Alternatif tıbba dair yazdığı kitaplarla tanınan Barış Muslu, Sağlığına Format At kitabında beynin hastalıklara olan etkisini tartışmaya açıyor. Çok erken yaşlarından beri “beyin”i araştıran Muslu’nun çıkış noktası şu: Mademki beyin bütün vücudumuzu kontrol eden mekanizma; öyleyse hastalandığımızda neden lokal çözümlere kilitlenmek yerine doğrudan vücudumuzun komuta merkeziyle ilgilenmiyoruz?
Daha önce yazdığı “Yıka Beynini”, “Beynine Format At” gibi kitaplarla kendine büyük bir okuyucu kitlesi edinen Barış Muslu, “Sağlığına Format At” adlı bu kitabıyla, klasik Batı tıbbının paradigmaları arasına sıkışmış okuyucularını şaşırtmaya devam ediyor. Yazarın okuyucu ile konuşur şekilde yazmış olduğu kitap, üslubu ile de oldukça dikkat çekici. Kitabı neden yazdığına dair yazarın dilinden kısa bir bilgilendirme ile başlayalım.
Bu Kitabı Neden Yazdım?
Öncellikle kitabıma hoş geldiniz demek istiyorum. Umarım kitabı bir sağlık sorunu yüzünden değil sırf meraktan okuyorsunuzdur. Öyle temenni ediyorum. Eğer bir sağlık sorununuz olduğu için okuyorsanız, iyi ki okuyorsunuz!
Kitabı okudukça, hastalıklarda yaşanan mucizevi iyileşmelerin, aslında mucize falan değil, sadece yaşamın ve doğanın olağan sonuçları olduğunu anlayacaksınız. Bu da iyileşmenin ilk adımı sayılır.
Hayatta her şey olabiliyor. Yakınlarımızın veya bizim başımıza bir sağlık sorunu gelebiliyor. Gençler ise sağlığı cepte gördükleri için bu konuda düşünmüyorlar ama bunların eninde sonunda hepimizi bulacağını iyi biliyoruz.
Açıkçası ben de 30 yaşında kadar sağlığı “cepte” görüyordum. Doktor olan ağabeyimin yaşadığı zorlukları görüp mühendis olduğum için şükrederdim. Ancak 30 yaşında bir sorun kapımı çaldı. Sol bileğimde başlayan bir ağrı git gide yayılır oldu. Çok fazla gitar çaldığım için olmuştu bu ağrı. Ancak kısa süre içinde hemen hemen bütün vücudumda ağrılar hissetmeye başlayınca soluğu doktorda aldım. Hem de onlarcasına birden gittim. Doktorlar fiziki olarak bir şey bulamadılar. Senin sorunun psikolojik dediler. Ben de alternatif tedavi yöntemlerini denemeye başladım. NLP, homeopati, yoga, biyoenerji, hipnoz, radyestezi, reiki, akupunktur, meditasyon… Hepsini tek tek denedim ama hiçbiri işe yaramadı. Yanlış anlamayın, bu yöntemlerin işe yaramaz olduğunu falan söylemiyorum. Sadece bende işe yaramadılar, o kadar.
Bunun üzerine ben de konuya gerçekten eğilmek durumunda kaldım. Çünkü hayatımı yaşamak zorundaydım. Bu yöntemlerin hepsini inceleyip hepsinin çalışan ve çalışmayan yönlerini ayırdım. Faydalı kısımlarını sentezleyerek “NeuroFormat” adını verdiğim sistemi geliştirdim. Daha önceki kitaplarımda buna giriş yaptım denebilir. Bu kitaplarımı okuyup uygulayabilenler sorunlarını çözdüler ve biz de doktorlardan oluşan ekibimizle araştırmalarımıza devam ettik.
