen yüzyılın büyük âlimleri ile ilmî münasebetleri olmuş, meşhur Mugaya Merhemiç Efendi’nin evinde Mesnevi sohbetlerine iştirak etmiş. Feyzullah Hacıbayriç Efendi’den mesnevihanlık icazeti almış, onun 1988 yılındaki vefatından sonra da hem Mesnevi tercümesini tamamlamış, hem de Mesnevi sohbetlerini ölünceye dek sürdürmüş.
Bunun yanı sıra gönüllü olarak 60 yıl boyunca Hünkar Camii’nde imamlık yapmış, kentin değişik camilerinde ramazan mukabelelerini okumuş, 12 hafız yetiştirmiş bir hoca idi Halid Efendi. Tıpkı Hz. Mevlana gibi halk içinde halkla beraber yaşamış, mütevazılığı, nezaketi ile gönüllerde taht kurmuş bir kimse idi. Mesnevi-i Şerif’i anlatmaktan ziyade yaşardı, yaşayarak öğretirdi. Çok yönlü bir kişi idi, şiir ve futbolu seviyordu. Aliya İzzetbegoviç ile de muhabbetlerinin olduğu ve zaman zaman görüştükleri biliniyor. Belli ki Hacı Hafız, savaş sürecinde Aliya’nın ardındaki manevi güç olmuş ariflerden biri idi. Uzun ömrüne rağmen her daim genç görünümlü ve zinde yapıdaydı.
“Bu cami, bu mescit 5 vakit açık tutulacak”
Halid Efendi’nin zor zamanlarda Bosna’da İslamiyet’in kalıcılığı için nasıl kilit bir rol üstlenmiş olduğu şu satırlardan anlaşılıyor: “Sosyalist Yugoslavya döneminde insanlar rejimden korktukları için açıktan mescitlere gidip namaz kılamazmış. Bu yüzden de mahalle aralarındaki mescitler günlerce açılmamış. Bazılarını nasılsa namaz kılınmıyor diye sosyalist yönetim bir gecede yıkmış. Hafız da bunun üzerine demiş ki ‘Ben, bundan sonra mescitleri yıktırmayacağım.’”
Nasıl yapmış bunu? Diyelim ki mahalle arasında bir mescit var. Sabah namazına gelmiş. Oraya namaza geleceğini de önceden mahalleliye haber vermiş. Millet hafız hazretleri oraya namaza gelecek diye çekinmeden gelmişler. Namazdan sonra onlara demiş ki, “içinizden Kur’an-ı Kerim’i en iyi okuyan kim varsa o imam olacak. Bu cami, bu mescit 5 vakit açık tutulacak.” Söz almış onlardan. Sonra gitmiş başka bir mescitte öğlen namazını kılmış. Başka bir mescitte ikindiyi kılmış, diğer bir mescitte akşam namazını kıldırmış, yatsıyı kıldırmış. Zaman zaman bu mescit ve camilere beş on günde bir tekrar uğrayıp ‘bakalım hakikaten cemaat oluyor mu’ diye kontrol edermiş. Diyorlar ki “bugün mahalle aralarında birçok mescit hâlâ mescit olarak hizmet veriyorsa bu onun eseridir.” (Sayfa-101)
Bugün İslam’ın Avrupa içlerindeki uç beyi Bosna ve Bosnalı Müslümanlar varsa…
Mesnevihan, Saraybosna’nın yakın geçmişindeki irfani geleneğe, köşe taşı insanlarına, savaş ve baskı dönemlerinin zorluklarına rağmen kendini ayakta tutan Müslüman halkın yaşantısına ışık tutan bir kitap olmuş. Bugün İslam’ın Avrupa içlerindeki uç beyi Bosna ve Bosnalı Müslümanlar varsa, Hacımuliç ve onun gibi Efendimiz (s.a.v)’in ahlakıyla bezenmiş âlim, arif ve zarif zatların katkısı inkâr edilemez. Bizim için herhangi bir vatan köşesinden farksız olan güzel Saraybosnamızda, Mileçka nehri kıyısındaki tarihi Bakır Baba Camii’nin kalıntıları yanına yapılan sevimli mescidin bahçesinde yatmakta olan Hacımuliç Efendi Hazretleri’nin ruhu şad olsun.
İlk Bosna ziyaretimde o yeşil çatılı güzel mescitte ifa edilen bir mevlit törenine tesadüfen denk gelmiş ve musikinin güzelliği ve hanımların zarafetinden çok etkilenmiştim. Şehirde bir irfani çizginin varlığı katılımcıların her hallerinden belli oluyordu. Hafız Efendi’nin kabri başında -kim olduğunu bilmeksizin- bir Fatiha okumak da nasip olmuştu. Onun gibi örnek bir şahsiyeti bu güzel kitap vesilesiyle Türk halkına tanıtan Mikail Türker Bal’ın kalemine bereketler dilerim. Hizmetleri ziyade olsun.
Mikail Türker Bal, Mesnevihan, Erdem Yayınları
Yasemin Dutoğlu
Kardeş Bosna'nın manevi komutanlarından biri,mevlevi üstadı,Hacı Muliç Hoca Efendinin,ruhu şad olsun.Ailasinin,talebelerinin ve sevenlerinin,başı sağ olsun.Allah,Cennetinde,buluştursun.İnşa Ellah.