Söyleşi, edebiyatımızda yarınlara kalan en sahih kaynaklardan biridir. Birinci elden cümleleri yarınlara taşırız söyleşi yaparak. Kişinin yazdığı eserlerinin ötesinde, gerçek dünyanın ortasında imgesiz, sanatsız bir dille söz sahibinin kendisini buluruz söyleşide.
Toplumun önünde bulunan kişilerin fikirleri hem yaşadıkları döneme hem de kendilerinden sonraki zamanlara ışık tutar. Sanatının incelikleri, dünyaya bakış açıları gibi birçok konuya söyleşilerde açıklık getirilir. Çünkü yapılan bir sohbettir.
Fahri Tuna, adını artık porte yazarı olarak edebiyat dünyamızda kabul ettirmiş bir yazar. Bir de şehrine sevdalı bir yazar Fahri Tuna. Sakarya’nın dünü, bugünü, yarını onun baş konusu. Şehrinin her değerini tanımak ve tanıtmak için büyük bir çaba gösteriyor. Eğri Oturup Doğru Konuşalım kitabı da onun şehrine olan vefasının bir göstergesi.
Ya Sakaryalı ya da yolları bir şekilde Sakarya’ya uğramış isimlerle söyleşiler
Cümle Yayınları arasında çıkan kitap, Fahri Tuna’nın çeşitli zamanlarda yaptığı söyleşilerden oluşuyor. Kitapta yer alan isimler ya Sakaryalı ya da yolları bir şekilde Sakarya’ya uğramış isimler. Böylelikle Fahri Tuna, şehrine karşı bir görevi daha yerini getirerek şehrinin öne çıkmış isimlerini bizlere tanıtmış oluyor. Söyleşi yaptığı kişilerle de birebir tanıştığı ve birçok ortak projede birlikte yer aldığı için, söyleşiler de bu ölçüde oldukça sıcak bir ortamda gerçekleşmiş. Bu, cümleler arasında açıkça hissedilebiliyor. Kişilerin sanatsal duruşları, hayat felsefeleri, eserlerini oluşturma süreçleri Fahri Tuna’nın latif sorularıyla gün yüzüne çıkıyor.
Kitapta sanat dünyasının birçok alanından tanınmış kişiler var. Şair, yazar, ressam, müzisyen ve daha birçok sanat ve meslek dalından kişiler çıkıyor karşımıza. Hikâyemizin modernizme açılan yüzü Sait Faik, dünya çapında tanınan ödüllü karikatürist Osman Suroğlu, hayatın içinden öyküler toplayan Cüneyt Suavi, günümüz öykücülüğünün usta ismi Necati Mert, müzisyen Erkan Mutlu ve Ömer Karaoğlu, hikâyeci Faik Baysal, şarkı sözü yazarı Halit Çelikoğlu ve daha birçok isim eğri oturup doğru konuşuyor Fahri Tuna ile.
Kitaptaki birkaç söyleşi hariç diğer söyleşiler Irmak dergisinde yayınlanmış. Fahri Tuna’nın Sakarya’da arkadaşları ile çıkardığı uzun soluklu bir dergiydi Irmak. Bu söyleşilerin dergi sayfalarında kalmayıp da ete kemiğe bürünerek okuyucuya ulaşmış olması da ayrı bir güzellik.
Sakarya, Türkiye’de tanınan birçok ismin ya memleketi ya da kendini bulduğu şehir. Kitabın sayfaları arasında ilerlerken görüyoruz ki bu şehir modern çağda bir medeniyetler beşiği olmayı hak eden bir zenginliğe sahip.
Herkesi dostlarıyla gönül dilinden konuşmaya davet ediyor
Kaybetmeye başladığımız değerlerimiz her gün biraz daha artıyor. Kendi başına yaşayan insanlar haline gelmeye başladık. Muhabbet denen huzur iklimi elimizden, gönlümüzden kayıp gidiyor. Sohbet etmek, hasbihal etmek, iki sözün belini kırmak gibi gönülleri buluşturan eylemlerden uzaklaşmaya başladık. Teknoloji ve tek başınalığımız bizi egemenliği altına almaya başladı.
Fahri Tuna, öylesine içten bir muhabbet ortamı oluşturmuş ki, böyle bir ortamda herkesi dostlarıyla gönül dilinden konuşmaya davet ediyor. Söyleşileri okurken kendinizi bir muhabbet meclisinde hissetmenizi sağlıyor iki dostun sohbeti.
Eğri Oturup Doğru Konuşalım’ı bitirdiğinizde içinizde öykülerin, şiirlerin, fotoğrafların arz-ı endam ettiğine şahit olacaksınız. Poetik göndermeler, anılar, sanatçıların eserleri oluştururken geçirdiği aşamalar vb. birçok konuda okuyucuya rehber olacak kalitede metinler içeriyor. Necati Mert’le yapılan söyleşi, hikâyemizin ve yazı geleneğimizin hatlarını çiziyor, Cüneyt Suavi hayatın içinden kendisine dokunan hikâyelerin en can alıcı noktalarını paylaşıyor. Zihni Göktay’ın bir kitap kurdu olduğunu, Ömer Karaoğlu’nun akademisyenlikten sanatçılığa uzanan hayat çizgisini ve müzikte karar kılış sebeplerini öğreniyoruz. Dillerden düşmeyen “Bir Sevgi İstiyorum”, “Gökyüzünde Duman Duman Bulutsun”, “Gözlerin Doğuyor Gecelerime” gibi şarkıların söz yazarı Halit Çelikoğlu’nun şiirle müzik arasında gidip gelen yaşamına bir şarkı eşliğinde tanık oluyoruz.
Fahri Tuna, durup dinlenmeden yaşamaya ve koşturmaya devam ediyor. Şimdilerde kendisine biçtiği yeni görevi, eli kitap ve kalem tutan gençler yetiştirmek. Bunun için ne mesafe gözetiyor ne de zaman. Yeter ki bir ışık görsün, ardına düşüyor.
Mustafa Uçurum yazdı