Yıllar önce, elimde bilgisayarlı beyin tomografilerimle Alp Dağları’nın eteğinde bir eğitime katıldım. Buradaki doktor, ben hiçbir şey anlatmadan, sadece beyin tomografilerimi inceleyerek benim sağlık sorunlarımın sebebini açıklayınca öylece kalakaldım. Bu doktor, meslektaşlarından çok farklı yöntemlerle çalışıyordu. Bana, çok şiddetli bir ayrılık travması yaşadığım için sağlığımın böyle olduğunu söyledi. Bana her şeyi tek tek anlattı, ona kendim hakkında tek kelime etmediğim hâlde.
Bu kitabı yıllar önce değil de şimdi yazmamın sebebi, yıllardır öğrendiklerimin doğruluğunu görebilmek için kendime zaman tanımış olmam. Bu süre boyunca bir yandan da ekibimizle yeni araştırmalar yaparak bu uygulamaların doğruluğunu da görmüş olduk.
Hiçbir tedavi sistemi hastalıkları tamamen çözemez elbette. Benim geliştirdiğim sistem de aynı şekildedir. Ayrıca anlatacağım bazı yöntemler, günümüz tıp paradigmasına uymuyor gibi görünebilir. Hastalıklarda beynimizin etkisinin nasıl olduğunu bütün tıp insanları kabul eder ama detaya inildikçe aslında çok yeni bir şey söylediğimi göreceksiniz.
Sağlık Sorunlarından Kurtulmak
Sağlık sorunlarımızın çoğundan kurtulmak için ilk olarak yapmamız gereken şey şu: Bu sağlık sorunlarının hangi olaydan sonra başladığını tespit etmek. Bu sorunun başlangıcını düşünüp o olayın geçmişte kaldığını hatırlarsak beynimiz o olayın bittiğini anlayıp iyileşme sürecini başlatacaktır.
Mesela, diyelim ki egzamasınız, cildinizde kızarıklıklar var. Bu kitapta verilen tabloda öğreneceğiniz üzere egzama, “ayrı kalmak veya terk edilmek” gibi durumlarda ortaya çıkar. Ayrıca egzama, ruhsal olarak iyileşme sürecinde ortaya çıkar. Yani cildinizde egzama varsa muhtemelen beyniniz kafanızdaki ayrılık/terk edilme problemini geçmişte bırakmış demektir.
Bütün travmalarımızdan kurtulmak elbette mümkün değil. Ancak doğru anahtar kelimeleri kullanarak, travma geçmişimizi hatırlarsak zihnimizde yeterince temizlik sağlayabiliriz. Bu kitabın temel amacı da bu. Bunu bir Google araması gibi düşünebiliriz. Aceleniz var ve bir şeyi araştırmak istiyorsunuz; yüz binlerce sonuçla uğraşmak mı yoksa işinize yarayacak birkaç sonuç mu sizi kurtarır?
İnsanlar hastalanırlar ve ölürler. Bu, hayatın en temel gerçeklerinden biridir: Modern zamanın bize getirdiği tıp anlayışında, insan bir mekanizma olarak görülür. Tıpkı bir makinenin bozulan bir parçası gibi, herhangi bir yerinizde hastalık çıktığında önce onu tamir etmeye çalışmanız, bu mümkün değilse onu atıp yenisini takmanız beklenir. Oysa insan cansız bir varlık değil; duyguları düşünceleri olan çok yönlü hatta karmaşık bir varlık. Dolayısıyla insana dair her türlü soruna parçasal değil, bütünsel yaklaşmak zorundayız.
Barış Muslu bu kitabında bizi, Batı biliminin kalıpları arasında sıkışmayı bırakmaya çağırıyor. Şimdiye kadar ihmal edegeldiğimiz beynimize odaklanmamızı öneriyor ve iyinin de kötünün de oradan çıktığını göstermeyi amaçlıyor.
Hastalıktan kurtulmanın tek yolu ilaç veya cerrahi operasyon değil. Beynimize, ruhumuza odaklanırsak beynimizin neyi sevip neyi sevmediğini anlar ve ona bir güven ortamı yaratırsak pek çok sağlık sorununun üstesinden geliriz. Plasebo haplarının bu kadar etkili olmasının altında da bu sebep yatmıyor mu?